‘Referandum milli birliği dinamitler’

İsmet Özçelik

İzmir Milletvekili Aytun Çıray’la Meclis’in yetkilerini tek bir kişiye devreden anayasa değişikliğinin Meclis’te 339 oyla kabul edildiği saatlerde görüştük. Mecliste yaşanan kavgaların referanduma yansıması endişesi vardı. 15 Temmuz sonrasında toplumda oluşan mutabakatın dağılması onu çok üzmüştü. Bahçeli’nin girişimiyle buna bir de anayasa değişikliği için referandumun eklenmesinin toplumda büyük bölünmelere yol açacağından kaygılıydı. Çıray görüşmemizde şu mesajları verdi:

TÜRKİYE’NİN İHTİYACI DEĞİL

Türkiye’nin ihtiyaçları ile AKP’nin anayasa değişikliği çabası örtüşmüyor. Burada ilginç olan Devlet Bahçeli’nin tavrı. Bahçeli’nin başkanlık öngören, Meclis’in yetkilerini elinden alıp bir kişiye veren anayasa değişikliğinin önünü açması ve Meclis’te buna destek vermesi benim için sürpriz oldu. Bahçeli’nin bu tavrının nedeni incelenmeli.

15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ SONRASI MUTABAKAT

15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı Türkiye bir iç savaşa gidebilirdi. Darbe girişimi ve iç savaş TSK’nın içinden yapılan müdahalelerle, polisin ve halkın devreye girmesiyle önlendi. Sonrasında Anayasa değişikliği konusu gündeme gelene kadar siyasi partiler ve toplum içinde genel bir mutabakat oluşmuştu.

MİLLİ MUTABAKAT HÜKÜMETİ 15 TEMMUZCULARA TOKAT OLURDU

Aslında darbe girişiminden hemen sonra bir Milli Birlik Hükümeti kurulmalıydı. Bu yapılsaydı halka büyük bir moral olurdu. Darbe girişiminin arkasındaki dış güçlere de tokat gibi bir yanıt verilirdi. Ama bu yapılamadı. Bahçeli’nin devreye girmesi ile birlikte de anayasa değişikliği devreye girdi, halk içinde oluşan büyük mutabakat bozuldu.

SORUNLAR HEP BİRLİKTE AŞILABİLİR

Türkiye dış güçlerce de desteklenen PKK, FETÖ, IŞİD gibi terör örgütleriyle mücadele ediyor. Sınırımızın hemen bitişiğinde açılmaya çalışılan koridora karşı Fırat Kalkanı Harekatı yürütüyor. Diğer yandan çok ciddi bir ekonomik krizle boğuşuyor. Bu kriz eski krizlerden çok farklı. Gerekli önlemler bir an önce alınmazsa kalıcı hasarlar bırakacağı açık. Vatandaşın üstüne zam yağıyor. Bu sorunlar ancak milli birlik ve beraberlikle aşılabilir. Türkiye’de hemen hemen herkes bu konuda hemfikir.

ORTADOĞU’DAN DERS ALINMALI

Ortadoğu’da yaşananlar Türkiye için ders olmalı. Halkın içine fitne sokulmasının, çelişmelerin kan davası haline getirilmesinin bedeli çok ağır oluyor. Irak ve Suriye’de yaşananlar ortada. Halkın içine nifak sokanlar da belli. Şii ve Sünni camilerin bombalanması, mezhep kışkırtıcılığı büyük felaketler getirdi. Bizi bugüne kadar bu belalardan Cumhuriyetimiz ve hukuk devleti korudu.

TOPLUMDA GERİLİM ARTIYOR

Türkiye büyük sorunlarla mücadele ederken, anayasa değişikliği planı devreye sokuldu. Meclis gerildi. Kadın milletvekilleri bile birbirine girdi. Meclis’te yaşanan gerilimin topluma da yansıyacağını görmek için kahin olmaya gerek yok. 15 Temmuz sonrası toplumda oluşan mutabakat hızla bozuluyor. Anayasa değişikliği toplumu yeniden kutuplaştırıyor. Toplumdaki birliği dinamitliyor. Herkeste ciddi bir kaygı var. Bir tıp doktoru olarak söyleyeyim. Kaygı çok olumsuz sonuçlar doğurur. Herkesin birbirinden şüphe ettiği, güvensiz bir toplum ortaya çıkar.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ DAYATMASI SORUMSUZLUK

Bu koşullarda anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi dayatmak tam anlamıyla bir sorumsuzluk. Şimdi referanduma gidilirse bugünden çok daha kötü bir durumla karşı karşıya kalacağız. Şimdi Meclis gergin, referandumda 80 milyon gerilecek. Bunu gittiğimiz her yerde görüyoruz.

