16 Nisan 2024 Salı
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Putin-Erdoğan zirvesinde Suriye

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Her meselenin bir hekimi var. Tarihçi ise unutkanlık hastalığının hekimidir. Türk halkını yönetenler ve yönetenlere danışmanlık yapanlar bölge tarihi cahili. Yıllardır Suriye’nin yükseleni ve tarihin tozlu raflarına gidecek olanı belirleyen ülke olduğunu anlatıyoruz. Bölge devletlerin, siyasi partilerin, liderlerin kaderini elinde tutan merkezdir diyoruz. Binlerce yıldır bunun bariz örneklerle tescil edildiğini söylüyoruz. Farisi, Roma, Bizans, Osmanlı ve daha nice devletlerin Şam sayesinde yıldızlaştığını ve Şam’dan dolayı yok olduklarını kibir abideleri ve burnundan kıl aldırmaz ekran tarihçilerine anlatamadık.
Menderes’in Şam coğrafyası için iktidar yapıldığını ve Menderesi sehpaya götüren yolun Şam’dan geçtiğini kafalarına sokamadık. Aynı masada ekmek ve tuzu paylaştığımız Sayın Erdoğan’ın iktidar kapısını açan sihirli anahtarın Şam olduğunu, yıldızını parlatan ülkenin Suriye olduğunu ve onu zirveye taşıyan sihrin onu zirveden indirebileceğini anlatamadık. Şam’a sokulan sopanın patlattığı eşekarısı kovanından çıkan cehennem zebanilerin Türkiye dahil tüm bölgeye acı ve felaket yaşatacağını anlatamadık.

SAMİMİYET TESTİ SURİYE OLACAK
Sıkıntılı ve kavgalı geçen uzun bir aradan sonra en nihayet gerçekleşen Putin-Erdoğan zirvesi üzerine birçok kıymetli yorum okuyacaksınız. Görüşmelerin parasal-ticari boyutu, Suriye meselesi, siyasi çözüm, Türkiye’nin yeni rolü, Rusya’nın askeri talepleri, Türkiye’nin önümüzdeki dönemlerde atacağı adımlar üzerine birçok yorum olacak. Rusya sonrası Türkiye’nin ABD, NATO ve Batı ile yaşayacağı yeni dönem üzerine çok konuşulacak.
Cezayir’de yapıldığı iddia edilen Türkiye-Suriye heyet görüşmeleri, Suriye’ye yapılacak muhtemel ziyaretler ve en önemlisi Erdoğan-Yıldırım sultasının Suriye’nin içişlerine olumsuz müdahalede bulunmama, sınırları kontrol altına alma, personel, para ve silah sevkiyatını önleme, istihbarat ve Suriye Silahlı Kuvvetleri (SSK) ile TSK arasında muhtemel işbirliği konularında nasıl bir tavır sergileyecekleri ve bu tavırların samimiyeti üzerine birçok makale okuyacaksınız. Bu konuların hiç biri belirleyici olmayacak. Türkiye’nin samimiyet testi ve mihenk taşı Suriye olacak.

