20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Savaşa özendiren mücahit Avcı!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, eğitim-öğretim yılı açılış törenini, İslamcı yazar Cahit Zarifoğlu'nun adını taşıyan Ankara'daki bir ilkokulda yapmış!..

Bakan yazara saygısını vurgulama uğruna, bir de onun yazdığı, içerisinde Afganistan Hizb-i İslami örgütünün lideri Gulbeddin Hikmetyar'ı "liderimiz" olarak işleyen şiirin yer aldığı kitapları da dağıtmış.

Afganistan'a Sovyet müdahalesini anlatan kitapta, "cihat" konulu şiirler de varmış... Kitaptaki "Küçük Mücahitler" başlıklı şiir, "Hiçbiri üstlenmiyor düşman rolüne çıkmayı... Çocuklar saklambaç, körebe yerine savaş oyunu oynuyor... Kovalıyor, yakalıyor ve öldürüyorlar... Amaçları benzemek mücahit ağabeylerine" dizelerinden oluşuyormuş!..

TBMM'ye soru önergesi veren CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk; "Ölüme ve öldürmeye yönelik dizeler içeren kitabın öğrenciler üzerinde yaratacağı olumsuz, psikolojik etkiler öngörülmüş müdür" diye sormuş ama yanıt alacağını pek sanmıyorum...

Dünyada herhalde ilk kez bir milli eğitim bakanı, ülkesinin geleceği olan çocuklara şiddeti özendiren kitaplar dağıtarak tarihe geçmiş oldu!..

Avcı bu şekilde hem Hikmetyar'ın dizinin dibinden oturarak poz veren başbakanın kalbine girdi hem de Suriye'de kafa keserek gündemde olan "mücahit" kılıklıları neredeyse kahraman gibi göstermiş oldu!..

Füzeli medya!..

Dünyanın her tarafında medya, ülkeler arasındaki gerginliğe yalnızca "haber" diye bakar... Siz hiç başında miğfer; elinde füze misali kalemle, savaş stratejisti kesilen gazeteci gördünüz mü?..

Türkiye'de son yıllarda işte böyle bir medyacılık anlayışı türedi... Yani "barış değil savaş"ı savunan, taşeronun taşeronu zihniyeti, gazeteciliği ne yazık ki savaş meydanlarında süründürüyor.

Sabah, "Esad alsana misilleme" başlığıyla, kafası kırılmış çocukların, komşunun camına taş atma psikolojisiyle manşet yapmıştı!..

Bugün gazetesi, "Suriye helikopterini füzeyle vurduk" diyerek, Star ise "sınırı ihlal etti DÜŞÜRDÜK" manşetleriyle, taraftarlıkta sınırları yıkmışlardı!..

Ülkenin eğitim bakanı ile medyası nasıl da zihniyet kardeşi gördünüz mü?.. Okulda okutanla, mesleğiyle okutanların, mücahit-savaş ortaklığında buluşması da tarihin ileriki dönemlerinde kesinlikle manşet olacaktır!..

Ahlak engelli!..

Silik bir siyasetçi olduğu için Ziyaettin Akbulut'u pek kimse tanımaz... Ancak Urfa'da devletin arsasını yok pahasına cemaate verince, Konya'da Erbakan'ın seçim otobüsüne çıkınca ve kendine tuğralı kartvizit bastırınca AKP hükümetinden milletvekilliği kaptı...

İşte bu Akbulut, dün Tekirdağ'ın Çerkezköy ilçesinde bir özel eğitim merkezinin açılış töreninde, "kaş yapayım derken göz çıkartmış" ve yüz binlerce engelli yurttaşın "adam"lığına hakaretler etmiş:

"2005 yılında çıkardığımız yasa ile biz engellileri insan yerine koyduk, adam yerine koyduk."

Sözüm engelli yurttaşlarımıza değil ama vekil efendi birilerini "adam" yerine koyma konusunda ne yazık ki doğru söylüyor!..

