26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Pusudaki ‘bomba’nın hedefi!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Dün bu köşede yeralan “Küresel uyanış zamanı” başlıklı yazı şu satırlarla sona ermişti;
“Paris’ten sonra Brüksel saldırısı da aynı soruyu insanlığa dayattıkça dayatıyor; şiddet unsurlarının Doğu’dan Batı’ya göçü sürerken, teröre karşı küresel bir uyanış ve mücadele stratejisi ne zaman vücut bulacak acaba?.. ABD ve Avrupa ne zaman uyanacak?.. Ortadoğu’daki ateş her yere düştükten sonra mı?..”
Yukarıdaki satırlar yalnızca Türkiye’nin değil, ABD, Avrupa ve en çok da Ortadoğu ülkelerinin hızla IŞİD batağına sürüklendiğine dikkat çekerken, çok yaşamsal bir soruyu da barındırıyordu...
ABD ve Avrupa’yı muhatap seçen o soru şuydu; “Her operasyonun ardından IŞİD’in de sizin gibi oturup bekleyeceğini mi sanıyorsunuz?..”
Evet, IŞİD ne kadar operasyona uğrarsa uğrasın, mevziler kaybetse de ne ilginçtir ki oturup beklemiyor... Dinci militanlar özellikle Suriye’de kafa kesmeye devam ederken, bir yandan yeni eylemler yapıyor, diğer yandan ise eski eylemlerde kaybettiklerinin “intikam”ı için pervasızca adımlar atıyor!.. Hem de Ortadoğu’daki acıları uzun yıllar umursamayan Avrupa’nın tam ortasında!..
İşte bakınız, 13 Kasım 2015’te 127 kişinin öldüğü Paris saldırılarını organize ettiği sanılan Abdülham Abaaoud’in, 18 Kasım’da Paris’in St. Denis bölgesinde düzenlenen operasyonda öldürülmesi IŞİD’i, Avrupa’da intikama yönlendiren en önemli etkenlerden...
O etkenlerden biri de, Paris saldırılarının planlayıcılarından olan Salah Abdeslam’ın 5 gün önce Belçika’da yaralı olarak yakalanması... IŞİD işte bu gözaltından 4 gün sonra metro ve havaalanına düzenlediği intihar saldırılarında 34 kişiyi katletti... Hem de Türkiye’den sınır dışı edilen bir teröriste yönelik gafleti kullanarak!..

‘Göze göz, dişe diş!..’
Fransa’daki vahşet olayları yeterli uyarı olmamışçasına, tüm Avrupa ancak Brüksel katliamının ardından kendine gelebilmiş gibi!.. Çünkü Avrupa’dan panik açıklamaları ardı ardına gelmeye başladı...
Çeşitli ülkelerden, “eylem” olacağı kaygısıyla yapılan açıklamaları yalnızca Brüksel saldırısı tetkilemedi, bizzat IŞİD’in sosyal medya hesapları üzerinden yaydığı tehditler de Avrupa’daki kaygıları arttırdı...
Çünkü IŞİD hem Belçika’yı hem de Almanya’yı yeni saldırılar konusunda açıkça tehdit etmekten çekinmiyor... Örgüt Twitter hesabından Fransızca olarak yaptığı son paylaşımda, “Siz bizi doğuda bombalıyorsunuz, bu yüzden biz de sizi batıda bombalıyoruz. Göze göz, dişe diş” ifadelerine yer verdi...
Sözkonusu hesaptan, Avrupa’da başka bombaların da patlatılacağı duyurulurken, “Daha çok bombaya ve ölüye hazır olun. Yakında Almanya’da” deniliyordu...

400 militan nerede?..
Peki, IŞİD gerçekten yeni saldırılar yapabilir mi?.. Associated Press (AP) haber ajansının önceki gün servis ettiği bir haber de bu sorudaki kaygıları derinleştirdi...
Çünkü AP, Irak Şam İslam Devlet’nin (IŞİD) Avrupa’da saldırılar düzenlemek üzere “400” militanı yetiştirdiğini duyurdu!..
Ajansa konuşan Iraklı ve Avrupalı istihbarat yetkilileri, Avrupa’da saldırı düzenlemeleri istenen militanların Irak ve Suriye’deki kamplarda yetiştirildiğini söylemiş...
AP’ye bilgi veren Fransız Senatör Nathalie Goulet de, IŞİD’in 400 ila 600 militanı sadece Suriye ve Irak dışında saldırılar düzenlemek üzere yetiştirdiğine dikkat çekmiş...
O halde tehdit, kuşatma, korku ve katliam arasında asıl soru da şu olmalı; “tüm bunlar yaşanırken, dünya ülkeleri gerçekten uyandı mı, yoksa gaflet uykusu devam mı ediyor?..”

Palmira’nın gazabı!..
Avrupa’nın, Belçika saldırısının ardından teyakkuzda olduğu bir gerçek... Tüm ülkelerde olağanüstü önlemler alınmış ama bu teyakkuz durumu IŞİD’in pususunu dağıtabilecek nitelikte mi acaba?.. İşte bu da şimdilik bilinmiyor...
Bilinen tek gerçek var; ABD, Rusya, Irak ve Suriye IŞİD’i iki cephede kuşatmaya başladı... Suriye ve Irak’ta dün sabah başlayan iki büyük operasyon, ABD ve Avrupa’nın IŞİD’e karşı ilk kez kapsamlı olarak teyakkuza geçtiğini de gösteriyor...
Musul’un terör örgütü IŞİD’ten geri alınması için başlatılan operasyona ABD uçakları havadan bombalamayla destek verdi...
“FETİH” adı verilen operasyonda, Musul’a bağlı bazı köyler “Ortak Operasyonlar Komutanlığı” denetiminde örgütten geri alınarak Irak bayrakları asıldı...
İkinci kuşatma ise IŞİD’in yıllardır katliamlar yaptığı Suriye’de... Suriye Ordusu, yaklaşık bir yıldır IŞİD elinde tuttuğu tarihi Palmira kentini geri almak için dün büyük bir saldırı başlattı.
Humus ilinin Palmira ilçesindeki tarihi kent etrafında rejim güçleri ve IŞİD militanları arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor... Rejim güçlerinin havan topu ve füzelerle saldırdığı, Rus savaş uçaklarının da Deyr ez-Zur’dan gelen IŞİD’in ikmal hattını vurduğu ifade ediliyor...

Tehdit yanıbaşımızda!..
Musul ve Palmira IŞİD’in can damarları ve kurtarılmış bölgeleri... Büyük eylemler buralarda planlanıyor... Ancak iki kentin kuşatılması çift tarafı keskin bir hançeri de havada tutuyor!..
Bu kuşatmalar yalnızca IŞİD’in kaderini belirlemeyecek, Ortadoğu’dan kaçan ya da kaçacak teröristlerin ABD ve Avrupa’da bundan böyle neler yapabileceklerine ilişkin çok kaotik bir soruyu da gündeme getirecek!..
Çünkü örgüt hücreleri, küresel ve emperyalist gaflet nedeniyle modern dünyada öylesine yayılmışlar ki, Musul ve Suriye’de temizenseler bile, ABD ve Avrupa’nın; ne yazık ki en çok da savaşın yanıbaşındaki Türkiye’nin kabusu olmaya devam edecekler... Hem de çok uzun süre!..
O halde anladınız mı şimdi “pusudaki bomba”nın en yakının da kimin olduğunu?.. Aman dikkat Ankara...