ĞASSAN MESUT İLE SOHBETİMİZ
Partizan torunu Yugoslav asıllı ABD’li eşim ve kızımla Şam-Lazkiye arasında seyir halindeyiz. Solladığımız aracın direksiyonunda Suriye sinemasının üstatlarından Ğassan Mesut (Ghassan Masoud) var. Dinlenme tesisinde tekrar görüşünce bu kez ailecek tanıştık. hem yetenekli bir oyuncu hem de iyi bir tiyatro eğitmeni. Ayna zamanda film yazarı ve yönetmen.
2005 yapımı 130 milyon dolara mal olan Cennetin Krallığı filminde Selahaddin Eyyubi rolündeydi. Film 210 milyon dolar hasılat topladı. 2006 yılında Türk yapımı Kurtlar Vadisi Irak, 2007 yılında da Karayıp Korsanlar isimli ABD yapımı filmde rol aldı. Ghassan Massoud 2009 Türk yapımı Kelebek filminde de oynadı. Ayrıca Hz. Ömer dizisinde ise Ebu Bekir’i canlandırdı.
Alevi bir ailenin evladı olan Gassan Mesut Suriye’nin Lazkiye vilayetine bağlı Dreykiş beldesinde doğdu. Suriye’nin en meşhur ve en lezzetli pınarları bu yörede. Mesut, Birinci Cihan Harbinden sonra Suriye’yi işgal eden Fransa’nın, ‘Lazkiye başkentli Alevi Devleti kurma’ teklifini ret eden ve sahil bölgesinde işgal kuvvetlerine karşı ilk silahlı isyana liderlik eden Alevi Şeyhi Salih Ali’nin akrabası.
Tanıştığımız Temmuz 2006, İsrail’in Lübnan’a saldırdığı tarihti. Savaşın sebepleri ve nasıl sonuçlanacağı üzerine konuştuk:
“Siyonist Yahudi devletin (İsrail) antitezi Suriye’dir. Vahhabi Suudi sermayesinin teşviki ile Irak’ı işgal eden ABD ve Lübnan’a saldıran ırkçı Siyonist İsrail Suriye’yi çevresinden koparmak ve son merhalede esas darbeyi Şam’a indirmek için plan yapıyor. Suriye dirayetli ve sağlıklı ise İran, Lübnan, Filistin, Irak, Anadolu, Mısır, Ürdün ve Arap Âlemine hiçbir şey olmaz. Suriye hastalanır ve takatten düşerse tüm bölge hastalanır. Genel tabirle söylersek Suriye hapşırırsa tüm bölge zatürre olur.
Suriye medeniyetler beşiğidir ve Dünya insanlığına muazzam katkılar yapan ilim ve irfanın merkezidir. Peygamberler diyarıdır. Hz. Muhammed’in Yemen (Sağ) ve Şam (Sol) için ettiği dualar hadisle tescillidir. Bu sebeple İsrail Lübnan’da hükmen yenilecektir. Ancak düşman boş durmayacak. Şam teslim alınmadan başta İsrail sömürge kuvvetlerin İran, Irak, Lübnan, Filistin, Mısır ve Anadolu’da istediği gibi oynayamayacağını biliyor.
Bu sebeple Suudi-Katar sermayesi ile Türkiye siyasetini Truva atı misali Suriye’ye soktular. Bu bahar görüntüsü veren tablonun perde arkası karanlık. Suriye’nin abluka altına alınması ve geleneksel dostları Rusya ve İran’dan koparılması amaçlanıyor. Bunu başarabilmek için önce havuç eğer Şam biat etmezse o zaman sopa formülü devreye girecek “görüşleri konuşmamızda öne çıkan unsurlardı.

‘HİÇBİR ŞEY AMA HER ŞEY’
Gassan Mesut’la vedalaşırken, “Cennetin Krallığı filmde Kudüs komutanı Fransız soylu İbelinli Balian ile Selahaddin Eyyubi arasında geçen diyalogu hatırlıyor musun?” diye sordu. Ben de, “Hatırlıyorum. Balian: Kudüs için neden bu kadar ısrarcısınız? Kudüs’ün değeri nedir?” diye sormuştu. Selahaddin önce, “hiç bir şey” demiş, ardından “Kudüs her şey” demişti” diye yanıtladım. Mesut tebessüm etti. “İşte Suriye budur. Hiçbir şeydir ama her şeydir.”
Erdoğan’ın kendisi, ülkemiz ve bölgemiz selameti için yapması gereken temel iş her şey olan Şam ile yaktığı köprüleri kayıtsız şartsız onarmaktır. Esad’lı mı Esad’sız mı olacak saplantılarına takılmadan, Suriye için canhıraş çalışmasıdır. Çünkü Esad kayıtsız şartsız milletin olan egemenliğin tecellisidir. Sizin için kefen giyip tank paletlerin arasına giren sevdalılarınız var ise Esad ve Suriye için de 6 senedir ölen milyonlar var.