23 Nisan 2024 Salı
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Pandalar da bizi sever mi?

Recep Erçin

Recep Erçin

Site Yazarı

A+ A-

Çin ile özdeşleşen ve nesli tükenme tehlikesi altında olan pandaları sevmeyen yoktur. Öyle ki Çin Halk Cumhuriyeti bu sevimli canlıyı birçok yatırımda simge olarak kullanıyor. Yakın zamanda Çin'in Datong şehrinde faaliyete alınan panda şeklindeki güneş enerjisi santrali dünyanın ilgisini çekmeyi başardı.

Çin'in bir de "Panda Tahvilleri" var ki kısaca değinip bizim meseleye geleceğim. Yabancıların finansman sağlamak amacıyla Çin'de yuan cinsinden ihraç ettikleri varlıklara "Panda Tahvilleri" adı veriliyor.

BATI BİZDEN ÖNCE KEŞFETTİ

2017 sonbaharı itibarıyla panda tahvil ihraçlarının tutarı 30 miyar doları dayanmıştı. 2018'deki yeni ihraçlarla bu tutarı da geçmiş olmalı. Nitekim finans haberlerini taradığımızda birçok yeni ihracın yapıldığı görülüyor. Söz konusu tahviller 2005'ten beri ihraç ediliyor. IMF'nin, Çin yuanını SDR adı verilen sistemine eklemesinden sonra yuan cinsinden ihraç edilen tahvillere ilgi daha da arttı. Sadece şirketler değil, ülkeler de yuan cinsinden tahvil ihraç eder hale geldiler. Mesela Çin Merkez Bankası tarafından yurtdışında ilk kez yuan cinsinden tahvil ihracı, İngiltere'de yapıldı.

BİRÇOK DERDE DEVA OLUR

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan cuma günü açıkladığı 100 günlük eylem planı kapsamında yaptığı açıklamada, "Kredi derecelendirme kuruluşlarının tamamen taraflı raporları sebebiyle karşılaştığımız zorlukları aşmak için dış borçlanmada Çin piyasasına yöneliyoruz. Bu doğrultuda ilk defa Çin yuanı cinsinden tahvil ihracı yapıyoruz" dedi.

Aslında konu yeni değil. Hazine Müsteşarlığımız bu yılın şubat ayında Çin'de tahvil ihracı olanaklarını için Bank of China, HSBC ve ICBC'ye yetki verdi. Meseleyi ülkemizde kaleme alan isimlerden biri de BloombergHT Yayın Yönetmeni Cüneyt Başaran oldu. Başaran 10 Aralık 2016 tarihli yazısında T.C. Merkez Bankası ile Çin Merkez Bankası arasında yapılan para birimi takası anlaşmasından hareketle, "Türk Hazinesi dolar, avro, yen cinsinden tahvil ihraç ettiği gibi Çin yuanı cinsinden tahvil ihraç etse ne olur?" diye soruyordu.

Başaran, yuan cinsinden tahvil ihracı yapıldığında sağlanacak avantajları ise şöyle sıralıyordu: "İçeride yuan-TL arasındaki geçişkenlik artar. Bankalar, Hazine’den sonra yuan tahvil ihraçlarına girerse, yarattıkları yuan fonuyla kendilerine gelecek olan ithalatçı firmaların ihtiyaçlarını karşılayabilirler. Yuan cinsinden tahvil ihraçları bankalara yayılırsa bunlar TCMB’de teminat olarak kullanılabilir."

İşte o gün geldi. Bizzat Cumhurbaşkanı'nın ağzından Çin yuanı cinsinden tahvil ihracı yapılacağı belirtildi.

MERKEZ REZERVE BAŞLADI

Eski Hürriyet Yazarı, ekonomist Uğur Gürses de 13 Ocak 208 tarihli yazısında T.C. Merkez Bankası’nın yuan cinsi Çin devlet tahvilleri almaya başladığını okurlarına duyurmuştu. Bu işlem dolar ve avronun yanında Merkez Bankası'nın Çin yuanını rezerv olarak tercih etmeye başladığını anlamına geliyordu.

