29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tıbbiyeli geleneği Türkçe’ye tutundu

Tarihsel gerçeklerin de açık şekilde ortaya koyduğu gibi Türkçe için verilen mücadele Tıbbiyeli’nin vatanseverlik kimliğini oluşturmada önemli yer tutmuştur. Tıbbiye üzerindeki dış etkiler de bu mücadele sayesinde kırılabilmiştir

Tıbbiyeli geleneği Türkçe’ye tutundu

Ceyhun Balcı

Tıbbiye bir okulun ve mesleğin adı olmasının yanı sıra Türkiye’nin yakın tarihine damga vurmuş bir geleneğin de adıdır. Tıbbiye’nin iki yüz yıla yaklaşan tarihi yenileşmenin, vatanseverliğin, mücadelenin ve devrimciliğin yansımalarıyla doludur. Tıbbiyeli olmak için hekim olmanın yanı sıra vatansever olmak da gerekir.

14 Mart 1827 Osmanlı’da çağdaş tıp öğretiminin başladığı tarihtir. Bu tarihe Tıbbiye’nin doğduğu gün gözüyle de bakılabilir. O tarihte Tıphane-i Amire adıyla hekim yetiştirmeye başlayan Tıbbiye’nin varlığını yine o zaman aralığında Osmanlı’da kendisini gösteren yenileşme hareketleriyle birlikte irdelemek gerekir. Tıphane-i Amire’nin, Yeniçeri Ocağı’nın 1826’da kaldırılmasından bir yıl sonra öğretime başlaması elbette sıradan bir rastlantı değildir. Yeni ordu anlayışının özellikle askersel ortamda yeni bir sağlık yapılanması gereksinimi yaratması söz konusudur. Tıphane-i Amire öncelikle ordunun hekim gereksinimini karşılamayı amaçlamıştır.

MÜMTAZ SINIF’ UYGULAMASI

Ne ki, bu alanda geleneği olmayan Osmanlı’nın tıp öğreniminde de dışa bağımlı olması kaçınılmazdır. Durum böyle olunca da tıp öğreniminin dili Fransızca olmuştur. Dışa bağımlılık Fransızca’yı, Fransızca da dışa bağımlılığı beslemiştir. Tıp öğretimi ve eğitiminin yabancıların eline geçmesi, onlara eşlik eden gayrimüslimlerin bu alandaki baskın konumunu doğurmuştur. Çağdaş tıp eğitimine geçilmesiyle birlikte 1856’da bu alandaki ilk dernekleşme Cemiyet-i Tıbbiye-i Şahane adıyla 1856’da gerçekleşir. Bu kurumlaşmaya dernekleşmeden çok meslek örgütlenmesi gözüyle de bakılmalıdır. Bu ilkte kurucu olarak yer alan 39 kişinin arasında tek bir Türk’ün olmayışı önemli bir ayrıntıdır.

O zamanın tıp okuluna 120 kişi alınmakla birlikte 10 yıla varan öğretim süresini bitirenlerin sayısı bir elin parmaklarını ancak aşabilmektedir. Böylelikle ordunun hekim gereksiniminin karşılanmasının yanına bile yaklaşılamamaktadır. Durumun farkına varan Tıbbiye Nazırı Cemaleddin Efendi Tıbbiye’de “mümtaz sınıf” adı verilen ve öğretimin Türkçe yapıldığı bir yeni yapılanmayı yaşama geçirir. O tarihte çıkarları bozulanlara tıp eğitiminin Fransızca yerine Türkçe yapılmasının olanaksızlığına inananlar eklenince Türklerin yurdunda Türkçe’yi savunmak gibi çelişik bir durumun fitili ateşlenmiştir. Bu bağlamda gelişen gelgitler ve çatışmalar, nazır Cemaleddin Efendi’nin koltuğunu yitirmesiyle sonuçlanır. Yerine gelen Hayrullah Efendi ise “mümtaz sınıf”ı kapatmakta bulur kendince çareyi.

