29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Şeytan üçgeninde Kıbrıs

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

Doğu Akdeniz’in “yüzen gemisi” olarak tanımlanan Kıbrıs adası, kadim tarihte Anadolu ve Büyük Şam coğrafyasının (Bugünkü Suriye, Lübnan, Filistin-İsrail ve Nil deltası) yıldızı olarak kabul edilmiştir. Anadolu’nun Toroslarından Mısır’ın Nil Deltası’na kadar uzanan ve yarım hilal şeklinde zuhur eden bu dinamik ve dünyanın en muazzam uygarlıklarına yurt olmuş bu bölgenin iktisadi, siyasi, ilmi, kültürel ve dini zenginliğini tarif etmek için “Bereketli Hilal” sıfatı uygun görülmüştür. Bereketli Hilal’in yıldızı da her daim Kıbrıs olmuştur. Kıbrıs adasında, hiç şüphesiz mevcut olan, Yunan tarihi ve kültürel etkisinin egemen olduğuna vurgu yapan ve atıfta bulunanlar meseleye ilmi değil siyasi kaygılarla yaklaşmışlardır. Arkeolojik çalışmalar Kıbrıs adasının, hem fizyolojik hem de sosyal varlığı itibariyle, Anadolu ve Büyük Şam coğrafyasının bir parçası olduğunu ortaya koymuştur. 

İSRAİL İÇİN ÖNEMİ

İsrail’in Batı Asya’da (Orta-Doğu) 1990 soğuk savaş dönemi sonrası iyi ilişkiler kurabildiği nadir ülkelerden birisi Kıbrıs’tır. Uzun bir dönem, Kıbrıs Rum Kesimi, İsrail ile mesafeliydi. Filistin devletini resmi olarak tanıyan, Filistin ve Arap davalarının yanında yer alan, her daim İsrail’i ağır eleştiren, BM kararlarında İsrail’e karşı oy kullanan Kıbrıs Rum Kesimi, son dönemlerde İsrail ile münasebetlerinde hızlı bir sürece girdi. İsrail ile ortak askeri manevralar yapmakta, Doğu Akdeniz havzasında ortak doğalgaz araştırma ve çıkartma çalışmalarına katılmaktadır. Kıbrıs Rum Kesimi Devlet Başkanı Dimitris Hristofias’ın 2011’de İsrail’e yaptığı resmi ziyaret, ülkenin tarihinde bir ilkti. Hiç şüphesiz AB üyeliği sonrası, ABD ve İsrail ile daha yakın ilişkiler kuran Güney hükümetleri halkın bu yakınlaşmaya duyduğu rahatsızlığını, İsrail ve ABD ile ortaya çıkaracağı petrol ve doğalgaz kazanımları söylemleri üzerinden kontrol altında tutmaya çalışmaktadır. İsrail’in, Kıbrıs’a, deniz altında kurduğu Akdeniz’in en uzun elektrik kablosu şebekesi vasıtasıyla elektrik sağlaması iki ülke arasında hâsıl olan ticaretin boyutunu göstermesi açısından önemlidir. Şüphesiz, Kıbrıs Rum Kesimi’nin bu hamleleri Türkiye’nin yakın takibi altında olup Ankara’da ciddi bir rahatsızlık yaratıyor. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de mevcut olan zengin doğalgaz havzalarından yararlanmaması sorunu yaşanıyor. Şüphesiz İsrail ile yaşadığı bu yakınlık Kıbrıs Rum Kesimi’nin geleneksel Arap dostlarına da ciddi bir tedirginlik veriyor. Lakin Suriye, Lübnan ve Filistin’in içinde bulunduğu yeni kaotik durum Rum kesiminin daha rahat ve kaygısız hareket etmesini sağlıyor. Ayrıca Rum kesimi geleneksel dostu olarak kabul ettiği Suriye’nin, 2011 öncesinde, Türkiye ve KKTC ile özel ilişkiler geliştirmesini unutmuyor ve bu husus Rum Kesimi’nin İsrail ile yakın ilişkiler kurmasında artı sebep oluşturuyor. Suriye, Türkiye dışında gayriresmi KKTC’yi tanıyan ülke oluyor. KKTC ile deniz seyri seferlerini aksatmıyor, üniversitelerine Şam’da özel fuarlar düzenliyor, KKTC vatandaşlarının Suriye’ye vizesiz ve kimlikle seyahat etmelerine izin veriyor. Peki, Suriye, geleneksel dostları Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ı küstürmesine rağmen, bu iyiliğin karşılığı olarak ne alıyor? Münafık Müslüman Kardeşler Örgütünün en önemli iki özelliğini: Kocaman bir Osmanlı kazığı ve Y-Osmanlı ihaneti.

Not: “Taban uyanıyor taban, durduramaz onu baban”, “Korkuyorlar, korkacaklar, korksunlar/ Geliyoruz, geleceğiz, yakındır” 22 Kasım 1967’de öğrenci örgütlerinin düzenlediği Kıbrıs Mitingi’nde Deniz Gezmiş’lerle birlikte ABD bayrağını yakanların arasındaydı. Gür bıyıkları, davudi sesi, nasırlı elleri, düşmana korku salan sazı vardı. Onu Samandağ-Hatay’da tanıma ve dinleme onuruna sahip oldum. “ABD’ye birer kazık attık daha atacağız” türküsünü beraber dillendirmiştik. 21 Nisan 2009’da aramızdan ayrıldı, ruhu şad olsun. Yüreğimiz ve beynimizde yaşıyorsun. İyi ki vardın güzel insan Aşık İhsani.