17 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

PKK’nın partisi nereye sızmaya çalışıyor?..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

HDP Eş Başkanı Sebahat Tuncel; HDP ile BDP’nin birleşme süreciyle ilgili dün bir gazeteye konuşmuştu...

Tuncel’in; PKK’nın gölgesi gibi duran BDP’nin başarısızlıkları ve neden “Türkiye partisi” olamadıkları konusundaki açıklamaları bilindik şeyler...

Tuncel, planlarının bir nedeninin de AKP karşısında, CHP dışında bir alternatif yaratma çabası olduğunu zaten itiraf etmiş... Yani hedefleri ana muhalafetin hattına sızmakmış!..

HDP yöneticisi işte bu yüzden konuyu “Türkiyelileşme”ye, Kemalizm’e, laikliğe ve “Beyaz Türkler”e getirmiş...

Ancak Tuncel, “Beyaz Türklerden oy alabilir misiniz?”sorusuna yanıt verirken, resmen takiye yapmış... Örneğin demiş ki;

Å”Aldık ve alacağız... Bize oy vermeleri için çok neden var. Herkes kendi isyanını bizde örgütleyebilir. Kemalizm’in de kendini güncellemesi lazım. Dünya değişti. Üstelik biz tam da onların toz kondurmadığı laik seküler partiyiz.”

Tunceli’in laikle ilgili sözü o kadar havada kalmış ki... Çünkü, tarikat cemaat- din ticaret hattında BDP’nin verdiği tavizleri de nedense unutuvermiş!..

Yani Tuncel, melle-mürit stratejisinin egemen olduğu yeşil zeminde, tıpkı AKP ve diğerleri gibi kendi partisinin de oy uğruna gericilik karşısında secde ettiğini gözden kaçırmış!..

Bir genel başkan, kendi partisinin mitingilerinde şeriat bayrağı açılmasını, Said Nursi posterleri taşınmasını, mellelerin Kuran’la yürümesini nasıl unutmuş da laiklikten dem vurmuş hayret doğrusu!..

HDP’NİN TAKİYESİ!..

Konu; Tuncel’in de ayrımcılık içeren “beyaz Türkler” meselesine vurgu yapmasına gelince; öyle bir kesim var mı doğrusu bilemiyorum!..

Ancak Kürt siyasetinin, büyüme kaygılarıyla yaptığı hataların yalnızca din istismarından ibaret olmadığını herkes biliyor...

Kürt siyaseti; PKK gölgesinde, şiddetin dayatma unsuru olarak kullanıldığı, terörün dışlanmadığı, bölünme, parçalanma ve federasyon gibi ürkütücü söylemlerin bitmediği bir anlayışı dayattığı sürece, Güneydoğu dışında bir başarı elde etmesi kolay görünmüyor...

Zaten 30 Mart seçimlerinde, Batı kentlerinde alınan sonuçlar da bunun en yakın kanıtıdır...

Bence Tuncel, “Kemalizm de kendini güncellemeli” diyeceğine, “Kürt siyaseti şiddetin gölgesinden sıyrılmalı, toplum üzerinde korku unsuru olarak anılmaktan kurtulmalı” deseydi yeni siyasi örgütlenmelerinde, “Türkiyelileşme” açısından daha kucaklayıcı olurdu...

Velhasıl; CHP ve MHP’den sonra BDP ile birleşmeye çalışan HDP de bu kafalarla, toplumu AKP’ye peşinen mahkum etme konusunda ne yazık ki kötü sinyaller veriyor!..

DÜŞMANA HAYRAN CHP’LİLER...

CHP; AKP gibi gerici bir bir parti karşısında ezilmesin, yanlış stratejilerle erimesin diye uyarı içerikli yazılar yazmanın da artık anlamı kalmadı...

Çünkü 30 Mart’ta ne ilginçtir ki, iki vekilin de bulunduğu genel başkanın memleketi Tunceli dahil çok stretejik kentleri kaybeden CHP’de, her şey yolundaymış gibi bir hava yaratılıyor...

İzmir’de 8 ilçeyi AKP’ye teslim eden, Başkent’in ilçelerinde yüzde 4’lere düşen, Güneydoğu’da ise hatalarla sıfıra kadar inen CHP’ye ne deseniz boş!..

Bu boşluk algısı yalnızca cumhuriyetin gidişatından kaygı duyan ve umut arayan gerçek CHP’lilerin uyarıcı açıklamalarının gözardı edilmesinden kaynaklanmıyor...

