29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

PKK kuyrukçuluğu tarikatlarla buluşturuyor

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

PKK/HDK’nın Alevi konferansı için son yazı. 

İki sahne, bir vurgu, bir de talep aktaracağım. 

***  

Sahne 1: 

Konferansın açılış seremonisi. 

Bir “Dede” ve bir “Ana” birlikte çıktı kürsüye. 

Geleneğe yaslanacaklar ya. 

“Çerağ uyandırma” ve “Gülbenk okuma” töreni icra edildi. 

Dil: Elbette Türkçe. 

Bütün Alevi törenlerinde olduğu gibi. 

*** 

Törenin sonu: 

“Ana” saygılı bir şekilde yaklaştı. 

“Dede”nin elini öptü. 

Yanlış yok. 

İnancın, geleneğin gereği bu. 

Salona bakıyorum. 

Herkes için normal. 

*** 

Sahne 2: 

Kürsüde bir kadın konuşmacı. 

“Sol” üzerinden Aleviliği keşfedenlerden. 

Zaten konferansın standardı böyle. 

Kendine göre Alevilik inancını anlatıyor. 

Hakkıdır: Kendi yolunu övecek. 

Kadın-erkek eşitliğinin bile ötesine geçiyor. 

İddiası: Alevilik “Ana merkezli”dir. 

Yani: Kadın öndedir. 

*** 

Alevilikte kadının yerini tartışmayacağım. 

Haksızlık olur. 

Çünkü kadın-erkek eşitliği: Hiçbir dinin, mezhebin iddiası değil. 

Böyle bir taahhütleri yok. 

Yanlış olan: Dinlerde bugünkü anlamda eşitlik aramak. 

Aleviliğin yükü daha hafif denebilir. 

Ama sonuçta: O da geleceğimiz değil geçmişimiz. 

Alevilik de tarihseldir. Her inanç gibi. 

*** 

Bir vurgu: 

Konferansta bir “Aydın”la konuştum. Tebliğcilerden. 

Alevicilik vurguları karşısında laiklik sıkıntımı yansıttım. 

Cevabı: “Biz Kemalistler gibi, Vatan Partisi gibi bakmıyoruz.” 

Ya laiklik? 

“Biz özgürlükçü laikliği savunuyoruz.” 

Yeni tip bir Alevilik! 

*** 

“Özgürlükçülük”ten ne anlıyorlar? 

Anlamanın yolu, konferans sonuç bildirgesine bakmak. 

Hedeflerinde bir devrim kanunu var: “1925’te çıkarılan tekke ve zaviyeler kanunu.” 

Niçin? 

Dedikleri: Bu kanun kapsamında “Alevilerin kurumlarıyla inanç ve ritüelleri yasaklanmıştır.” 

Çare: “Bütün geleneksel süreçleri...” 

“Kendi öz dinamikleriyle...” 

Ocak ve dergah sistemi yeniden ihya edilmeli. 

Bunun “koşulları sağlanmalı”. 

*** 

Bu talebe imza atmayacak tarikat ve cemaat var mı? 

Kanunun kaldırılmasını isteme “şerefi” de zaten tarikatlarda. 

Yeni değil, çıktığı günden beri. 90 yıldır yani. 

Yeni tip Alevilerimiz sonunda başardılar! 

Önce PKK’nın kuyruğuna takıldılar. 

Oradan da tarikatlarla buluştular. 

*** 

Nasıl savruldular böyle? 

Arkasında karmaşık ideolojik süreçler yok. 

Olay çok sade: Cumhuriyet ve Atatürk karşıtlığı yetiyor. 

PKK kuyruğundaki bu çevreler tercihini yapmış. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin Alevi politikasını şöyle özetliyorlar: 

“Osmanlı döneminde uygulanan asimilasyon ve katliam politikaları aynen devralındı...” 

Gönüllü körlük. 

Ne denebilir? 

Pek sevdikleri din dairesinin terimleriyle ifade edeyim. 

“Allah ıslah etsin!” 

*** 

Bir not: 

Almanya’dan, Bad Wildungen’den yazan sayın okuruma. 

Nurettin Topçu konusundaki tanıklığınızı ilgiyle okudum. 

E posta ve telefon yazmamışsınız. 

Daha hızlı, etraflı konuşmanın bir yolu olmalı.