25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Şike’ işindeki Paralel Çete nerede?

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye’ye karşı ABD emperyalizmi eliyle kurulan büyük tuzaklardan birisi de Fethullahçılar üstünden yürütüldü. 
Bu örgütün elebaşısı Fethullah Gülen, 1980 darbesini yapan Kenan Evren isimli cellatı “Cennetlik” ilan ederek siyaseti kullanmayı derinleştirdi. 12 Eylül darbesinin ekonomik ayağını temsil eden Turgut Özal, Fethullahçıları basına, eğitim işine, ticarete sokarak önlerini açtı. Sonraki hükümetler, bunların arkalarında duran Amerika’ya şirin gözükmek için örgütü çok desteklediler ve askeriye dahil devletin yönetim kademelerine hızla sızmalarına yardımcı oldular.
AKP iktidara geldikten sonra Fethullahçı örgüt bunlara yapıştı. Başbakan Tayyip Erdoğan, “dindar ve kindar nesil yetiştirme” projesinde kendisine eklemlenen bu yapıdan yararlandı. Bunların medyadaki etkisini kullanarak siyasetteki rakiplerini çökertmeyi planladı. Ve Fethullahçılar aracılığıyla ABD’ye “Sizdeniz” mesajı verdi. Peşinden de ABD’nin Türkiye’de istemediği unsurların ezilmesi için malum tuzak davalar açıldı. Ergenekon ile başlatılan bu süreç o kadar yayıldı ki işin içine Fenerbahçe Spor Kulübü bile sokuldu.

NEDEN FENERBAHÇE?
Fethullahçı örgüt, Galatasaray’a sızmıştı...
Fenerbahçe ise, Atatürk’ü savunmaya bütün kararlılığı ile devam ediyordu.
AKP’nin ve Fethullahçı örgütün hedefinde ise Atatürk’in kişiliğinde temsil edilen çağdaş ve laik değerler vardı. Bunun için de “Fenerbahçe şike yaptı” iddiasını temel alan bir operasyon yapılmalı; bu yolla kulübün başındaki Aziz Yıldırım ve arkadaşları içeri tıkılıp Fenerbahçe boşaltılmalı, sonra da kurtarıcı gibi bir Fethullahçı buraya egemen kılınmalıydı.
İşte bu amaçla Savcı Zekeriya Öz operasyonu başlattı. Bu iş için de şu an “Paralel Örgüt” davasından tutuklu olan polislerle birlikte çalıştı.
Savcı Öz, Ergenekon davası ile yıprandığından başlattığı soruşturmayı bir başka Fethullahçı denilen savcıya, Mehmet Berk’e verdi. 
Mehmet Berk’in kim olduğunu polis şefi Hanefi Avcı’ya sorun anlayacaksınız. Bu savcının Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan’a kurulan Paralel tuzakta rol aldığı iddiaları medyaya bol bol yansıdı.
Davanın iddianamesini ise Savcı Ufuk Ermertcan yazdı. Dosyalara bakın: Ufuk Ermertcan, Fethullahçı polislerin hazırladığı polis fezlekesini, hemen hemen iddianame haline getirmiştir. Bu bile bağlantıyı göstermeye yeter.
Davanın Hakimi Mehmet Ekinci’ye gelince... Aziz Yıldırım’ı inatla içeride tutarak, onu katillerden bile daha tehlikeliymiş gibi gösteren bu ısrarıyla safını açıkça belli etti.
Ben, karardan çok önce, “Bu mahkeme Aziz Yıldırım’ı cezalandıracak!” diye yazmıştım. Yanılmadım, Hakim Mehmet Ekinci bastı cezayı... 
Verdikleri gerekçeli kararı inceleyin...
Fethullahçı polislerin düzenlediği fezlekeyi savcı iddianame haline getiriyor, hakim de bu iddianameyi şuraya buraya biraz ekleme yaparak gerekçeli karar yapıyor...
Şike davasının kumpas olduğunu sadece bu bağlantı bile göstermeye yeter: Polis fezlekesi-iddianame-gerekçeli karar... Üçü aynı merkezde üretilmiş gibi durmaktadır çünkü.***Şike kumpasında rol alan polislerin, savcıların, yargıçların başka benzer davalarda da karşımıza çıkmış olması (Örneğin Oda TV) bize, şike işinin, Paralel Örgüt’ün bir tuzağı olduğunu açıkça göstermektedir. Hele hele, kanuna göre, yargılama sırasında kesin olmayan ve şüpheli bilgi-belgenin tanıklar lehine değerlendirilmesi gerekirken, tam aksine ceza vermek için kullanılmış olması, davanın kumpas dava olduğunu ispata yeter.
Üstüne üstlük olay şike ise bu davanın yerinin normal hukuk mahkemeleri olması gerekiyordu ama Paralel Örgüt, işi çete davası gibi göstererek yargılamayı kendi denetimindeki özel yetkili mahkemeye verdirmiştir. 
Ve bu yapının verdiği cezayı, uluslararası hukuku çiğneyerek Yargıtay’daki malum yapı onaylamıştır.

NEDEN SORGULANMIYORLAR?
Fenerbahçe’ye tuzak kuran polis şefleri şu an tutuklular ama 17-25 Aralık yolsuzluk davasından... Aynı nedenle Zekeriya Öz meslekten atıldı... 
Buradan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a soruyorum: Siz, işin içine yolsuzluk iddiaları ve iktidarınıza dokunan soruşturmalar olunca bütün hiddet ve şiddetinizle Paralel Örgüt’e saldırıyorsunuz da bu yapının mağdur ettiği Fenerbahçe olunca neden duymazlıktan-bilmezlikten geliyorsunuz?
Sizin bu ikili tavrınız yüzünden Fethullahçı örgüt ile yürüttüğünüz mücadele zaafa uğruyor; kamuoyundan gördüğü destek de hızla azalıyor. 
Kimi zaman kendi kendime sormadan edemiyorum: Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan “Paralel Örgüt”e yardım için mi böyle yapıyor?
Örgütün asıl mağdurlarını yok saymayı bırakırsanız... Kendinizi tek mağdur göstermekten vazgeçerseniz... 
Halk size inanır ve gerçek mücadeleye başlamış olursunuz.
Yoksa yitireceksiniz...