Bizzat CHP içinde, CHP’ye güvenmeyen ve ağzına geleni konuşan kafalar da partiyi ne yazık ki eritiyor...

Bıraktık CHP’nin artık Atatürk’e, Laikliğe, cumhuriyete sahip çıkmasını ve “sol” olmasını... Baksanıza; “cemaat ittifakı” uğruna yaratılan kötü algı öyle bir hezimet yarattı ki, ne ders alan var ne hesap veren...

Peki; CHP’li olmadıkları halde CHP’ye sızdırılan üstelik vekil yapılanların zerre kadar inancı var mı acaba CHP’ye...

Sezgin Tanrıkulu’nun CIA kuruluşlarıyla bağlantılarına, tekkelerin açılmasını isteyenlere, Zaman gazetesine “vicdan” diyenlere, Güneydoğu’da BDP’ye oy isteyen vekillerle PM üyelerine, cemaatle kankalığıyla partiyi eriten genel başkan yardımcılarına kim karşı çıkabildi ki?..

Peki; Hüseyin Aygün’ün, CHP’nin neredeyse yüzde 80’ini kapsayan ulusalcılara “geri zekalılar”demesinin hezimete katkısı olmadı mı?..

Önce milletvekili sonra da belediye başkanı yapılmak istenen cemaat hayranı Muhammed Çakmak’ın, “Fethullah Gülen’e saygılarını” sunması CHP’ye oy mu getirdi?..

Faik Tunay adlı mürit kafalının CHP içinde Nurculuk propagandası yapmasına kim dur diyebildi?..

Yalnızca birkaç örneği niçin mi anımsattık?.. Çünkü daha önce, ikinci cumhuriyetçi açıklamalarıyla CHP tabanında infial yaratan Binnaz Toprak dün bir gazeteye verdiği demeçte, AKP lideri için “Tayyip Erdoğan karizmatik bir lider. Halk adamı olmasının payı var. Yaptıkları iyi şeyleri göz ardı etmek gerekmez”demiş!..

Allah için söyler misiniz; şu ana muhalefette CHP dışında herkese övgü yağdıran başıboşluğa ve partinin iyice yıpratılmasına daha ne kadar göz yumulacak?.. CHP tamamen bitince mi?..

Kılıçdaroğlu; CHP’yi var eden asli unsurları hedef alırken “Brütüs” demişti ya; anlaşılmıştır ki, işte o sözü yanlış zamanda kullanmış!..

SARIGÜL’Ü ÇÜRÜTEN RAKAMLAR...

AKP’li Kadir Topbaş’a sarılarak öpen ve “Kadir abi adaysa ben yokum”diyerek zaten peşinen teslim olan Mustafa Sarıgül, 700 bini aşkın oy farkının yolaçtığı hezimetten sonra ortadan kayboldu...

Ancak Sarıgül; tüm bunlara rağmen; “İstanbul’da, sosyal demokratların Cumhuriyet tarihindeki en yüksek oy oranına ulaştık” diye iddia etmişti ya?..

Okurumuz Mehmet Loğ da, bu iddianın ne kadar gerçek dışı olduğunu anlatmak için, “Bu seçimlerde en erken pes eden Sarıgül ve CHP İstanbul yönetimi olmuştur” diyerek aşağıdaki ilginç mektubu göndermiş;

Å”Sarıgül bu seçimde, MHP’den ve belki bir miktar da cemaatten aldığı emanet oylarla ancak yüzde 40 oy alabilmiştir. Oysa İstanbul’un efsane belediye başkanlarında Ahmet İsvan 1973 seçimlerinde yüzde 56.12 gibi rekor bir oyla başkan seçilmiştir.

Yine 1977 de, Aytekin Kotil yüzde 56.05 oyla başkanlığı kazanmıştır.

Bu rakamsal gerçekler Sarıgül’ün iddiasının asılsız ve yanıltıcı olduğunu ortaya koyuyor.

Ayrıca 2009 yerel seçiminde Kılıçdaroğlu yüzde 37 oy almıştır. Ancak rakibi Topbaş’ın aldığı oy yüzde 44’dür. 2014 Seçiminde ise Sarıgül yüzde 40 oyuna karşılık rakibi Topbaş yüzde 48 oy almıştır. Buna göre Sarıgül’ün 2009’a göre daha başarılı olduğu iddiaları da gerçeği yansıtmamaktadır. Ne yazık ki, Sarıgül’ün yandaş medyası bunları görmezden geliyor.”