24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Saddam ve Esad’ın mayhoş muhabbeti

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Saddam, Kahire ve Şam’da ikamet etti. Nasır yönetimi tarafından “ABD ve İngiltere sefareti ile anormal ilişkiler yaşamaktadır” gerekçesi ile ülkeden sınır dışı edildi. Şam’a geldi. Şam Üniversitesi öğrenci yurdu 1 nolu binasında yaşadı. Mısır istihbaratının Suriye tarafına hakkında geçtiği güvenlik raporunun ardından Suriye’yi terk etmesi istendi. Saddam Hüseyin Abdul Macit El-Tikriti (Tikritli Saddam) 16 Temmuz 1979’da Irak’ta sultaya el koydu. Krit kökenli Tikrit ismi Crete (Girit) isminin Arapçasıdır. Irak’ın Tikrit bölgesine yerleşenlerin aslen Girit’ten geldikleri sözlü ve yazılı olarak not edilmiştir. Tikritli Saddam’ın siyasi yükselişini sağlayan ve onu başkan yardımcısı makamına getiren Tikritli Devlet Başkanı General Ahmet Hasan El-Bekir’dir. Saddam’ın anne tarafından akrabası olduğu iddia edilir. Tarih tesadüfen hareket etmez. Tikritli Saddam’ın Temmuz 1979’da siyasi kariyerini borçlu olduğu Tikritli El-Bekir’i devirmesi ve ev hapsinde tutması tesadüfi değildi. Anlatayım: 17 Eylül 1978’de ABD inisiyatifinde Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat ile İsrail Başbakanı Polonya asıllı Manachem Begin arasında Camp David Anlaşması imzalandı. BM Genel Kurulu tarafından ağır eleştirilen anlaşma, Filistin ve Arap Dünyası tarafından ihanet olarak telakki edildi. Enver Sedat ve Filistin’de King David oteli ve Der Yasin köyü katliamının sorumlusu Begin 1978’de Nobel Barış Ödülü ile taltif edildi. 1978 Camp David anlaşması ve ardından 26 Mart 1979’da imzalanan Mısır-İsrail arasındaki savaş halini ve düşmanlığı sonlandıran ve diplomatik ilişkileri bina eden barış anlaşması başta Suriye ve Irak’ta olmak üzere tüm Arap aleminde büyük bir infial yarattı. Bu gelişmeler Hafız Esad’ın yönetimindeki Suriye ile Ahmet Hasan El-Bekir idaresindeki Irak arasında ciddi bir siyasi yakınlaşma yarattı. BİRLEŞİK ARAP CUMHURİYETİ’NİN DOĞUŞU1979’un baharında Irak Suriye ile önemli askeri, iktisadi ve siyasi anlaşmalara imza attı. Ayrıca iki ülkenin tek bir çatı altında birleşmesi yönünde karar alındı. Birleşik Irak-Suriye Arap Cumhuriyeti adıyla doğacak olan bu yeni devletin başkanı Ahmet Hasan El-Bekir, Başkan yardımcısı Hafız Esad olacaktı. Gizlice sürdürülen görüşmelerin son aşamasına intikal edildiği, Hafız Esad ve heyetinin Bağdat havalimanına ulaştığı saatte ve birleşme kararının imzalanacağı günde Tikritli Saddam Tikritli El-Bekir’i iktidardan uzaklaştırıldı. Hafız ve beraberindeki heyetin Bağdat’ı terk etmeleri istendi. Tikritli Saddam 22 Temmuz’da ülkeyi yöneten BAAS liderlerini acilen toplantıya çağırdı. Toplantı esnasında Suriye ile birlik isteyen ve bu yönde çaba harcayan 68 liderin ismi okundu ve Irak ve partiye ihanet etmekle suçlandı. 1 Ağustos 1979’da 68 lider dahil yüzlerce Irak-BAAS yöneticisi ve aktif üyesi kurşuna dizildi. Tikritli Saddam Irak ve Suriye ilişkilerini sadece dinamitlemedi. 79’dan sonra Münafık Kardeşler Örgütü öncülüğünde başlayan terör isyanını silah, lojistik destek, patlayıcı ve militanla besledi. “BAAS mensubu laik Saddam” çok radikal mezhepsel söylemlerle önce Alevi Hafız Esad’ın mezhebine ardından Şii İran’a ağza alınmayacak küfürleri sıraladı. Açıkça Sünnileri Alevilere karşı isyan, katliam ve yok etmeye provoke ve teşvik etti. Eylül 1980’de Saddam İran’a savaş ilan etti. Arap ve Sünni alemin desteğini kazanmak için Savaşını Hz. Ömer’in Sasani İran imparatorluğuna karşı Kasım 636’da kazandığı Kadisiye savaşı ile özdeşleştirdi. Hz. Ömer “Sasani İran yayılmacılığını” önlediği gibi Tikritli Saddam’da “yayılmacı Şii İran’a” ders verecekti. Suudi Saddam’ı, Hafız İran’ı destekledi. 8 sene süren savaş 1 milyon insanın ölümüne, yüzbinlerce kişinin sakat kalmasına ve en az 150 milyar dolar maddi hasara sebebiyet verdi. SADDAM’IN U DÖNÜŞÜTikritli Saddam, Suriye ve İran’dan sonra U dönüşü yaparak eski müttefikleri Kuveyt ardından Suudi hanedanlığına 1990’da savaş ilan etti. Sonuç itibariyle Tikritli Saddam’ın ahmak politikalardan en çok istifa eden ABD, Fransa, Almanya, İsrail ve Barzani oldu. Buna rağmen Hafız Esad, 1991 ikinci körfez savaşında başta ABD olmak üzere birçok devletin saldırısına maruz kalan Saddam’ın yönetimindeki Irak ile işbirliği yapmayı kabul etti. Saddam’ın Suriye düşmanlığı, teröre verdiği destek ve daha nice hatasına rağmen Şam Bağdat ile güçlü ilişkiler kurdu. Şerden hayır doğdu. Ancak bu hayır daha büyük bir şeri 2003 Irak işgalini beraberinde getirdi.Bu tarihi kesit Tayyip-Beşşar ekseninde Türkiye ile Suriye arasında yaşanan ve yaşanması gereken ilişkilere güçlü nedenler sunmaktadır. Konuyu yarın “Tayyip ve Beşşar’ın mayhoş muhabbeti” başlığı altında derleyeceğiz. Bayramın Türkiye ve Suriye Iraklaşmadan hayırlı neticelere vesile olmasını temenni ediyoruz.