Ülkemizin dış ticaret istatistiklerine baktığımızda Çin ile ticaretimizde her yıl kabaca 20-22 milyar dolar açık verir hale geldik. Son beş yıldaki toplam açık tutarı 109.1 milyar dolar. Şimdi biz borcu daha çok Batı'dan alıyoruz. ABD ile Çin'in son dönemdeki gerilimi malum. Bizimki de öyle. İki ülke arasındaki bu boyutta açık verilen ticaretin ise sürdürülebilir bir tarafı yok. En azından kısa ve orta vadede Çin'e o açığı kapatacak kadar mal satamayacağımıza göre, ya Rusya gibi ciddi bir turist akımı olacak ve açığın bir kısmı öyle kapanacak ya da Çin'deki geniş finansman kaynaklarıyla bu ticaret Batı yerine Doğu'dan finanse edilecek.

BAKAN PEKCAN'IN ŞİRKETİ FUARDA

Son köprü-otoyol projesi refinansmanı için Çinli ICBC'ye yetki verilmesi, bankanın dünya başkanı ve yatırım kredileri başkanının bir ay içerisinde ülkemize gelmesinin yanında Çinli denetim, vergi, danışmanlık ve yatırım danışmanlığı şirketi Reanda da geçen ay itibarıyla ülkemizde faaliyetlerine yavaştan başladı. Gelişmeler gösteriyor ki Çinliler de Kuşak Yol'da önemli bir konumda yer alan Türkiye'yi "Ne halin varsa gör" diyerek yalnız bırakmayacaklar. Hem zaten yeni Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan, Çin'i çok yakından tanıyan bir isim. Öğrendiğime göre sonbaharda Çin'de yapılacak ithalat fuarında yer alacak sayılı Türk firmaları içerisinde Bakan Pekcan'ın şirketi de bulunuyormuş. Görüştüğüm dış ticaret uzmanları, seçimler nedeniyle Türklerin fuarın önemini atladığını o nedenle kısıtlı bir katılım olacağını ifade ettiler.

Konumuza dönersek Türkiye bu panda ihracı işini başarılı bir şekilde yürütür de ülkemize finansman çekmeyi sağlarsa bakarsınız bankaların kıstıkları kredi muslukları yeniden açılır. En azından büyük projeler bu yolla finanse edilirse bankaların kaynakları küçüklere de akmaya başlayabilir. Buna acil ihtiyaç var çünkü yavaşlayan ekonomimizde; yüksek enflasyon, yüksek kur ve yüksek faiz kıskacı nedeniyle stagflasyon hissedilir dereceye ulaştı.

ANKARA TAVŞANI NASIL ÇİNLİ OLDU?

Bitirken size bir Ankara/Angora tavşanı, Pekin ördeği hikayesi anlatayım. Hikayeyi dinleyeli epey oldu aslında. Bir iş insanı anlattı. O yüzden eksik kısımlar olabilir. Kenan Evren dönemi. Evren, Çin'e giderken hediye olarak yanında Ankara tavşanı götürüyor. Çinliler de bu tavşanları Uygur Türklerine zimmetleyip korunmasını ve çoğalmasını sağlıyorlar. Hatta iş o boyuta geliyor ki şimdilerde Çin, bu tavşanların kürkünü Türk firmalar da dahil tüm dünyaya ihraç ediyor.

O zamanki Çin Devlet Başkanı da iadei ziyaretinde bizimkilere Pekin ördeği hediye ediyor. Ördekler Atatürk Orman Çiftliği'ne emanet ediliyor ama sonradan ne olduğu bilinmiyor. İş adamı diyor ki; "Biz Çin'e gittiğimizde severiz diye Ankara tavşanından yemek hazırlamışlar. Sonra onlar Antalya'ya geldiklerinde biz de jest olarak Pekin ördeği yedirmek istedik ama bir türlü bulamadık. Sonradan hobi olarak yetiştiren bir arkadaş varmış o imdadımıza yetişti."

Ne diyelim. Belki de Çin'e son 5 yılda neden 100 milyar dolardan fazla dış açık verdiğimizin cevabı bu kısa hikayede gizlidir.