Türkiye içinde bulunduğu zorlukları bölünerek değil, birleşerek aşabilir. Bunun yolu da acilen bir Milli Mutabakat Hükümeti kurulmasıdır. Bu konuda en büyük görev de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a düşüyor. Bu sağlanırsa Cumhurbaşkanlığı makamı da tartışılır olmaktan çıkar.

YANLIŞTAN DÖNMEK ERDEMDİR

AKP izlediği politikalarla Türkiye’ye ağır tahribat verdi. Daha sonra izlediği yanlış politikalardan dönmeye başladı. PKK ile açılım, FETÖ ile işbirliği, Rusya krizi, Suriye politikasında değişiklik, ... bunlardan bazıları. Bu dönüşler Türkiye için olumlu olmuştur. Şimdi anayasada aynı hata yapılıyor. Yanlıştan dönmek onur kırıcı bir durum değil. Yanlıştan dönmek erdemdir.

Hâlâ bir olanak var. Cumhurbaşkanı Meclis’ten geçen değişiklikleri onaylamayarak geri gönderebilir. Bu süreçte konu yeniden tartışılıp sağlıklı bir sonuca varılabilir.

BAHÇELİ, ERDOĞAN ÜLKEYİ BÖLER DEMİŞTİ

Bu anayasa değişikliğinin bir tuzak olduğu çok açık. Cumhurbaşkanı’nın gücünden nemalananlar da bu tuzağı kuranların içinde. Erdoğan da AKP de bu tuzağa düştü. Anayasa değişikliği için düğmeye basan Devlet Bahçeli’ye gelince; Bahçeli benim de bulunduğum bir ortamda Kılıçdaroğlu’na aralıksız 45 dakika konuşarak Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığı’nın teslim edilemeyeceğini, teslim edilirse Türkiye’nin bölüneceğini anlattı. Şimdi ne oldu da Meclis’in yetkilerini Erdoğan’a teslim ediyor. Bahçeli bu değişikliğin nedenini millete açıklamalıdır. AKP’li Burhan Kuzu Türkiye’nin iki partili sisteme geçileceğini söyledi. Anayasa değişikliği referandumda kabul edilirse MHP tasfiye olacak. Ama Bahçeli nedense suskun.

15 TEMMUZ’DA ŞERDEN HAYIR ÇIKTI

15 Temmuz sonrası FETÖ’cülerin açığa çıkmış olması bir avantajdı. Devlet içine sızmış, bugüne kadar kendilerini gizlemiş örgüt elemanlarının açığa çıkması gereğinin yapılması geleceğimiz açısından sağlıklı oldu. Şerden hayır çıktı. Devletin bunlardan arınması ve liyakat esasına dayalı bir anlayışın hakim olması için fırsat yarattı. Ama bu fırsattan tam yararlanıldığını söylemek mümkün değil. Siyasetin içindeki FETÖ’cüler henüz ortaya çıkarılamadı. Oy hesabıyla 15 Temmuz darbe girişiminin siyasi ayağının üzerine gidilmedi.

FETÖ içinde gerçekten pişman olanlar var. Alt düzeydeki memurlar, ufak çıkarlar için bunlara yaklaşmış esnaf ve küçük işletme sahipleri, örgütün gerçek yüzünü görmeden onlara kanmış olanlar... Bu kesimler mutlaka kazanılmalıdır.

ERDOĞAN İÇİN TEHLİKE

Cumhurbaşkanı Erdoğan için en büyük tehlike AKP içindeki ve yakın çevresindeki FETÖ’cülerdir. Ona en büyük zararı onlar verecektir.