25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Savulun, Vahhabi ordusu geliyor

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Özelde Yugoslavya, Arnavutluk genelde Balkanlar insan hakları ve demokrasi talebinde bulununca hakka- niyet refleksi devreye giren ilk ülke, Vahhabi Adalet ve Kalkınma Krallığı oldu. Bu müdahale sonucu bugün Bosna-Hersek başta olmak üzere, Kosova ve Balkanların her yanı güllük gülistanlığa dönüştü. “Bana balık verme nasıl balık yakalanacağını öğret” felsefesi zındık Çinli Komünistlerin propagandasıdır diyerek Balkan Müslümanlarını dış yardımlara müptela etti. Muhtaç et daha çok biat etsin kültürünü egemen kıldı. Kafkaslar nida etti. Melaike Suudi rejimi icabet etti. Bugün Kafkaslar başta Suriye ve Irak olmak üzere, Türkiye ve bilumum ülkeye özgürlük savaşçıları ihraç eden bölge oldu. En nihayet Vahhabi Suudi ordusu Bahreyn ülkesini işgal etti. Emsal demokrat Bahreyn Kralı’nın hukuk ve adalet timsali tahtı sallanınca ileri demokrasi kalesi Suudi rejimi hemen devreye girdi. Irak ve Suriye için demokrasi ihtiyacı doğunca IŞİD, El-Nusra ve sittin cani ve harami şebeklerini seferber etti. Lübnan’da düşman bellediği Hizbullah’ın yok edilmesi için yoldaşı Siyonist İsrail’in Temmuz 2006 savaşında zafer kazanması hasebiyle fetva ve dua seferberliği başlattı. Bu seferberlik Lübnan’da beslediği şebekleri vasıtasıyla devam ediyor. Gerçek sahibi Suudi Og(j)er şirketi olan, Türk Telekom’un vitrindeki patronu Lübnanlı Saad Hariri’nin Türkiye’ye mart ayında yaptığı gizli ziyaretlerin Suudi-AKP ileri demokrasinin Suriye ve Lübnan’da nasıl yaygınlaştırılacağı ile ilgili olduğu iddia edildi.  

İleri demokrasi Suudi rejiminin Yemen’e karşı saldırıları sürüyor. Vahhabi Suudi katliamlarına çanak tutan malum medya, Suudi saldırılarını salt “askeri hedeflere yönelik” yapılan başarılı hava operasyonları olarak sunuyor. Suudili pilotların katlettiği siviller, mülteci kamplarında yaktığı kadın ve çocuklar, havaya uçurduğu hastaneler, işlemez hale getirdiği su arıtma tesisleri ve Yemen’in zaten az sayıda sahip olduğu sanayi kuruluşlarına yönelik vahşetini bakar kör misali görmek istemiyor. Suriye hava saldırılarını salt “sivillere yönelik cinayet” olarak takdim eden bu çirkef medya, Suudi ölüm makinelerini gül atan barış makineleri olarak tanıtıyor. Cüzdan vicdana galebe çaldığında insaf ölüyor. Arapların birliğine 65 senedir her daim saldıran ve kumpas kuran Haçlının en mutemet NATO’cu Türkiye hükümetlerinin son iktidarını temsil eden Erdoğan-Davutoğlu rejiminin medyası “Arap Ordusu” kuruluyor diyerek zil takıp sevinçten göbek atıyor. Bu ordu 22 ülke ve 360 milyondan ibaret Arap halkının ulvi çıkarlarını koruyacakmış. ‘Savulun Demokrasi Geliyor’ kitabında Banu Avar bu palavra ile ülke ve milletlerin Batı tarafından nasıl yok edildiğini pek de güzel anlatmış. Şimdi de kurulması planlanan bu ordu vasıtasıyla, “İran tehdidi” ve Sünni âleme tehdit oluşturan “Şii yayılmacılığının önleneceği” müjdesi palavrasıyla Arap ve İslam ümmetinin boynuna sinsi bir hançer dayatılıyor. Sünniler artık yataklarında rahat ve huzur içinde yatabilir, güven içinde sokağa çıkabilir çünkü artık “Arap” ordusu geliyor yalanı pompalanıyor. Arap ve İslam ümmetinin umudu olarak sunulan bu ordunun baş finansmanı ve başkomutanı ise Vahhabi Suudi rejimi. Ama binlerce milyar dolarları var. Ne hikmeti varsa, deve sidiğini mübarek kabul eden bu ‘Urbanlar (henüz Araplaşmamış ve Hz. Muhammed’in bunlar benden değildir diye tanımladığı kesim) önce İngiliz sonra Amerikalılar tarafından petrolün özgürce çıkarılması ve kullanılması karşılığında silahlandırıldı ve sultan yapıldı. Arabistan Yarımadası’nın ama özellikle Hicaz bölgesinin köklü ve medeni Arap toplulukları yok edildi veya göçe zorlandı. Ardından yer altında mevcut olan petrol denizinin bereketinden, üretmeden, yorulmadan bu ‘Urbanlar adına açılan banka hesaplarına dolar akmaya başladı. Bazıları için işte bu kıymetli dolarcıklar Suudi rejimin bütün çirkefliklerini kapatmak için yeterli. Parasız insan kıymetsiz bir hiçtir kültürünün egemen kılındığı dünyamızda, karanlık çağın en ileri kalesi ve insan onurunun yüz kızartıcı temsilcisi Vahhabi Suudi rejimi önünde el pençe duranlar maalesef az değil. Osmanlı hayranı medyanın, ecdatları Osmanlıyı İngiliz Lawrencelerle kazıklayan Suudi kabilesini İran ve Şii düşmanlığında partner kabul etmesi ne iğrençtir. Dolar müptelalığı, mahlûkları ne zül edermiş. Ancak unutulmasın ki, “münafıkların kardeşliği önlerine dolar atıncaya kadardır” ve dolar için savaşanların cesareti, önlerine Zülfikar çıkıncaya kadardır.