Baksanıza; bu ülkede cahil bırakılan, müritleştirilen ve yoksullaştır-köleleştir zihniyetine mahkûm edilen yoksul kitleler; ahlak engelli, kafası bulanık, yobaz, vurguncu, hırsız, dönek, işbirlikçi ve yıkıcı o kadar zavallıyı "adam" yerine koymak zorunda kalıyor ki!..

'CHP bölünecek!..'

Yerel seçimlere henüz uzun bir süre varken AKP'liler aday belirleme konusunda sessiz ve derinden çalışıyorlar... İktidar partisi, seçmen listelerini denetliyor, sandık görevlilerini belirliyor, onlara aylardır kurslar veriyor...

Peki, ana muhalefet partisi ne yapıyor acaba?.. Halkın bir kesimi ideolojik sapma nedeniyle CHP'ye öfkeli ama bir kesim de, salt AKP'den kurtulma umuduyla yaşanan vahameti sessizce izliyor...

Uzaktan görünen CHP manzarası ise şöyle; Parti yönetiminin büyük bölümü AKP ile mücadeleyi, Meclis'ten geçen yıkım yasalarını bir tarafa bırakmış, ne yazık ki partide aday olacak tek bir adam kalmamış gibi, "Sarıgül gelsin mi gitsin mi" şeklindeki aylardır umutsuz bir kısırdöngüye odaklanmış...

Düşünebiliyor musunuz, ihale-rant tartışmaları ve dedikodular yüzünden yıllar önce partiden ihraç edilen bir belediye başkanını, hakkındaki tüm şaibelere rağmen "kurtarıcı" (!) gibi algılayan bir zihniyet, CHP tabanında Sarıgül'e yönelik büyük tepkiyi görmek istemiyor... Tüm bunların içinde parti tabanı ağırlıklı olarak şunu konuşuyor; "Sarıgül partiye gelirse CHP kesinlikle bölünür..."

Anlayacağınız CHP örgütleri, AKP'den kurtulmak isterken, partideki aymazlar, ideolojik kaymadan sonra bir de "çatlama" yaşanacağını göremiyor!.. Çok yazık!..

Asıl 'yüzde 50!..'

Yandaşı-candaşı tüm medya Aydınlık'ta geçen hafta yayımlanan aşağıdaki haberi de görmezden geldi.

"Başbakanlık başta olmak üzere devletin önde gelen kuruluşlarına gönderilen bir rapora göre, 'Gezi' eylemlerinin sürdüğü 22 gün boyunca, sadece İstanbul'da 7,5 milyon kişi hükümete tepki göstermek için sokaklara döküldü."

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2012 sonunda nüfusu yüzde 13 milyon 854 bin olarak belirlenen İstanbul açısından bu rakam çok şeyi ifade ediyor.

Hayır, nüfusun "yüzde 50"si AKP karşıtı gibi klasik bir yanıt vermeyeceğim; bakalım 7,5 milyon yurttaşın kaçı yerel seçimlerde "AKP'ye hayır" diyecek?.. Yani asıl tepki o zaman anlaşılacak!...

Yaşayan 'Yeşil...'

Ankara'da 1990'lı yıllarda işlenen faili meçhullerle ilgili soruşturmada, "şüpheli" sıfatıyla ifade veren eski MİT mensubu Korkut Eken, cinayetlerde sürekli adı geçen "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın yaşadığını öne sürerek şöyle demiş:

"Çıksa konuşsa, bildiklerini anlatsa çok faydalı olacağını düşünüyorum. Çünkü o; MİT, jandarma, herkesle çalıştı. Birçok şeyi biliyor. Yeşil bir dönem beni öldürmek istedi, ancak bir girişimi olmadı." Daha önce de yazdığım için yineliyorum; Güneydoğu'nun kaosa teslim olduğu 1990'larda korku saçan Yeşil'in öldürülme ihtimali çok zayıf...

"Yeşil"e ilişkisi olanlar da bilir ki; "Yeşil" ölse bile geriye bırakacağı ipuçları ve belgelerle ve de kimilerine yaşatacaklarıyla, ölümden bile büyük şoklar yaratabilir!..

O yüzden Eken'in söyledikleri çok dikkat çekici!..