Perinçek’ten gazetecilik dersi aldım
Bilirim. İstediğin kadar sorumluluk hisset.
Gazetecilik biraz “lüks” takılmaktır.
Hele işsizliği, hapisliği göze almışsan.
Kendinin kralı olursun.
Küçümsemeyin, az şey değildir.
***
Ama, daha ötesi de var.
Söylemekle yetinmemek: Yapmak, etmek.
Tek başına değil: Birlikte.
Özeti: Devrimci politika.
***
Perinçek’le söyleşimizde fark ettim.
Konu: Kemal Kılıçdaroğlu.
Soru: Kemal Bey bir meçhuldü.
Başlangıçta niye geniş kredi açtınız?
Bana göre, Perinçek “hata” etmişti.
***
“Tevil” bekliyordum. İşte, bazı mazeretler...
Şaşırttı: “Yerinde bir soru.”
Cezaevi çok sabırlı yapmış diye düşündüm.
Fakat itirazı vardı: “Ama köşe yazarı değilim.”
Anahtar cümleyi kurdu: “Bir savaş veriyoruz.”
Yani kibarca demek istiyordu ki:
“Sizler gibi tuzum kuru değil.”
“Sırtımda yumurta küfesi var.”
“Birleşmek, birleştirmek zorundayım.”
***
Düşündüm:
Hariçten gazel okumuştum.
***
Perinçek yanlış anlaşılmaktan hiç çekinmedi.
Yine öyle.
“Milli Demokratik Devrim”i günümüze uyarlamış.
“Türkiye cephesi” diyor.
“Geniş”le yetinmiyor. “En geniş cephe”yi hedefliyor.
Zorluyorum: Erdoğan, Gül, Gülen de mi?
Abdestinden emin:
“Vatanseverliği hiç kimseye yasaklayamazsınız!”
***
Perinçek “karşı”yı daraltıyor.
Bütün cemaatler değil, F örgütü.
Karışılır mı: “Cumhuriyet yurttaşının giydiğine, yediğine”.
Öneri: Altı doldurulmalı.
***
Son söz: Tartışalım. Ama yapmak için.