20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Robin Van Persie, Maradona mıdır?

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Zaman nasıl da çabuk geçiyor. Almanların ünlü teknik adamı Udo Lattek’in, İstanbul’da gerçekleştirilen Uluslararası Candan Tarhan Teknik Direktörlük Semineri dün yapıldı gibi geliyor bana. Oysa 29 Mayıs 1989’da yapmıştı konuşmasını. Udo Lattek, İstanbul’a gelmeden önce Avrupa’da tam 20 şampiyonluk kazanmıştı ki, bunlardan dördü Şampiyonlar Ligi şampiyonluğudur. Alman teknik adamın o gün söylediklerinin çoğu belleğimdedir.“Teknik adamların başarılı olmasının herhangi bir reçetesi yoktur. Teknik adamların kafasının içindeki sorunlar onu hiçbir zaman bir çıkmaz sokağa götürmemelidir. Antrenör her başarıdan sonra kendini yenilemelidir. Futbol büyük bir endüstri olmakta, dolayısıyla birçok disiplini içine almaktadır. Bu bağlamda antrenör her şeyi bilemez. Öyleyse teknik adam mutlaka bir ekiple birlikte çalışmalı ama teknik konulara asla kimseyi karıştırmamalıdır. Bir teknik direktör için yaşamsal olan iki konu vardır; disiplin ve teknik konularda işine başkalarını karıştırmama. Duydum ki, Türkiye’de zengin kulüp başkanları varmış. Paraları onlar verdikleri için, teknik adamlarının kararlarını da etkileyebiliyorlarmış. Almanya’da böyle bir şeye rastlayamazsınız. Ben Türkiye’de çalışacak olsam paramı başkanlar verecek. Verebilirler ama işime karışmaları olanaksızdır.”Son günlerde Fenerbahçe’de bir Robin Van Persie olayı yaşanıyor. Deyim yerindeyse kimin eli kimin cebinde belli değil. Konu hakkında başkan konuşuyor, İtalyan sportif direktör Giuliano Terraneo işe karışıyor ve teknik direktör Vitor Pereira ortada kalmış ne yapacağını bilemez durumda. Hollandalı oyuncunun disiplinsiz tutum ve davranışları söz konusudur. Öyle ki, olaya Hollanda teknik direktörü Danny Bilint bile karışmaya kalkıp Van Persie’nin devamlı oynatılması konusunda görüş bildirip meslektaşına karşı saygıda kusur etti. ***İsterseniz yıldız futbolculara karşı nasıl davranılacağı konusunu da Udo Lattek’ten öğrenelim. Lattek Barcelona’yı çalıştırmaktadır ve Maradona da oyuncusudur: “Maradona hakkında birkaç kitap yazılabilir. Onu süper yapan tekniğidir. Futbolu çok seviyor. Ama teknik adam ve başkan için her zaman sorundur. Kendine sürekli yeni haklar ister. Antrenmanı sevmez. Barcelona’dayken haftanın son antrenmanına hareket saati yedi olarak belirlenmişti. Maradona gelmedi. Ama biz onu beklemeden hareket ettik. Doğaldır ki Maradona memnun olmadı ve daha sonra taksi ile geldi. Ancak o haftanın sonunda benim yerime başka bir teknik adam göreve geldi. Maradona beni kovdurdu ama ben disiplinden ve ilkelerimden ödün vermediğim için her zaman övündüm.”Udo Lattek İspanya’nın da biraz Türkiye’ye benzediğini oyuncuların disiplinsizlik yaptığını ama ceza ile sorunu kökünden çözdüğünü söylüyor: “En çok disiplinsizliği de kendi vatandaşım Bernd Schuster yapıyordu. İlkelerimden ödün vermeden uyguladığım ceza yöntemiyle sorunu çözmüştüm.” Şimdi, şu soruyu sormanın zamanıdır: Robin Van Persie bir Maradona hatta bir Schuster midir? Onlar formlarının zirvesine ve Barcelona forması giyerken teknik direktörleri ile sorun yaşadılar. Van Persie ise futbolunun sonuna gelmiş bir durumdadır, ondan daha genç ve iyi durumda onlarca forvet var Avrupa’da. Ama gene de yaptığı isim nedeniyle Van Persie oynamadığı zaman takım puan yitirirse bu durum herkes için sorun yaratır. Öyleyse, sorun Van Persie ve onun davranışlarında değil Fenerbahçe’nin puan yitirmesindedir. Bir teknik adamın yönetim, futbolcu ve yakın çevresine karşı en büyük gücü maç kazanmasıdır. Pereira bugüne değin uyguladığı oyun sistemi ve kadro seçimiyle maçlarının tümünü kazansa Van Persie’nin adı bile anılmazdı. ***Konu hakkında başkan ve sportif direktörün devreye girmesi Fenerbahçe teknik direktörünün çalışma ilkelerinden ödün vermesi anlamına gelmektedir. Futbolcular belki akıllı değiller ama çıkarlarını çok iyi bilirler. Antrenörün ödün verdiğini gören futbolcular derhal yönetime yanaşırlar ve teknik adamı zayıflatırlar. Böylece teknik adam kendi çevresini yitirmiş olur ki, kısa bir süre sonra da antrenörün kimseye verecek bir şeyi kalmaz. Takımın omurgası sakatlanmıştır, bu durumda yapı yoluna doğru bir yürüyüş ile devam edemez.İşe bir de toplumbilim açısından bakmak gerekir diye düşünüyorum. Toplumun büyük bölümünü ilgilendiren konularda davranışlar ve kararlar farklı olabilir. Ancak sonuçta bir düzen gerekir. Ne yazık ki, biz doğru işleyen bir sistemi karıştırmakta dünya birincisi olmalıyız. Öte yandan toplumların gelişimi üzerine yapılan araştırmalar göstermiştir ki, insan toplumu, doğası gereği, bin bir türlü karmaşıklığı barındırıyor olması nedeniyle değil, değişimleri daha hızlı ve daha az düzenli olduğu için, doğanın herhangi bir diğer parçasından daha karmaşıktır. İnsan davranışlarıyla ilgilenmeye yönelen bilimlerin daha geç gelişmesi ve olgunlaşması için zamanın gerekli olması da elbette ki bir rastlantı değildir. Sonuçta bizim futbol dünyamıza toplumbilim anlamında bir kültürel yaklaşım olmadığı için Van Persie’lerin davranışları ile uğraşmaya devam edilecektir...