25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Samba'nın yazgısı kapitalizmin elinde...

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Hareketli müzik eşliğinde kıvrak ve estetik dans anlamına gelen Samba ile Brezilya futbolunun özdeşleşmesinin tarihi eskilere dayanır. Başkent Rio De Jenerio'nun uzun kumsallarında oynanan özgün futbol ile Brezilya karnavallarında bir görsel şölen haline gelen Samba neredeyse aynı ritim duygusu, aynı hareketlerle oynanır ve de oynaşılır...

Ne var ki, kapitalizmin girdiği yerde bozulmayan hiçbir insanlık değeri kalmıyor. Brezilya Samba'yı andıran futbolundan ödün vermediği yıllarda (1970-1994) tam 24 yıl dünya şampiyonluğu görmedi. Ne zamanki oyuncuları Avrupa'ya transfer yapıp, Avrupa tipi futbol oynamaya başladılar işte o zaman ABD'de yapılan 1994 şampiyonasında şampiyonluk özlemlerini giderdiler. Bu başka bir konu ve önümüzdeki günlerde yeniden açarız.

Asıl konumuz kapitalizmin Brezilya'da ortaya koyduğu oyundur. Günümüzden yaklaşık bir yıl önce Brezilya'da Konfederasyon Kupası maçları oynanırken toplu taşıma araçlarının bilet fiyatlarına yapılan zam nedeniyle insanlar sokaklara dökülmüş yapılan zamları protesto etmişlerdi. Aynı günlerde İstanbul'da Gezi'de birleşen halk özgürlüklerinin kısıtlanmasına karşı direnmişti. Hazır sokağa çıkılmışken, Brezilyalılar kapitalizmin başlarına bela ettiği Dünya Futbol Şampiyonası ve olimpiyatları da protesto etmeyi yadsımamışlardı.

Ülkede yeteri kadar stadyum olduğu ve halkın eğitim olanakları ve sosyal yaşamından kesilen paralarla fazladan stadyum yapılması bardağı taşıran damlalardan biri olmuştu. Dünyada hiçbir ülke Brezilyalılar kadar futbola tutkun değiller. Bu bağlamda Brezilya halkının sorunu futbol ile değil, yapılan gereksiz ve fazladan harcamalar iledir. Brezilya'da eski statların onarımı ve yenilerin yapılması için öngörülen bütçe tam 4 milyar dolardır. Bu statların bazıları dünya kupasından sonra neredeyse hiç kullanılmayacak.

Örneğin, Manaus ve Cuiaba şehirlerinde Serie A düzeyinde takım yok. Maçlar bittikten sonra bu statların bakımı bile ekonomik olarak önemli giderlere neden olacak. 1973 Akdeniz Oyunları için yapılan İzmir Atatürk Stadı'nın ve Belediye takımına 15 günde bir maç yaptırarak dökülmesine engel olunmaya çalışılan Atatürk Olimpiyat Stadı'nın benzerleri sözünü ettiğimiz Brezilya kentlerinde de yaşanacaktır. Ayrıca 2010 Dünya Futbol Şampiyonasını düzenleyen Güney Afrika Cumhuriyeti'nde yapılan 5 yeni Stadyumun işlevsel olması bir yana bakım masraflarının bile ülkeye ciddi maddi sorunlar yaşatmaktadır.

Abartılmış ulusal geliri Türkiye ile yaklaşık olan Brezilya'nın kapitalizmin ördüğü ağa düşerek Dünya Kupası'ndan iki yıl sonra olimpiyatları da düzenlemesi ülke ekonomisinin çıkmaza girmesine neden olabilir. Küresel krizlerin birbirini izlediği bugünün dünyasında büyük organizasyonların ülkelere getireceği yenilikler ve yeni kazançlar büyük bir kapitalizm yalanıdır. En büyük uluslararası yalan da turizm patlaması olacağına ilişkindir. Oysa yapılan araştırmalara bakılırsa Dünya Kupası organizasyonu yapılan ülkelere giden turist sayısına göre kaçanlar daha fazladır. Çünkü bu organizasyonlar sırasında yaşanan fiyat artışları anormaldir.

Yunanistan'ı batıran 2004 Atina Olimpiyatları'ndan sonra, İtalya ve İspanya'nın kaçtığı, Türkiye'nin ise paçayı zor kurtardığı 2020'nin tartışmaları sürerken Brezilya'nın iki yıl içinde hem Dünya Kupası hem de olimpiyat düzenlemesi kapitalizmin oyunu değil de nedir? Denebilir ki, Samba'nın yazgısı kapitalizmin eline teslim edilmiştir...