23 Nisan 2024 Salı
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sinemada Hong Kong rüzgârı

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

1970’lerde günlük konuşma diline de yansımış, epeyce alaycılık içeren, “Türk filmi gibi...” şeklinde bir kalıp vardı. Dönemin ünlü mizah dergisi Gırgır’ın her hafta bir yerli filmi yerden yere vururcasına komik bir dille öykülediğini anımsıyorum. Düşük düzeyde, sakil, müptezel, süfli işlere de “Sanki Türk filmi!” denilerek yaklaşılırdı.  

Belli oranda yanıltıcı bir algıydı tabii ki bu... Çünkü “Türk filmi gibi” diye kastedilenler büyük oranda Yeşilçam melodramlarıydı ve bunun dışında da bir sinema üretimi söz konusuydu.  

Bunun gibi, o yıllarda “Çin filmi” diye nitelenenlerin dışında bir Çin sinemasının var olduğunu öğrenmemiz de zaman aldı ki bu deyim de neresinden bakılsa hatırı sayılır bir küçümseme içermekteydi. “Çin filmi” deyince gözümüzün önüne “karate filmleri”nden başka bir şey gelmiyordu ve karatenin Japon kültürüne ait bir dövüş sanatı olduğunu, beyazperdede gördüğümüz Çinlilerin karate değil kungfu yaptığını da çok sonraları öğrendik. Bir şey daha öğrenmiş olduk: O gördüklerimiz, evet, yemin edilse baş ağrıtmayacak biçimde “Çin filmi”ydiler ama ana karada, yani Çin Halk Cumhuriyeti’nde değil Hong Kong’da üretiliyorlardı ve Hong Kong’da apayrı bir sinema endüstrisi vardı.  

1930’lu yıllarda, Çin’deki gerici Kuomintang yönetiminin baskısından kaçan sinemacıların adaya gelmesiyle canlılık kazanan Hong Kong sineması, 1949’daki Çin Devrimi’nin ardından tersi yönde bir serüven yaşadı. Bu kez de devrimden kaçan sinemacılar, özellikle de yakın sayılabilecek Şanghay’dan gelenler sayesinde film üretimi yoğunlaştı ve Çin’in geleneksel dövüş sanatlarını konu alan tarihi ya da modern beyazperde öyküleri giderek tüm dünyaya yayıldı.  

Hezarfen Film Galerisi ile Hong Kong Ekonomi ve Ticaret Dairesi’nin işbirliğiyle 10-14 Haziran günleri arasında İstanbul ve İzmir’de düzenlenecek olan bir mini festival, sinemaseverleri “Kungfu filmleri”yle buluşturacak.  

1997’de İngiliz sömürge yönetiminden kurtulup Çin Halk Cumhuriyeti’nin bir parçası haline gelen “özel bölge” statüsündeki Hong Kong, bu yıllarda sinema üretimi açısından da büyük bir viraj aldı. O güne dek öncelikle Bruce Lee, Jackie Chan gibi “wuxia” (dövüş sanatları) ustası yıldızlar, Tsui Hark, John Woo gibi efsaneleşmiş aksiyon yönetmenleriyle temsil edilen Hong Kong sineması, örneğin Wong Kar Wai gibi bir estetik ustasının çalışmalarıyla başka bir hat da çizmeye başladı. 2000 yılında Çin-Hong Kong-Tayvan ortak yapımı “Kaplan ve Ejderha” filminin dört Oscar ödülü kazanması ve tüm dünyada fırtına estirmesiyle bu küçük adadaki sinema çalışmaları açısından da yeni bir dönem başlamış oldu.  

4 GÜN KUNGFU 

Açılışı bu akşam 1992 yapımı “Bir Zamanlar Çin’de-2” filmin gösterimiyle Beyoğlu’ndaki Majestic Sineması’nda gerçekleşecek olan “Sinemada Hong Kong Rüzgârı” programında toplam altı film yer alıyor. Diğer filmler şöyle: “Ejderin Yolu” (1972), “Genç Üstad”(1980), “Hayaletlerle Yüz Yüze” (1980), “Ölümcül Düello” (1983), “Kanunun Üstünde” (1986).  

Çin ve Japonya’nın kılıç ustalarının mücadelesinden Hong Kong’ta uyuşturucu mafyasıyla mücadeleye, Batılıların Çin’i sürüklemek istediği bataklıktan Taocu rahiplerin kara büyülerinden kurtulmanın yöntemlerine kadar, bu akşamdan itibaren 4 gün boyunca çeşitli öykülerle sinema perdesinde renkli bir Çin yelpazesi açılmış olacak. Nostaljik esintilerden hoşlanan, kungfu meraklısı İstanbullu ve İzmirli sinemaseverlerin aklında bulunsun.