17 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Seçime 5 kala, yine 'sol cephe' fantezisi

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Aralarında kişisel olarak tanıyıp, sevdiğim bazı isimlerin de olduğu bir grup Ankara'da toplanarak, "sol cephe" kurduklarını ilan etmişler.

Kuşkusuz ki, demokratik haklarıdır.

Ancak, iyi niyetli de olsa, bu girişimin; emperyalizm destekli bölücü ve gerici iktidarın işine yarayacak, klasik bir sağ - sol ayrışmasını körükleyecek ve Atatürk'te Birleşenleri bölecek bir işlev görmesinden doğrusu endişe ediyorum.

Soğuk savaşın sona ermesiyle ve Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte, demokrasi, eşitlik, özgürlük gibi kavramlar, sağ - sol demeden neredeyse tüm siyasi oluşumların ortak değerleri haline geldi. Bugün ülkemizin çelişkisi sağ- sol meselesi değil, emperyalizme karşı ulus devletimizin, bağımsız ve milli kalma mücadelesidir. CHP ve MHP'nin, laiklik karşıtı odak olan AKP ve bölücü terörün kravatlı temsilcisi BDP ile aynı masaya oturarak "sivil" bir Anayasa yapma girişimine karşı tam 26 ay önce Cumhuriyetçi, millici, demokrat öncüler ve aydınlar biraraya gelerek, "bölünme anayasasına karşı" "Milli Anayasa Forumlarını" oluşturdular. Sağ -sol demeden, parti ayrımı gözetmeden, vatan mevzubahisse gerisi teferruattır anlayışı içinde biraraya geldiler. Ulus devletimizin, üniter yapımızın ve Laik Cumhuriyetimizin kurucu değerlerini hedef alan emperyalizmin bölücü - gerici saldırılarına karşı, partiler üstü bir demokratik kuvayı milliye anlayışını ortaya koydular. Bilahare Milli Merkez ismini alarak, yurt sathında tam 204 merkezde 200 bine yakın yurttaşımızın katılımı ve desteği ile demokratik milli muhalefeti bir araya getirdiler. Milli Merkezi oluşturanlar, yıllardır sağ - sol diye, Alevi, Sünni diye, Türk - Kürt diye bölünmek istenen milletimizi, Atatürk'te Birleştik şiarıyla biraraya getirmeyi başardılar. Bölünme Anayasası masasını da deviren, Milli Güç oldular.

Atatürk Milliyetçiliği ile yurtseverlik aynı şeydir

Ben "sol cephe" kuran iyi niyetli dostlarımızı, Milli Merkeze destek ve güç vermeye çağırıyorum. Çünkü sağ- sol ayrımı ister istemez AKP'ye yarar. Milliyetçi - Yurtsever ayrımı ise bence anlamsızdır. Bugün Türkiye'de ırk - kan - soy üzerinden siyaset ve particilik yapacak bir anlayışın hiçbir yeri ve şansı yoktur; bu çağda böyle bir ırkçı anlayış akla ziyan bir iştir. Ancak, Atatürk'ün, köken - mezhep ayırmayan, kapsayıcı ve kucaklayıcı Milliyetçilik anlayışı, Cumhuriyetimizin ve onun kurduğu CHP'nin kurucu ilkelerinden birisidir. Atatürk Milliyetçiliği ile Yurtseverlik arasında bu anlamda bir fark yoktur ve olamaz da. Öte yandan, Milli Merkezi oluşturan öncü kadrolar arasında, Ulusun bütünlüğünü temsil eden önemli unsurlar yer almaktadır. Merkez solun yani CHP ve Cumhuriyetçi merkezin önde gelen saygın isimleri Sn. Ali Topuz'dan, Sn. Şahin Mengü'ye, Sn. Kamer Genç'ten, Sn. Nur Serter'e kadar birçok değerli isim Milli Merkezde yer aldılar. Aynı şekilde, Merkez sağın yani, demokratik merkezin önde gelen isimlerinden Sn. Hüsamettin Cindoruk'tan, Sn. Hasan Korkmazcan'a kadar bir çok önemli isim Milli Merkezde sorumluluk üstlendiler. Emek cephesinin ve sosyalist hareketin en dinamik - özverili ve bu yolda ağır bedeller ödemiş olan isimleri Sn. Doğu Perinçek'ten, Sn. Ferit İlsever'e kadar, İşçi Partisi ve tüm bileşenleri Milli Merkezin kurucu ve taşıyıcı kolonunu oluşturdular. Bunlar dışında kalan, bağımsız, önde gelen çok sayıda akademisyen, sivil toplum örgütü ve meslek örgütü yöneticileri, gazeteci - yazar, diplomat ve sendikacılar da Milli Merkezin kuruluşunda ve yönetiminde gönüllü birlikteliğe katılmışlardır.

Bu şekilde "Atatürk'te Birleştik" diyenler, millette heyecan ve umut yaratmıştır. Şimdi seçime 5 kala CHP'ye mesaj vermeyi amaçlayan girişimlerin biraz geç kalmış ve nafile girişimler olma ihtimali oldukça yüksektir. Hatırlanacağı üzere, "solda birlik" girişimleri 2007 seçimlerinde de denendi. Sn. Deniz Baykal, Cumhuriyet mitinglerindeki milyonların mesajını, "solda birlik" olarak algılamayı ve uygulamayı tercih etti. Ancak, sonuç büyük bir hayal kırıklığından ibaret oldu. "Sol cephe" toplantısında konuşan TKP'li Sn. Kemal Okuyan'ın "...sol cephe, bütün Türkiye'de kendi adaylarını ortaya koysa partisi yok. Bağımsız adaylarla giremeyiz. Bugün Sol cepheye gönül veren insanların büyük bir kısmı CHP'ye bakıyor. Bu Türkiye'nin gerçekliğidir..." anlamında sözler söylediği anlaşılıyor. (Bknz. Yurt gazetesi 16/12/2013) Ama CHP Lideri Sn. Kemal Kılıçdaroğlu'nun "sol cephenin" aksine, sağ-sol demeden daha geniş kapsamlı ve kucaklayıcı bir politikayı tercih ettiği görülüyor. Yani "sol cephenin" ilkeleri ve ideolojisi ile pek de paralellik arz etmeyen bir siyaset yürütüyor. O nedenle, CHP'ye mesaj vermek ya da onunla işbirliği yapmak için "sol cephe" kurmanın fazlaca kıymeti harbiyesi yok gibi görünüyor. Bugün sağcının da, solcunun da işbirlikçisi, fırsatçısı, döneği ve haini var. Sağcının da, solcunun da vatanseveri, millicisi, bağımsız ve ulus devletten yana olanı var. Ben emperyalizm destekli bölücü ve gericiliğe karşı, verilen mücadelede, Merkez sağın yaşayan efsane ismi Sn. Hüsamettin Cindoruk'u, solcu - sosyalist geçinen, Baskın oran gibi "T. Erdoğan'ın Akillerine" bin kere tercih eder ve saygı duyarım. Halkın sol - sağ ayrışmasına değil, milli - gayrı milli saflaşmasına yöneldiği açık bir gerçektir. Gelin yol yakınken Milli Merkeze destek verin, ideolojiniz ve ideallerine sahip çıkmanıza elbette saygımız var, ama bu iş sol - sağ işi değil. Türk milletinin ve Cumhuriyetimizin bağımsızlığı ve varlığı meselesidir. Ayrışma değil, birleşme zamanıdır. Ayrılıkları öteleyip, ortak noktaları öne çıkaralım ve Atatürk'te Birleşelim!