19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Putin-Erdoğan zirvesine füze saldırısı

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Putin ve Erdoğan’ı bir araya getiren son Soçi zirvesi Tahran’da yapılan üçlü zirvenin alternatifi değildi. Bazı iddialarda dillendirilen “oyun bozucu” İran’ın devre dışı bırakılması amacı da taşımamaktadır. Zira Tahran’da Türkiye’nin pozisyonuna daha yakın bir tutum alan taraf İran’dı.Ayrıca Suriye merkezi hükümeti üzerinde Rusya’nın silahlı muhalif örgütler üzerinde Türkiye’nin yaptırım gücünü öne sürerek İran’ı Suriye sahasında “ikinci sınıf kuvvet” olarak değerlendirmek sahadaki reel politikalarla uyuşmamaktadır.
Soçi zirvesinin Ruhani’siz Putin ve Erdoğan arasında gerçekleşmiş olmasının İran ve Suriye boyutu var; “Şii” İran’ın İdlib meselesine direk bir dahli bu bölgede mevcut olan “ılımlı” ve “radikal” “Sünni” örgütler arasında mezhepsel temelde bir dayanışmayı daha mümkün hale getirebilir. Bu da Türkiye’ye verilen bu örgütleri ayıklama, ayrıştırma ve silah bırakma noktasında ikna etme görevini zora sokar ve sekteye uğratabilir. Soçi zirvesi esnasında İran’ın İdlib’te askeri bir operasyona katılmayacağını açıklamasını, Türkiye’nin Rusya ile üstlendiği misyonun başarılı olmasına destek çerçevesinde okuyoruz.
SURİYE TAMAMLAYICI OLACAK
Soçi zirvesinin Suriye hükümetine rağmen ve onun çıkarları nazar-i dikkate alınmadan yapıldığı görüşler de temelsiz. Aksine Rusya tarafı zirveden önce Suriye devlet erkânı ile birkaç kez istişare toplantıları yaptı. Konuşulacak konular detaylı ele alındı. Ortak bir karar ve irade ortaya konuldu. Zirveden çıkan sonuç itibariyle, silahlı grupların Suriye ordusunun olduğu temas hattından 15-20 km içeriye çekilmesi ve alınan kararların tatbikinde Rus ve Türk güvenlik kuvvetlerinin sahada devriye gezmesi, ağır silahlardan arındırması ve aksi harekette bulunacak örgütlerin etkisiz hale getirilmesi görevi Suriye ordusunu hayli rahatlatacaktır. Putin’in ifadesinde yer alan Suriye hükümetinin “tamamlayıcı” bir rol oynayacağı vurgusu aslında İdlib’te Rus-Türk-Suri arasında üçlü bir işbirliğinin devrede olacağına delalettir. Haliyle İran’ın işin içinde olmaması düşünülemez.
Soçi zirvesinin sadece bir mutabakattan ibaret olmadığı kararların gerçekleşmesi halinde İdlib meselesi üzerinden planlanan Türk-Rus, Türk-Suri kapışması rafa kalkmış oldu.İlk kez Suriye sahasında Rus ve Türk askeri ortak askeri görevler ve operasyonlar yapacak. Yeni göç dalgası ve İdlib’te mevcut olan sapıkların Türkiye’ye ama özellikle Hatay vilayetine taşınması veya itilmesi projesi engellendi. Türkiye’siz yapılacak bir kapsamlı operasyon neticesinde “sivil katliamlar” veya “kimyasal saldırı” bahaneleri ofsayta düşürüldü.
Suriye ordusunun Lazkiye-Hatay-İdlib üçgeninde stratejik dağların zirvesinde ve önemli güzergâhların kesiştiği mıntıkada yer alan Cisr El-Şuğur kasabasına odaklanmasının önünü açtı. Burayı 2015’te işgal eden Uygur, Özbek, Kırgız, Tacik, Türkmen, Çeçen kökenli gibi yerli ve yabancı teröristlerin sayısı bin ile üç bin arası olduğu tahmin ediliyor. Aileleri ile birlikte epey kalabalık bir koloni. Askeri gösterilerde epeyce ağır silahlara, füze rampaları ve SİHA’lara sahip oldukları görülüyor. Bunları hiçbir ülke istemiyor. Savaşmayı seçerlerse akıbetlerinin ne olacağı hükmen belli. Silah bırakmayı kabul etseler bile Suriye vatandaşı olmadıkları için ne siyasi sürece ne de başka tür mahalli uzlaşmaya dahil edilmeyecekler. Zira yabancı savaşçıların ülke ve uluslararası hukuka binaen cezası malum.
