28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sevgilinizi elinizden alıyorlar!

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

Sanat, zamanda sınanır. Onyıllarda, yüzyıllarda!

Yunus Emre sekiz yüzyıldır var. Yüzyıllanmış Yunus Emre'nin tadı bambaşka.

Orhan Pamuk, sekiz yıl sonra olmayacaktır, eğer bugün var ise.

İsterse Azimet Boyacı arkadaşım bin yıl bekletsin mahzenlerde, Coca Cola'nın yıllanmışı olmaz.

Şarap gibi film

Tunca Yönder ustamız, şarap gibi bir film yapmış. Arkadaşlığımız gibi yıllandıkça tatlanıyor, 20 yıl sonra rayihası daha bir hoş.

Ağrı'ya Dönüş'ü seyredenleriniz vardır, 1993 yapımı. Ama o film, 20 yıl sonra bugün çok daha etkili, çok daha vurucu! Soluğu şimdi çok daha derinlerden geliyor. Hançerini şimdi daha derinlere işliyor.

2023'te, 2053'te yüklendiği anlam Ağrı Dağı gibi olacak. 20. ve 21. yüzyılın filmi, devrimci Cumhuriyetin karşıdevrimle boğuşmasının günlük hayatımızdaki hikâyesi. 29 Ekim filmi!

Bu akşam Ulusal Kanal'da

Bu akşam saat 22.30'da, umumi arzu üzerine Ulusal Kanal yeniden gösteriyor. Yüreğinizdeki yaralarınızla izleyebilirsiniz. Beyninizde şimşekler çakacak.

Rayların takırtıları eşliğinde sınıf mücadelesi

Tunca Yönder, Haluk Şahin'in eserinden gitgelleriyle akıcı bir senaryo üretmiş. Sizi Doğu Ekspresi'nde ağırlayacak. Gâhi kompartımanda, gâhi restoranda. Tuncel Kurtiz de orda.

Rayların takırtıları eşliğinde, Cumhuriyetin sınıf mücadelelerine katılacaksınız.

Mütegallibe, şeyh ve Cumhuriyetin altını oyan iktidar sahipleri cümleten orda.

Ve onların karşısında Cumhuriyet aydını, Cumhuriyet öğretmeni, Cumhuriyet gençliği, Mustafa Kemal'in askeri, Cumhuriyetin emek cumhuru, hepsi mevcutlu olarak görev başında. Kemal Koç amcam da orada, bayramını kutluyor, ellerinden öpüyorum.

Hasretin gücü

Haluk Kurtoğlu'nun Ayşegül Aldinç'in, Can Gürzap'ın, Bennu Yıldırımlar'ın, Tuncel Kurtiz'in canlandırdığı karakterler, iki yüzyıldır hayatımızdadır. O kadar tanıdık ki hepsi, onları yüzyıl sonra bile unutamayız.

Bu akşam onlara hasretinizi sıcak sıcak yaşayabilirsiniz.

Hasret, yalnız acı çekmek değildir, aşkı ve umudu en derinde duymaktır.

Hasret işçiliği, kan ter içinde umut işçiliğidir. Ferhat gibi dağları delme gücünü yaratmaktır. Hasret olmasaydı, aşk olmazdı. Şirin'e kavuşma arzusu, insanlığın en büyük enerji kaynağıdır.

Hepimizin aşkı

Cumhuriyetin serüveninde Bennu Yıldırımlar'ı ve Ayşegül Aldinç'i iyi duyun, iyi anlayın. Cumhuriyetin başı dik, kişilikli kadını, hepimizin aşkıdır.

Bir de başlarına türban geçirip bakın onlara. Duruşları ezik, boyunları eğik, gözleri yere bakıyor, kadınlıklarından utanıyorlar.

13 yaşında gelin verin onları. İmam nikâhıyla cinsel köle yapın. Sonra saçlarından tutup sürükleyin.

Ve yetiştirecekleri çocuklarımızı düşünün. Gülmeyi değil medeniyete vurmayı öğretin onlara. Göğertmeyi değil, mezara gömmeyi öğretin. Gözlerine kin doldurun. Büyüyüp adam olunca, ellerine biber gazı tüfekleri verin!

Sinemamızdaki Cumhuriyet edâsı

Tunca Yönder, Meltem Yönder'le el ele Cumhuriyet savaşını bir tren yolculuğuna bindiriyor.

Anlatım, öyle Hollywood taklidi değil, sizi kandırmıyor; çok içten, çok sade bir dili var bu filmin. O kadar da etkili, insanın içine işliyor.

Türkiye'de bir Cumhuriyet sineması varsa, sinemamızda bir Cumhuriyet edâsı varsa, Ağrı'ya Dönüş orada başköşedeki ürünlerden biridir.

Hâlâ o rayların üzerindeyiz.

Hangi karanlık tünellere girdik?

Hangi lanetli geçitlerde taşa tutuyorlar 77 milyonumuzu?

En önemlisi yolculuk nereye, hangi uğursuz istasyonda duracak bu tren?

Sevgilimiz

Bennu Yıldırımlar, karanlığın elimizden aldığı sevgilidir.

O kara fırtınada karanlıklarda kaybettiğimiz Bennu Yıldırımlar, bütün güzelliğiyle, bütün masumiyetiyle ve erdemleriyle Cumhuriyettir. Sevgilimiz Cumhuriyet!

Hayır, "karanlıkta kaybettiğimiz" değil, ellerimizle eşkıyaya teslim ettiğimiz o güzel kız!

Haluk Kurtoğlu, 40 yıl, sevgilisini elinden alan Ağrı Dağı gerçeğinden kaçmıştır.

Hepimiz, Haluk Kurtoğluyuz.

Hepimiz suçluyuz!

Suçumuz büyük!

Filmin sonunda siz varsınız, biz varız!

Filmin sonu, sizin kararınıza ve eyleminize bırakılmıştır.

Son sahnede artık siz varsınız, biz zaten varız.

Sevgilimizi elimizden aldılar!

29 Ekim'de haydi sevgilimizi kurtarmaya!

Raylar, artık zafer marşını çalıyor.