24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 25°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Savaş ile dans arasındaki çelişme

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Türk Silahlı Kuvvetleri, PYD’yi bombalıyor. Bombalar, PYD’ye zarar vermekten öte bir yol açmaktadır. Türkiye, ABD’nin kara gücünü bombalayarak, vatan savaşında yerleşmesi gereken bölgesel mevzinin yolunu da açmaktadır. Bu yolu görmek, aslında önümüzdeki süreci görmektir. Bu yolu görmek, aynı zamanda bu yolda ilerletme görevimizi belirlemektir.

BOMBALARDAKİ BİLDİRİ
Yapılan işin askerî boyutları yazılıyor ve tartışılıyor. Fakat daha önemlisi, bombaların taşıdığı bildiridir. Burada Türkiye, bir kararlılık açıklamaktadır. Bu kararlılık bildirisi, ABD’nin PKK/PYD ile müttefik olduğunu ısrarla ilan etmesine yanıttır.

KUŞKULAR VE GÜVENSİZLİKLER
ABD’nin ve İsrail’in Suriye’nin kuzeyinde bir koridor açma girişimi, safları belirliyor. Ancak taşlar yerine tam da oturmuş değil.
Türkiye, ABD Koridorunu bombalıyor ve en sert tepki ABD’den geliyor ama Tayyip Erdoğan yönetimi bir yandan da üsleri Suudilere açıyor. Genelkurmay, dün sabah “Uçak gelmedi” diyor. Doğan Haber Ajansı, akşam üstü “Suudi uçakları geldi” diye haber servisi yapıyor. Suudi uçaklarını isteyen var. İstemeyenler ise asıl büyük güçtür.
Rusya, bölgede ABD güdümündeki terör örgütlerine karşı savaşıyor ama bir yandan da Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PYD’yi bombalamasına kaygıyla bakıyor.
İran, Suudi uçaklarının Türkiye’ye gelmesi haberinden kaygılı. Bu nedenle Türkiye’nin ABD karşıtı eylemlerine güvenle bakmıyor.
Suriye, vatan bütünlüğü için terör örgütlerine karşı önemli başarılar kazanıyor. Ancak PYD’yi diğer terör örgütlerinden ayırıyor.
Şu anda bölgede nesnel çıkarların dayattığı saflaşma ile kuşkulardan ve güvensizliklerden gelen mevzilenmeler arasında çelişmeler var.
Suriye, Lübnan, Irak, İran ve Rusya aynı cephede hareket ediyorlar.
ABD, İsrail, Yobaz Terör Örgütleri ve PKK/PYD karşı cepheyi oluşturdular.
Tayyip Erdoğan yönetimi ise bu cepheleşmenin ortasında dans etmektedir.

TAYYİP ERDOĞAN YÖNETİMİNİN AÇMAZI
Tayyip Erdoğan’ın yönetimindeki Ankara, ortada dans ettiği için, kuşkuların ve güvensizliklerin odağındadır. Güvenilmez görüldüğü için kendisi de oluşan cephelere güvenmiyor.
Tayyip Erdoğan’ın denetlediği basın, bir yandan ABD ve PKK’yı bombalıyor, öte yandan Rusya ve Suriye düşmanlığı yapıyor. Öyle yazılar yayınlanıyor ki, ABD ile Rusya ve hattâ Suriye ve İran aynı cephede buluşmuş oluyorlar. Birbiriyle savaşan güçler, Tayyip Erdoğan’ın bulunduğu mevziden yan yana görülüyor ve yan yana getiriliyor.
Tayyip Erdoğan yönetiminin açmazı buradadır. Bu açmaz, dans edenlerin açmazıdır.

ZORUNLULUKLAR VE SORUMLULUKLAR
Türkiye’nin vatan savaşının önümüze koyduğu bir saflaşma var. Bu savaşın zafere ulaştırılabilmesi için, ortada dans etmekten vazgeçilmesi artık hayati önem taşıyor.
Savaş, dans ederek kazanılamaz. Gerçek saflaşmaya dayanmayan manevralar, kurnazlık düzeyindedir ve Tayyip Erdoğan yönetimini kurtarmayacağı gibi Türkiyemize de ağır maliyetler getirir.
ABD ile Rusya bölgede karşı karşıyadır, Yalnız bölgede değil, Karadeniz’in kuzeyinde de karşı karşıyadır. Suriye, ABD emperyalizmine karşı vatan savaşı veriyor.
İran ve Irak, Suriye’nin yanındadır.
PKK/PYD, ABD’nin stratejik piyonudur, ABD’nin kara gücüdür. Rusya, İran ve Suriye’ye de her görüşmemizde ısrarla belirtiyoruz, hiç kimse herhangi bir manevra ustalığıyla PKK’yı ABD ve İsrail’in elinden kurtaramaz.
Bu veriler karşısında, saflar bellidir. Kuşkuların ve güvensizliklerin aşılması, herkes için zorunludur.
Kuşkuların merkezinde Tayyip Erdoğan yönetimi bulunuyor. Safların belirginleşmesi ve Türkiye’nin vatan bütünlüğünün sağlanması için, adım atmak öncelikle Türkiye’nin sorumluluğudur.
Türkiye, PYD’ye bomba atarak gösterdiği kararlılığı, şimdi Rusya ile ilişkileri tamir ederek, İran ve Suriye’ye el uzatarak göstermek durumundadır. Devlet aklı da bunu gerektiriyor, vatanseverlik de bunu gerektiriyor. Zaten bugün ikisi aynı şeydir.

SUUDİ UÇAKLARI ÜLKELERİNE GÖNDERİLMELİDİR
Peki somut olarak şu anda yapılması gereken nedir?
Savaşmak ile dans etmek arasındaki çelişmeyi çözmek için, Suudi uçakları derhal ülkelerine geri gönderilmelidir.
O uçakları getirenler, stratejik dostumuz İran’ı karşıya alıyorlar. Türkiye, Suudi dostlarının diktası altında yaşayamaz, bunu bilen kuvvetlerin ağırlığı büyüktür. Nitekim o kuvvetler, Suudi uçaklarının gitmesi için harekete geçmişlerdir. Bütün mesele, Türkiye’nin Atatürk Devrimiyle kazandığı birikimi anlamaktadır. Anlamayanlar, ister ülkede ister dünyada yanlış hesap yaparlar.
Türkiye’nin vatanseverlik birikimini kimse hafife almamalı.