Buradan nereye götürülebilir sorusu baş ağrıtacak. Konya’ya taşınsınlar orada kontrol altında ılımlaştırılsınlar diyen aklı evveliler var. Kırk yıllık kani olmuş mu hani? Züccaciye dükkanı sahibi zincirini koparmış yabani hayvanları sokmak istemeyen akıllı bir esnaf ise bu düşüncenin yanından bile geçmez. Bu gerçeklikten hareketle bu koloninin ağırbaş teröristlerinin etkisiz hale getirilmesi Suriye, Rusya ve Çin’e terk edilecek. Türkiye’nin elinde bu koloni ile ilgili çok yararlı güvenlik bilgileri epeyce işe yarayabilir.
ŞİMDİ GÖZLER DEYR EL ZOR’DA
Soçi zirvesi ve İdlib için sağlanan mutabakat Suriye ordusunun Fırat’ın doğusu ve Irak sınırında yer alan stratejik bölge Deyr El-Zor’a askeri tahkimat yapma ve odaklanabilme imkânı yarattı. Suriye ordusunun Humus-Deyr El-Zor kırsal ve sahra bölgesinde başlattığı operasyonların daha hızlı tamamlanmasına olanak tanıdı. Suriye-Ürdün güzergâhında sağlanan askeri üstünlük ve iki ülkenin can damarı olan gümrük ve hudut kapılarının yeniden açılması sonucunda bu bölgeye idarenin hegemonyası tesis edildi.
Soçi zirvesinde zuhur eden tablonun, sorumluluklar yerine geldiği takdirde, hayırlı neticeleri ABD, İsrail, Fransa ve sahadaki El-Kaide şürekasını hayli üzdü. Üzmek ne kelime hayli öfkelendirdi. Mesaj alındı. İşte Lazkiye, Banyas, Humus kentlerine denizden yapılan füze saldırıları, Rus uçağının düşmesi aslında Putin-Erdoğan zirvesine verilen silahlı mesajdır. "Biz oyununuzu bozabiliriz, planlarınıza çomak sokabiliriz, Suriye’de bizi, projelerimizi, Fırat’ın doğusunu, İdlib düğümünü çözecek süreçleri baltalarız” mesajıdır. Türkiye-Rusya yakınlaşması bu yakınlaşmaya destek veren tamamlayıcı unsur olan Suriye ve İran desteğine yapılmış aleni bir saldırıdır. “Erdoğan’a güvendiğin Putin’in dağlarına füze yağdırırız”dır.
Bu haliyle füzelerin İsrail savaş uçaklarından mı, sahadaki terör örgütlerinin SİHA'larından mı, Fransız savaş gemisinden mi, ABD’nin uydusundan mı, Kıbrıs’taki İngiliz askeri üslerinden mi yoksa tüm şer kuvvetlerin melanetinden mi fırlatıldığı önem arz etmiyor. Rus uçağını İsrail provokasyonu mu, hinliği mi, dost ateşi Suriye savunma silahları mı, kimin vurduğu da çok önemli değil. Bu taraf cephenin oyun ve düzen kurma kabiliyeti var.
MOSKOVA’YA REST ÇEKİLDİ
Karşı taraf cephenin oyun bozma ve fütursuzca saldırma imkânı var. Ancak Rus tarafına rest çekildi. Moskova bu resti nasıl görecek çok yakında şahit olacağız. Bu oyunu bozacak, büyük savaşı engelleyecek ve bölgemize düzeni yeniden inşa edecek yegâne formül Soçi ruhunu Ankara-Şam-Bağdat-Beyrut sathında ihya etmektir. Aksi halde çok berbat yeni bir savaş için hazır olalım. Bu aşamada Türkiye-Rusya-Suriye-İran birlikteliğine zarar veren beyanatlar, yazılar ve faaliyetler ifade özgürlüğü, tahlil hürriyeti değil düpedüz bilerek veya bilmeyerek “VATAN HAİNLİĞİ”ne hizmettir.