29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Paris: 3 cinayet, 1 örgüt, 2 istihbarat

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

Konu: Mehmet Ali Ağca ve Papa suikasti. 

Yıl: 1994. 

Yer: İtalya’nın başkenti Roma. 

Muhatabım: Savcı Antonio Marini. 

Ağca’nın bağlantılarını konuşuyoruz. 

Savcı uzmanlığımı zorlayan(!) sorusunu patlattı: “Ülkücülerle Bozkutların farkı ne? “ 

İki ayrı grup sanıyordu. 

Şaşkınlıkla önce yutkundum. Ciddi mi diye yüzünü inceledim. Öyleydi maalesef. 

*** 

Karşımda oturan, Ağca dosyasının “efsane savcısı”ydı. 

Kozmik sırların kasası sanıyordum. 

Oysa: Zabıt katiplerinden bile hafızasızdı. 

Ayrılırken fikrimi söyledim: İstihbarat örgütünüzle görüşün. 

Sanırım biz gazetecilerden fazlasını biliyorlardır. 

*** 

Vardığım sonuç: 

Bir: Ağca Türkiye’de Abdi İpekçi’yi öldürdü (1 Şubat 1979). 

Türk Gladyosu koruyordu. Suikast bağlantıları aydınlanmadı. 

İki: Aynı kişi Papa’ya suikast yaptı (13 Mayıs 1981). 

Bağlantıları gizli kaldı. 

Demek ki Ağca hâlâ korunuyordu. 

Artık Avrupa’daki Gladyo’nun şemsiyesi altındaydı. 

*** 

Gelelim yakın zamana. 

Tarih: 9 Ocak 2013. 

Yer: Fransa’nın başkenti Paris. 

3 kadın: Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez. 

Üçü de PKK kadrosu. Vurularak öldürüldüler. 

Fail: Ömer Güney. 

Sonradan MİT bağlantılı olduğu ortaya çıktı. 

*** 

Ferit İlsever ayrıntılı yazdı. 

Ben de bir “ek” yapmak istiyorum. 

*** 

Ömer Güney’in MİT bağlantısının açığa çıktığı günler (2014). 

KCK’dan üst düzey bir isimle konuştum. 

Tabloyu tarif ettim: MİT’le açılım ortağısınız. 

Fakat ortağınızın Paris olayında parmağı olduğu anlaşılıyor. 

Bunun anlamı ne? 

*** 

Muhatabım açık sözlüdür. Dediklerini özetleyeyim: 

“Evet, tetikçi belli ki MİT bağlantılı.” 

MİT’in rolünü hafifleten şeyler anlattı ardından. 

“Biliyorsunuz açılım temasları eskiye dayanıyor. İnişler çıkışlar oldu.” 

“AKP 2011-12’de politika değiştirdi. Lider kadromuzu tasfiyeye karar verdi.” 

“Medyada da haber oldu. 50 kadar lider isim belirlediler.” 

“MİT suikast timleri kurdurdu. Sahaya saldı.” 

Demek ki: Örgütün de devlette istihbaratı var. 

*** 

Buraya kadar tamam. Gerisi tuhaf. 

“Sonra, tekrar uzlaşma sağlandı hükümetle. Açılıma devam denildi.” 

“Dolayısıyle suikast timleri geri çekildi.” 

Paris’teki fark: “Sanıyorum, Ömer Güney’e ‘iptal’ emri ulaşmadı.” 

Paris suikastinin örgüt penceresinden bir izahı böyle. 

Özeti: MİT ve Hakan Fidan belli oranda aklanıyor. 

Cinayetten değil, siyaseten. 

*** 

İtirazlarım var. 

Bir: Paris, dağ başı değil. Ya da Pasifik’te meçhûl bir ada. 

Ömer Güney de, irtibatsız Japon askeri hiç değil. 

Çantasında 5 cep telefonu. 

Ayrıca, suikastten 3 hafta önce Ankara’ya gidiyor. 

Yani: “Emir iptali” için kanallar açık. 

Hatta: Ses kayıtlarına göre “emir teyid”i sözkonusu. 

*** 

İki: Diyelim ki, gerçekten 50 kadar suikast timi kuruldu. 

Sonuçta: Hepsi durduruluyor. Bir tanesi hariç. 

Hedef seçilen birinci kurbanın özellikleri çağrışım yüklü. 

Adı: Sakine Cansız. 

Örgütün ilk kurucu kadrosundan. 

Tuncelili bir kadın. Alevi kökenli. 

Birikimli. Dik duruşlu. İtibarlı bir isim. 

“İslam bayrağı” altında bir sürece “evet” demeyeceklerden. 

Seçilmesi ne yaman bir tesadüf! 

*** 

Üç: Suikastten sonra Fransa’nın tutumunu herkes irdelesin. 

PKK yayınları da vurguladı: Çözmeye değil örtmeye çalıştı. 

Diğer Batılı istihbaratlar da öyle. Üzerine gitmediler. 

Soralım: Türkiye’nin ağırlığından mı? 

AKP sevgisi mi? MİT’in hatırı mı? 

*** 

Türkiye Batıda operasyon yapacak. Hem de cinayet. 

Batılı devletler, istihbaratlar göz yumacak. 

Tarihler yazmadı bunu. 

Türkiye’nin Batıda suikast yapması konusunda kurallar açıktır. 

Kural 1: Batı izin vermez. 

Kural 2: Türkiye zaten yapmaz. 

Kural 3: Yapılmışsa müşterektir. 

Kural 4: Aynı kurallar Türkiye’deki yabancı operasyonları için geçerlidir. 

*** 

Sonuçları özetleyelim. 

1: Kürt açılımı, uluslararası müşterek bir operasyondur (Batı + AKP). 

2: Açılımın PKK içindeki zayıf karnı, Kürt Aleviliğidir. 

3: Paris cinayeti Alevi sözcüleri baskılama hedeflidir. 

4: Operasyonlar örgütün onayı olmadan yapılamaz. 

5: Örgütteki “sol” damar değil de, Aleviliğin engel görülmesi düşündürücüdür.