25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Terörle mücadele kararlılık gerektirir

Beş yıllık yanlış politikalar çok sayıda şehit ve yaralıya mal oldu. Ancak TSK tüm olumsuzluklara karşın örgütün beş yılda yaptığı hazırlıkları ve toplu halk ayaklanması hayalini kısa sürede çökertti

Terörle mücadele kararlılık gerektirir
A+ A-

MİLLİ HÜKÜMET PROGRAMINI DERİNLEŞTİRİYORUZ - 14

Naci Beştepe - E. Tümgeneral

Bölücü terör 1960 sonlarında filizlendi. Avrupa’da başlayan öğrenci hareketleri ülkemizde sağ-sol çatışmaları ve neticede anarşi olarak yansıdı. Çatışanlar için sorun “ bağımsızlık-özgürlük-demokratik haklar” idi. Siyasi otorite duruma hakim olamıyordu çünkü; iktidar da cepheleşme içindeydi, olayları önlemekle görevli olanlar da bölünmüş, tarafsızlıklarını yitirmişti. Eğitim, öğretim, ulaşım, dolaşım özetle her alanda güvenlik sorunu üst düzeye tırmanmıştı.

BÖLÜCÜLÜK VE 12 EYLÜL

Bu çatışma ve kargaşa ortamı kökü 19. yüzyılın başlarına giden ve 1938’den sonra küllenen bölücü Kürtçülük düşüncesini canlandırdı. APOCULAR diye bilinen bir grup, PKK adıyla örgütlenerek bölücülerin liderliğini ele aldı. Artan ölümlü olaylar, ekonomideki kötüleşmeyle birleşince ABD destekli 12 Eylül darbesi geldi. Gözaltı ve tutuklama furyası başladı. Cezaevleri doldu taştı. Kötü cezaevi koşulları, işkence, ölüm ve kayıplar bölücü-ayrılıkçı düşünceyi körükledi. Askeri yönetimin yanlışları tuz-biber oldu. PKK’ya olan ilgi, sempati ve katılımı artırdı. Cezaevleri örgütün ideolojik eğitim merkezi haline geldi.

BASKINLAR

Türkiye, PKK’yı 1984 Eruh ve Şemdinli baskınları ile tanıdı. Terörün besini kan ve dehşettir. PKK bunu en üst derecede yerine getirdi. Bölge halkının desteğini zorla alırken; haraç, kaçakçılık, soygun vb. her türlü yasa dışı yolla mali gücünü artırdı. Yurt dışı desteğin önemini bilen örgüt Türkiye’ye karşı hesapları olan bütün ülkelerle iletişime geçerek direkt veya dolaylı katkılarını aldı. Suriye, İran, Irak, Yunanistan gibi komşu ülkeler başı çekerken, ABD ve AB ülkeleri de geri kalmadı.

ÖRGÜTÜN AMACI

Örgüt amacını hiç gizlemedi. Silahlı örgütün üstünlük kazanmasının ardından Kürt halkı toplu ayaklanma ile özgürlüğüne kavuşacak, sonra da diğer üç ülkedeki Kürtlerle birleşerek Büyük Kürdistan kurulacaktı. Siyasi alanda; demokrasi, insan hakları, kültürel haklar, eşit vatandaşlık vb. alalamalar kullanıldı.

ÖRGÜTÜN BÜYÜMESİ

Örgütün kazandığı başarılar bir süre sonra gençlerde sempatiyi ve halkta korkuyu artırdı. Katılımlar arttı. Birkaç kişilik küçük gruplardan giderek sayıları artan düzenli askeri birliklere dönüştü. 1990’ların başında tugaylardan, kolordulardan söz edilmeye başlandı.

ERKEN ÖTEN HOROZ

1990 sonrası siyasi iktidar ile devlet kurumlarının uyumlu çalışması, terörle mücadeleye devletçe el atılması, yasal düzenlemeler yapılması, silah-teçhizatın gereksinime yanıt verecek hale getirilmesi ile TSK’nın etkinliği arttı. Terör örgütünün kalabalık gruplar halinde bulunması ve eylem yapması değerlendirilerek büyük zayiat verdirildi. Terör hızla geriletildi. 1999 yılında Öcalan’ın Suriye’den çıkartılması ile örgütün mücadele azmi kırıldı, marijinal seviyeye indirildi. Terör ülke gündeminden çıktı.

GEVŞEME

2002’de iktidarı devralan AKP, etnik bölücü terörle mücadele konusunda yetersizdi. Emperyalizmin güdümü altındaydı. “Terör bitti” gevşekliğine kapıldı. Terör yuvaları temizlenmeden, terörün sebepleri irdelenip ortadan kaldırılmadan etnik bölücülüğe prim verecek uygulamalara girildi. TSK üzerinde şüphe ve güvensizlik yaratıldı. Ardından Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Casusluk vb. uydurma davalarla TSK’ya darbe vuruldu, itibarı zedelendi. Eli kolu bağlandı. Terör örgütüne silah bıraktırılmadan; “Demokratik çözüm-Kardeşlik- Açılım” adları altında pazarlığa girişildi. Devletin silahlı gücü baskı altında tutularak örgüt avantajlı konuma sokuldu. Şımartıldı. Yerel yönetimler özerklik şartı, ana dilde eğitim, Öcalan’a önce ev hapsi sonra özgürlük istemlerinin hiç birisi örgütü tatmin etmez hale geldi.

MÜCADELEYE DÖNÜŞ

AKP iktidarı 2015 Haziran genel seçiminde halkın tepkisini gördü ve terörle müzakere ile sonuç alamayacağını anladı. 24 Temmuz 2015’te mücadeleye döndü. Beş yıllık yanlış politikalar çok sayıda şehit ve yaralıya mal oldu. Ancak TSK tüm olumsuzluklara karşın örgütün beş yılda yaptığı hazırlıkları ve toplu halk ayaklanması hayalini kısa sürede çökertti.

ÇÖZÜM

Terörle mücadele her şeyden önce bir siyasi irade ve kararlılık gerektirir. Mücadele; siyasi-askeri-ekonomik-sosyal-kültürel boyutlarda sürdürülecektir. Devletin tüm kurum ve kuruluşları eşgüdüm içinde yetki ve sorumluluk yüklenecektir.

Örgütün Irak ve Suriye ayaklarının kesilmesi zorunludur. Bu da komşu ülkelerin merkezi yönetimleri ile iş birliği ila başarılabilir. Terör örgütünü ayakta tutan insan-silah ve uyuşturucu kaçakçılığından sağladığı gelirin kesilmesi hayati önem ve önceliktedir.

Siyasi iktidarın ilgili ülkelerle işbirliği sağlamasını gerektirir. Türkiye’nin terörle mücadelede en önemli şansı halkın etnik çatışmaya girmemiş olmasıdır. Uzun yıllar bir arada yaşamış, kader birliği yaparak kaynaşmış Türk ulusunun bir arada yaşama kararı terörün çözümünde düğüm noktasıdır.

Bölge insanının kazanılması, birinci sınıf vatandaş olduğunu duyumsatılması sosyal mücadele alanıdır. Bütün vatandaşlarımızın ulusal bütünlük içinde kültürel özelliklerini özgürce koruması önemli bir boyuttur. TSK teröristle silahlı mücadeleyi tüm zorluklara karşın kazanır, yeter ki arkasında kararlı bir siyasi irade ve halk desteği olsun.

Son Dakika Haberleri