29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

PKK sıkıştı ABD yetişti

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

Ne zaman ki Türk ordusu PKK’yı tepelemeye başlar; Amerika “Kara gücüm!” diye sevdiği örgütün yok olmasını ister mi? Hemen devreye girer, “Sorunu barış yoluyla çözün!” diye emreder. İktidarlar da korkudan baş eğerler...
24 Temmuz’dan itibaren başlayan PKK’yı temizleme operasyonu başarı işareti verince Amerikan derin devleti Başkan Yardımcısı Joe Biden’i Türkiye’ye yolladı. Bay Biden geldi; sanki Türkiye’nin devlet başkanı kendisi imiş gibi AKP’den, CHP’den, HDP’den milletvekillerini topladı. Onlarla PKK’yı Türk ordusunun elinden nasıl kurtarabileceklerini konuştu.
Hey gidi Türkiye! Bağımsız bir ülke değil de sanki Amerika’nın bir eyaleti... Hani egemenlik kayıtsız şartsız milletin idi? Hani bu ülkeyi millet, kendi seçtiği vekilleri aracılığı ile yönetiyordu?
Vatandaş seçiyor ama seçtiklerini bu Amerika yönetiyor... Bir zamanlar, “Türkiye’de askerî vesayet var!” diye ortalığı velveleye veren sözde liberallerle gericiler ve bölücüler; bu hiç bitmeyen Amerikan vesayetini niçin hiç ağızlarına almazlar acaba?

ÖLMEYE YATACAKTI!
PKK’yı kurtarmak için Joe Biden’in yetmeyeceğini düşünen HDP’liler her zamanki PKK oyuncusu Leyla Zana’yı da devreye soktular. 24 Temmuz’dan sonra PKK ezilmeye başlayınca, “Ölmeye yatacağım!” diyerek açlık grevi yapacağını söyleyen Leyla Hanım; öyle riskli işleri sevmez. Bekledik bekledik bir türlü yatmadı ölmeye. Onun yerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’a görüşme çengeli attı. Cumhurbaşkanı da bu isteğe pek memnun olmuş gibi... Görüşüp konuşacağını söyledi.
Hani Sayın Erdoğan HDP’lileri bir daha asla muhatap almayacaktı?... Dön baba, dönelim! Sema mı yapıyor siyaset mi; ben bir türlü çözemedim...
Belli ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın PKK ile savaşı bir süre sonra bitecek. Sayın Cumhurbaşkanı; çevresine dizdiği Oral Çalışlar gibilere söyletecek; bu işi millet istiyormuş gibi gösterecek ve Kürt Açılımı’nı yeniden devreye sokacak...
Bunun işaretini de bir zamanlar AKP’ye atıp tutması ile ün kazanmış olan şimdiki sıkı AKP’li Numan Kurtulmuş’u konuşturarak verdiler. Bu beyefendi, “Terörle mücadele parantezinin kapatılmasını arzu ediyoruz” demiş.
Parantezi kapatmak için Güneydoğu’yu PKK’ya bırakmanız gerekiyor. Onu mu yapacaksınız Bay Kurtulmuş? Siz kurtulmuşsunuz ama ya Türkiye nasıl kurtulacak bu parantezden?

MİLLETİN BÜYÜK OĞLU KAMER GENÇ
Geçen Pazar günü, insanlar bölük bölük olup cenaze törenlerine katıldılar.
Ben Kartal Cemevi’nde idim. Oradan, Türk milletinin gerçek vekili olan değerli kardeşim Kamer Genç’i uğurladık.
Öyle bir kalabalık vardı ki şaşırdım. Merasim noktasına onca çabama karşın ulaşamadım. Yüce Tanrı herkese böyle şanla şerefle uğurlanma nasip etsin. Demek ki bu kadar seviliyormuş Kamer Bey...
“Beni Türk Bayrağı’na sararak Tunceli’de toprağa verin!” demişti. Oraları Türkiye’den kopartmaya uğraşan Dersimcilere karşı Mustafa Kemal Türkiyesi’nin yılmaz savunucusu olarak tanıdık kendisini.
Bir ara birlikte televizyon programı da yapacaktık ama kanal sonradan vazgeçti. Kendisi ile sohbetlerimizde, konu Tunceli’ye gelince hep, “Ne Kürd’ü kardeşim? Bizim Kürd’e benzer yanımız var mı? Hayat tarzımız, felsefemiz tamamen zıt. Biz Türkmen’iz.” demiştir.
CHP’den istifa ettiğim haberini alınca tedavi için gittiği Amerika’dan beni aramış, “Sen yine de Kemal Bey’e destek ol; bu zamana kadar da destekledin; vazgeçme!” demişti. Halbuki o Kılıçdaroğlu; bu Kamer Genç’i milletvekili listesine koymayarak ciğerinden vurmuştu ve 2 milletvekilliğini de HDP’nin kazanmasını sağlamıştı.
Tuncelili gençlere önerim; Seyit Rıza gibi bölge halkını kırdıran bir derebeyini değil Kamer Genç gibi bir dünya insanını önder kabul etmeleridir.
Kendisi, Düzgün Baba, Munzur Baba, Baba Mansur, Baba Kureyş, Derviş Cemal, Saru Saltuk gibi Tunceli erenleri arasına karıştı; ölümsüzlerden oldu. Anısı da fikirleri de tavrı da bizlere ışık olacaktır.

UĞUR TAŞÇI
Pazar günü bordo bereli topçu üsteğmen Uğur Taşçı’yı da Uçmak’a yolcu ettik. Onu Şırnak’ın Cizre İlçesi’ndeki bölücü teröristler vurmuşlardı. Şu kendilerine bilim adamı diyen 5. Kol elemanı akademisyenlerin arka çıktığı çete var ya... İşte onlar...
Kalbimin bir parçası da Levent Camii’ndeki törende bu ulu şehidin ailesinin yanında idi. Bu topraklar için verdiğimiz binlerce candan birisi oldu. Işıklar içinde yatsın... Bize düşen onun niçin şehit olduğunu asla unutmamak, bu parantezi zafere kadar asla kapattırmamaktır.

MUSTAFA KOÇ
Diğer bir tören de işadamı Mustafa Koç için Üsküdar’da yapıldı. Rahmetlinin ölüm haberinin duyulduğu saatlerde Beyoğlu’nda bir lokantada idim. İnsanlar, “Mustafa Koç ölmüş, duydun mu?” diye birbirlerine haber veriyorlardı. Herkes, Mustafa Bey’in arkasından “Allah rahmet etsin!” dedi. Ben de içimden öyle söyledim.
Halk razı olduğuna göre, Mustafa Koç, öbür dünyaya iyi insan olarak gitmiştir. Mekanı Uçmak olsun.

UĞUR MUMCU
Pazar günü başka şehitleri de andık. Bunlardan birisi Türk basınının unutulmayacak ismi Uğur Mumcu idi. O, laik ve Kemalist Cumhuriyet’in yılmaz savaşçısı olarak belleklerimizde ve tarihimizdedir. Biliyorum ki yaşıyor ve bizi duyuyor, şu yazdıklarımızı da okuyor. Kendisine selam ***
Diyarbakır Emniyet Müdürü iken şehit edilen Gaffar Okkan’ı da Pazar günü andık. Polisimizin yüz akı ve sembol isimlerden oldu ve o da içimizde yaşıyor.
Bunca kahpe pusulara, siyasetçilerin derin ihanetine karşın Türkiye yine de ayakta ise, geleceğe umutla bakabiliriz... Yeter ki büyük bir milletin çocukları olduğumuz bilincini yitirmeyelim...