İLK TÜRKÇE TIP SÖZLÜĞÜ

Türkçeci sınıf kapatılsa da 30 kadar Tıbbiyeli, tıp öğretiminde Türkçe’nin egemen kılınması çalışmalarını gizlice sürdürürler.

Bu çalışmalar Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Nazırlığına Salih Efendi’nin gelmesiyle yeniden hız kazanır. Türkçe tıp öğretimi yapacak olan “Mülki Tıbbiye” Askeri Tıbbiye’den ayrılarak 1867 başında öğretim vermeye başlar. Okul öğretime geçer geçmez Salih Efendi padişaha Cemiyet-i Tıbbiye-i Osmaniye’nin açılış dilekçesini sunar. Yeni kurumlaşmayla öncelikle sivil tıp okulunda okutulacak kitapların Türkçe’ye kazandırılması amaçlanır. Yanı sıra bir de tıp dergisi çıkartılacaktır. Bu arada ilk baskısı 1873’te yapılan “Lugat-ı Tıbbiye” hazırlanır. Tıbbi terimlerin Türkçe karşılıklarını içeren bu ilk Türkçe tıp sözlüğü 640 sayfa olarak Tıbbiyelilerin kullanımına sunulur. Genişletilmiş baskısı 1900’de bu kez “Tıp Lugatı” adıyla tıp dünyasıyla buluşur.

KÖŞE TAŞI

II. Abdülhamit döneminin baskıcı ve bunaltıcı yönetimi Cemiyet-i Tıbbiye-i Osmaniye’yi 1897’de kapatır. Birkaç kişinin bir araya gelmesinden kaygı duyan kuşkucu yönetim anlayışı tıp derneği falan dinlemez.

Tarihsel gerçeklerin de açık şekilde ortaya koyduğu gibi Türkçe için verilen mücadele Tıbbiyeli’nin vatanseverlik kimliğini oluşturmada önemli yer tutmuştur. Dil günümüzde de önemsenmesi gereken bir unsurdur. Osmanlı döneminde dili Tıbbiye’ye egemen olma aracı olarak kullananlara karşı Tıbbiye’nin verdiği Türkçe’ye sahip çıkma savaşımı önemli bir köşe taşı olmuştur.

İlk bakışta çok anlam verilemeyebilecek bu Türkçe mücadelesi Osmanlı’da Tıbbiye’nin kapılarını Türklere açmıştır. Türkleri kendi yurtlarında itilen, kakılan olmaktan bir nebze olsun çıkartmıştır denilebilir. O Tıbbiyelilerdir ki; 14 Mart 1919’da işgale direnmişlerdir. Bandırma Vapuru’nda Mustafa Kemal’e yoldaş, Malta’ya sürgün, hemen her cephede vatanlarına siper olabilenlerdir Tıbbiyeliler. O Tıbbiyeli Hikmet’tir ki; Sivas Kongresi’nde “Ya İstiklâl, Ya Ölüm!” diye haykırabilme bilgeliğini göstermiştir.

DEVRİMLERİN MAYASI

Dil denince Atatürk’ü anmamak ne mümkün!

Son nefesini verirken “Dil, dil! Aman efendim dil!” diye sayıkladığı söylenir. Bu denli önemlidir dil. Bağımsızlığın, özgürlüğün vazgeçilmezidir.

Tıbbiyelilerin Türkçe mücadelesiyle kendisini gösteren devrimci ve vatansever tutum Mustafa Kemal’in kurtuluş, kuruluş ve devrimler mücadelesine maya olmuştur dense yeridir.

Aradan geçen 200 yıldan sonra bugün Türkiye’de yeniden yabancı dilde tıp öğrenimi verme sevdasına kapılan tıp fakültelerimizin bu tarihsel gerçek karşısında durup düşünmesi dileğiyle! Türkçe tıp öğrenimi mücadelesi aracılığıyla bağımsızlık ve özgürlük savaşımı vermiş yüce Tıbbiyelilerin anısına saygıyla...

Son Dakika Haberleri