25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Rusya bir panzehir peşinde

Rusya bir panzehir peşinde
A+ A-
GÖKÇEN GÖKSAL / GAZETECİ

Putin 2000 yılında iktidara geldiğinde, ilk iş olarak Rusya’nın yeni dönem ulusal güvenlik, dış politika ve askeri doktrinini açıklamıştı. Açıklanan belgelere şöyle bir göz gezdirdiğiniz zaman yakın dönemde yaşanacakları tahmin edebiliyordunuz. Aynı yıl Tahran ile Moskova arasındaki askeri ilişkileri kısıtlayan “Gore-Çernomırdin” anlaşmasını tek taraflı feshetti. Rusya artık içe kapanık, sürekli savunmada olan, tereddütler içinde bir ülke olmayacaktı. 2007 yılında Putin’in Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı konuşma ise ABD’ye açıktan meydan okumaydı. Putin konuşmasında tek kutuplu dünya düzeninin kabul edilemez olduğunu söyledi, yetmedi bunun imkansız olduğunu vurguladı.

ABD DOĞU AVRUPA, KAFKASYA VE ORTADOĞU’DA KENDİNE ALAN AÇTI

Rusya, ABD’nin elini tahmin edebiliyor, çoğu zaman elini görüyor. Nasıl mı? 2002 yılında ABD ‘Anti Balistik Füze Antlaşması’nı tek taraflı feshetti ve ardından yavaş yavaş NATO aracılığıyla Rusya’yı çevrelemeye başladı. Burnunun dibine üsler kurdu, tatbikatlar yaptı. Terörle mücadele adı altında Ortadoğu’da yeni kazanımlar elde etti (DAEŞ bahanesiyle Suriye’de yaptıkları bunun en açık göstergesi.). Rusya’nın Putin’ine karşı ABD’nin kendi planını sahada uygulamaya devam etti; çünkü işbirlikçileri çoktu. BOP planı müslüman ülkeleri bölmek, parçalamak için uygulamaya sokuldu; yakın coğrafyamıza bakınca kısmen de olsa başarılı oldu. Sudan’ın, Libya’nın durumu ortada. Suriye’de ise belirsizlik sürüyor. ABD’nin bu yayılımcılığına karşı Rusya 2008 yılında Gürcistan’a “dokundu”, dokunmakla kaldı bir yönüyle dokunmak zorunda kaldı, 2018 yılında Gürcistan’da 1-15 Ağustos 2018 tarihleri arasından sessiz sedasız yapılan “Noble Partner 2018” tatbikatı, ABD’nin Gürcistan ile yaşadığı ilişkinin boyutlarını görmemiz açısından önemli. Bugün artık Gürcistan ABD’nin arka bahçesidir.

SURİYE’DEN ÇIKARILAN DERSLERİN ÖNEMLİ BİR PAYI VAR

Sayın Dr. Mehmet Perinçek, Rusya’nın İslam açılımına hazırlandığını dile getirmiş, bu açılımda Suriye’den çıkarılan derslerin de önemli bir payı olduğu kanaatindeyim. Rusya Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT), Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü(KGAÖ), Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), BRICS gibi ortaklıklarla küresel güçlere karşı oyun kurup alan genişletiyor. Bununla yetinmiyor. Rusya, İslam Konferansı Örgütü’ne (İKÖ) katılmak istediğini açıklayarak buna gerekçe olarak ülkesinde yaşayan müslüman nüfusu göstermişti. Bu nüfus Rusya için olası bir “yumuşak karın” olarak da görülebilir. DAEŞ örneğinden hareketle, küresel güçler benzer örgütlerle hem Rusya’nın içini, hem de Orta Asya ülkelerini karıştırabilir. Bir dönem sıkça dile getirilen ‘Ilımla İslam’ın kimlere hizmet ettiği açıkça görülmüşken, Rusya’nın bu ön alma çabası konuşulmaya muhtaç duruyor.

Türkiye’de artan göçmen nüfusu, Selefiliğin çeşitli güç odakları tarafından beslenip/büyütülmesi, ilerleyen yıllarda vekalet savaşları için kullanışlı bir durumu da ortaya çıkarıyor. Suriye’de yaşanan iç savaş sürecinde Rusya dış politikada 2013 ve 2016 yılında manevra yaptı. İç savaş Rusya için de öğretici oldu.

TALİBAN'I BİR SEÇENEK OLARAK MASADA TUTUYORLAR

Putin Rusyası İslam dünyasıyla iyi ilişkiler kurmak için uzun zamandır ter döküyor. İslam ülkelerinin küresel güçler tarafından, bizzat “İslami referanslarla” çeşitli yıkımlara alet edildiklerini görüyor. 2000’den bu yana oyun kurucu olarak bölgemizi ve küresel gelişmeleri domine eden Rusya’nın tehlike gelmeden önce, tehlike çanlarını çalması ve “topa önde basması” cesaret verici duruyor.

Orta Asya ve Çin’i karıştırmak isteyen küresel güçlerin çıkış noktasının Ortadoğu olacağı aşikar. Çin’e karşı Taliban da bir seçenek olarak masada sanki. Emperyalistler, İslam dünyasının farklılıklarını bir zenginlik unsuru olmaktan çıkarıp, çatışma/parçalama ve bölme aracı olarak kullanıyor. Suriye, müslüman ülkeler ve halklar açısından da çok öğretici oldu.

ANLAŞILAN O Kİ MOSKOVA BİR PANZEHİR PEŞİNDE

Türki Cumhuriyetler üzerindeki ağırlığı, küresel bir güç olarak duruşu, ve Türkiye ve İran’a karşı dostane tutumu bu projeyi önemli kılıyor. Rusya anlaşılan o ki, Müslüman ülkelere şırınga edilen zehire karşı, bir panzehir peşinde ve bunu İslam dünyasının iki değerli ülkesiyle üretmek istiyor.

Türkiye ve İran’ın bu projeye katkısı büyük olur. İki büyük medeniyetin temsilcisi olan Türkiye ve İran ikna edici olabilirler. Hz. Peygamber'in bir Hadis-i Şerif’i var “Mü’min aynı delikten iki defa sokulmaz, ısırılmaz.” Buna rağmen İslam ülkeleri hep aynı tuzağa düşüyor/düşürülüyor. Rusya’nın bu girişiminin belli klişeleri yıkacağı da düşünülebilir. Daha henüz ortada net bir şey olmasa da Rusya’nın, Türkiye ve İran’ı yanına alarak küresel güçlerin, inancımızı istismarına karşı bir strateji geliştiriyor olması sevindirici. Moskova’nın bu süreci yönetme kabiliyeti olduğunu düşünüyorum.

Son Dakika Haberleri