20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Şemdinli’den Ergenekon’a KARANLIK

Oktay Yıldırım

Oktay Yıldırım

Eski Yazar

A+ A-

Oktay Yıldırım

Şemdinli tertibinin savcısı Ferhat Sarıkaya’nın tutuklanması, diğer sorumluları gündeme getirdi. TSK’ya kurulan tertibin mağdurlarından Astsubay Ali Kaya, ‘Sarıkaya iddiananmeyi Emniyet Müdürü Mustafa Uçkan’dan aldığını söylüyor.
Ama asıl soru onun kimlerden aldığı?’ dedi
Şemdinli’de 9 Kasım 2005 günü Türk Ordusu’nu hedef alan bir büyük tertibin ilk sahnesi perdelendi. Olayın mağduru PKK, faili ise asker olacaktı. Bireyler üzerinden yapılacak olan bu işaretlemenin amacı, bütün bir Türk Ordusu’nu ve terörle mücadele geçmişini suçlamaktı.
Bir gizli servis, Türk yargısı ve kolluğu içinden piyonların desteğiyle Türk devletine operasyon yapıyordu, çünkü Türk devletinin PKK açılımına sürüklenebilmesi için PKK’nın mağdur, devletin de fail olarak gösterilmesine ihtiyaç duyuluyordu. Yani Şemdinli davasına sadece “kumpas” demek konuyu önemsizleştirmek olur...

PAKETLE ASLAN AVI
2005 yılı içinde Hakkâri ve ilçelerinde 22 olay meydana geldi ve bu olaylarda 13 asker şehit oldu, bir vatandaş hayatını kaybetti, 31 asker ve onlarca vatandaş yaralandı. Hepsi de son derece sansasyonel eylemlerdi:
n 29 Temmuz 2005’te Hakkâri şehir meydanında özel arabalarına yapılan bombalı saldırı ile iki astsubayın şehit edilmesi olayı.
n 5 Ağustos 2005’te Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığı askeri gazinosu önüne konulan bombalı araçla yapılan eylemde beş askerin şehit edilmesi olayı.
n Ardından 1 Eylül 2005’te Dünya Barış Günü etkinliği adı altında düzenlenen ve terör örgütü propagandası yapılan etkinlikte bomba patlatılması ve hemen bazı kalemşorların Türk Ordusu’nu hedef gösteren yayınları.
n 28 Ekim 2005 tarihinde Şemdinli İlçe Emniyet Müdürlüğü önünde bomba patlatılması ve devamında, 1 Kasım 2005 tarihinde Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığı’na bombalı araçla yapılan saldırı sonucunda altı askerin şehit edilmesi ve yine onlarca vatandaşın yaralanması olayı.
Bütün bunlar istihbarat birimlerinin takip ettiği bir telefon görüşmesini ve onunla bağlantılı 8-9 kişilik bir grubu daha yakın takibe almalarına neden olmuştu. PKK’nın önemli isimlerinden Seferi Yılmaz ile Almanya’da yaşayan bir başka PKK’lı arasında gönderilecek bir paketten söz ediliyordu. İstihbarat timleri harekekete geçti, 7 Kasım günü Şemdinli’ye geldiler, amaçları bu adamları toplamak ve yargıya teslim etmekti. Ama o gün Seferi Yılmaz’a ulaşılamadı, başka haber kaynakları ile görüşüp geri döndüler. Bu arada dinlemeye bir telefon daha takıldı, yine Almanya’dan biri Seferi Yılmaz ile görüşüyor ve hemen bir ankesörlü telefondan kendilerini aramasını söylüyordu...
Orada bir şeyler planlandığı belli oluyordu. Tıpkı diğerlerinde olduğu gibi üzerinden fazla zaman geçmeden 9 Kasım 2005’te istihbaratçılar Ali Kaya ve Özcan İldeniz tekrar Şemdinli’ye gittiklerinde bugün hepimizin bildiği Şemdinli tertibi sahneye konuldu. Türk Ordusu ve Türk güvenlik güçleri çok ciddi bir karanlık savaş yöntemi ile karşı karşıya kaldılar.

İDDİANAME Mİ KARŞI DEVRİM BİLDİRİSİ Mİ?
Savcılık iddianamesinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı makamını da suçluyordu. Devlet içinde oluşmuş çeteler olduğu söyleniyor, hatta bazı PKK eylemlerinin bile aslında devlet tarafından yapıldığı ima ediliyordu. Hedef Türk Ordusu ve bütün bir terörle mücadele geçmişiydi.
Şemdinli iddianamesi bu projenin hukuk eliyle yürütüleceğini gösteren başlangıç iddianamesiydi. Ergenekon projesinin propaganda kalemlerinden olan Zihni Çakır yazdığı uydurmalar ve iftiralarla dolu kitabında bunu şöyle itiraf ediyordu:
“... Savcı Ferhat Sarıkaya tarafından hazırlanan Şemdinli iddianamesinde bugün karşımızda flu olarak duran Ergenekon yapılanmasının fotoğrafı çizilir adeta. (Zihni Çakır, Ergenekon’un Çöküşü-2, Neden Kitap, İstanbul, 2008, s.122.)
Gerçekten de öyleydi, her iki iddianame arasında şaşırtıcı bir iddia, hatta ifade benzerliği vardı. Üzerinde çalıştıkları tez aynıydı, halkın sokaklara dökülmesi, kaos ortamı yaratılması, yapılan hareketin karşıt gibi görünmesine rağmen aslında PKK’ya fayda sağladığı, vs, vs...
Astsubaylar yılarca hapiste yattı. Ergenekon-Balyoz tertipleriyle Türk Ordusu’nun bütün komuta kademesi tasfiye edildi. Sonra bu tertipler çökertildi, savcı meslekten atıldı, 15 Temmuz ihanetinden sonra da Türk devleti FETÖ ile büyük bir hesaplaşmaya girişti.
Bir hukuk metninden çok karşıdevrim bildirisini andıran iddianameyi Savcı Ferhat Sarıkaya’nın yazmadığı Van Emniyet Müdürlüğü’nde görevli Mustafa Uçkan’ın bir bellek içinde getirdiği yıllar sonra ortaya çıkacaktı.

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları