25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 24°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Reklamlarla halkı aldatmak üzerine...

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Bu konuya değinmek için haftalardır düşündüğümü, yazarsam haksızlık olur mu kaygısıyla yazının ayrıntılarını birer birer irdeledikten sonra sizlerle paylaştığımı ilk baştan söylemeliyim. Konu Mustafa Denizli’nin oynadığı bir inşaat şirketinin reklam filmidir. Mustafa Hocamız yağmurlu bir günde, şemsiyesi açılmış olarak mahalle arasındaki çocukları izlemektedir. Yağmurlu bir günün seçilmesindeki temel felsefe ise Hoca’nın zor koşullarda yetenekleri saptayıp “yıldız yaratıcısı” konumuna getirilmek istenmesi olsa gerek. Bu şirketin sorumluları işin gerçek boyutlarından o denli habersizler ki, bırakın başka yerlerdeki gençleri, çalıştığı takımların kadrolarındaki genç oyunculara göz ucuyla bile bakmayan Mustafa Denizli üzerinden resmen halkı aldatıyorlar, en azından halka yanlış bilgi veriyorlar. Reklamların geneli halkı tüketime özendirmek, yaşadığı hayattan gocundurup daha iyi bir yaşama özlem duyulmasını sağlamak olsa da güzel hazırlanmış, gerçeğe uygun yazılmış reklam filmlerinin olduğunu biliyoruz. Ancak yıldız keşfetme ve Mustafa Denizli bir arada hiç ama hiç olmamış. 

Mustafa Denizli ne gençlere ne de altyapıya inanır. Çalışkan bir özyapısı olmadığından rahatını bozup gençlerle uğraşmaz, onlara emek vermenin kendince gereksiz olduğunu düşünür. Bu bağlamda Denizli’nin 30 yıllık çalıştırıcılık yaşamında bulduğu, ortaya çıkardığı, yıldızlaştırdığı tek bir yerli ve yabancı oyuncu yoktur. Derwall’ın takıma aldığı Tugay Kerimoğlu ve Bülent Korkmaz bile Alman hoca ayrıldıktan sonra Denizli tarafından yeterince oynatılmamışlardır. 

Denizli her zaman ekonomik olarak güçlü takımlarda yetişmiş hazır oyuncu ister. Bu yüzden çalıştığı takımların bazıları ondan sonra batmıştır. Örneğin bir dönem Kocaeli Belediye Başkanı Sefa Sirmen’in kulüp başkanı olduğu yıllarda Kocaelispor’da görev yaptı. Denizli’den önce ligin zorlu takımlarından biri olan Kocaelispor onun döneminden sonra devamlı bir düşüş içine girdi, şimdi nerelerde kim bilir? 

Yıldırım Demirören’in başkanlığı döneminde birlikte Beşiktaş’ı batırdılar. Şampiyon olmuş bir takıma normal koşullarda kaç oyuncu transfer edersiniz? Mahalle arasındaki çocuktan tutun da, aklı başında teknik adamlara değin verilecek yanıt bellidir: İki ya da üç oyuncu... Mustafa Denizli şampiyon kadroya tam 10 oyuncu transfer ettirdi. Yine aklı başında, futboldan biraz anlayan herhangi bir teknik adamın Beşiktaş semtine bile uğratmayacağı Gaziantepsporlu Tabata’ya 8,5 milyon Euro verdirdi Mustafa Denizli. Aynı şekilde henüz ne olduğu netleşmeyen, Beşiktaş’a alındığından beri sakatlıklardan kurtulamayan İsmail Köybaşı’na da 6,5 milyon Euro verildi. Ferrari ise Beşiktaş’a tam 50 milyon liraya mal oldu. Beşiktaş tribünleri “Yeter Yıldırım Demirören yeter” diye bağırırken aslında bu oyuncuların tamamını Mustafa Denizli’nin aldırdığını bilmiyorlardı.  

En son denemesi Rizespor’a ise Recep Tayyip Erdoğan’ın emriyle gitti. Takımın Süper Lig’e çıkacağı garantiydi. Sonrasında neden mi ayrıldı? Mustafa Hoca tam 40 milyon Euro’luk bütçe istedi. Ne kadar pahalı eski futbolcu varsa toplayacaktı takıma. Ama Rizeli yöneticiler erken uyandılar. O bütçeyi Denizli’ye verselerdi bırakın Rizespor’u Rize şehri bile batardı. 

Reklam filminde Mustafa Denizli’yi oynatan, bu sayede konut satacağını düşünen şirket ya reklamcılığın felsefesini ya da hocanın kim olduğunu bilmiyor. Mustafa Hoca yağmurda, çamurda keyfini bozup yıldız peşinde koşmaz. O böyle havalarda antrenmana bile çıkmazdı! Yanlış adamın yanlış bilgilerle donatılarak çekilen bu reklam filmi halkı aldatmıyor mu? 

IRMAK ÖVENÇOĞLU... 

Yıldızları keşfetmekten söz açılmışken köşemde bir yıldız adayını siz değerli okuyucularıma tanıtmak isterim. Henüz 10 yaşında olan ve benim dizimde oturan bu dünya güzeli küçük voleybolcu Irmak Övençoğlu yazlık komşum ve aramızda köklü bir akrabalık var. Büyükbabası, emekli lise müdürlerinden Halit Övençoğlu ve Babaannesi Şadiye Övençoğlu ile atadan, dededen akrabalık ve dostluklarımız var. Özellikle Şadiye abla, babamın küçük kardeşleri ile bir arada kardeş gibi büyüdüğünden Irmak’ın babası fizik öğretmeni Birol ile kuzen sayılırız.  

Irmak yazın dinlence zamanı bile elinden voleybol topunu eksik etmiyor. Birkaç yıldır Kadıköy Es Spor’un altyapısında voleybol eğitimi alıyor. Edindiğim bilgiye göre şu anda kendisinden iki yaş büyüklerle oynayabiliyor. Küçük yaş gruplarında birkaç ayın bile fark yarattığını düşünürsek sportif geleceğine olumlu bakabiliriz. Her şeyden önce voleybolu çok seviyor. Karada, denizde yorulmak bilmeden voleybol oynuyor. Yazın denizde voleybol oynayıp bana da “sulu şakalar” yapmaya bayılıyor. Neslihan’ı örnek alan Irmak, kaynağından yeni çıkan duru bir su gibi voleybol dünyasının merkezine doğru dingin ve dayanç (sabır) içinde akıyor. Bu yolculukta beklenmedik zorluklarla karşılaşılacaktır, ama Irmak yoluna devam etmek için kendi yolunu açmasını da bilecektir...