18 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sınıfta kalan assolistler

Ses sanatçısı ve değerli konservatuar eğitimcilerinden Gülşah Sönmez, 6 Aralık Türk Sanat Müziği Günü’ne özel Aydınlık’a açıklamalarda bulundu. Sönmez, günümüz assolistlerinin seslerini ve sahnelerini değerlendirdi

Sınıfta kalan assolistler
A+ A-
ONUR AKAY

‘Türk Sanat Müziği Günü’nün dün yedinci yılı kutlandı. ‘Sanat Güneşi’ Zeki Müren’in doğum günü de olan 6 Aralık, benim 2012’de TRT Müzik ekranlarından yaptığım öneriyle, ‘Türk Sanat Müziği Günü’ olarak kabul edilmişti. Bugüne özel, İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Ses Eğitimi Bölümü Öğretim Görevlisi ve Ses Eğitimi Bölüm Başkan Yardımcılığı görevlerini sürdüren değerli ses eğitimi hocası Gülşah Sönmez’le bir söyleşi yaptık. Türkiye yıllarca en önemli assolistlerden Zeki Müren’i dinledi. Bülent Ersoy ve Muazzez Abacı’nın sahne aldığı o ünlü mekânda günümüzde sahne alan assolistlerin ve bazı ünlülerin seslerini, Sönmez’e sordum. Geçen aylarda ‘Ömür Borcu’ adlı albümünü çıkaran ve albümde yer alan ‘Sabır Duası’ isimli klibi ile bir milyondan fazla izlenerek, sanat müziğinde rekor kıran Sönmez’in, albümünün sanat yönetmenliğini TRT İstanbul Radyosu Ses Sanatçısı ve Sönmez’in eşi Cengizhan Sönmez yaptı. Sözleri bana bestesi ise Cengizhan Sönmez’e ait ve TRT repertuarında yer alan ‘Görmeden Sevmek’ isimli eserin de yer aldığı albüm için Sönmez, “Bu benim ömür borcumdu” diyor.

Sönmezsorularımızı şöyle yanıtladı:

■ Neden ömür borcunuz vardı?

%20G%C3%BCl%C5%9Fah%20S%C3%B6nmez%2C
Gülşah Sönmez

Türk musikisine gönül veren, müziğe hizmeti şiar edinmiş tüm diğer meslektaşlarım gibi ben de musikiseverlere iyi müzik dinletebilmeyi, bu müziği aktarabilmeyi kendime bir borç biliyorum. Müzik kalpler arası bir yolculuk, gönülden gönüle bir bağ kurmaktır. İcracı ise duyguların aynası, tercümanıdır bana göre. Çocuk yaşlardan beri bu musikinin içindeyim ve bir eğitmen olarak öğrencilerime, icracı olarak da müzik dinleyen herkese, Türk musikisine ömür borcumu bu albümle ödemeye çalıştım. Daha modern bir anlayışla Türk müziğini daha geniş kitlelere dinletebilmeyi amaçladım. Umuyorum ki bu çabam karşılıksız kalmayacak.

■ Türk Sanat Müziği Günü’ ile ilgili düşünceniz nedir?

Türk Sanat Müziği Günü sizin de sayenizde Türk müziği adına bir kazanımdır. Tabii ki tüm diğer özel günler gibi kıymetini bir güne sığdırmak mümkün değil fakat her yıl bir gün dahi olsa Türk sanat müziğinin çokça konuşulması şüphesiz musikimize değer katacaktır. Zeki Müren’in doğum gününün böyle bir gün adına seçilmesi de isabetlidir.

Günümüzde assolist olarak sahne alan isimler var. Seda Sayan, Sibel Can, Hülya Avşar, Gülben Ergen, Seren Serengil, Petek Dinçöz, Muazzez Ersoy ve Ebru Gündeş’in konservatuar sınavına girdiğini düşünelim. Bu isimleri okula alır mıydınız ve assolist olmaya uygunlar mı?

Sorduğunuz isimlerin halk tarafından kabul görmüş, popüler ve sevilen kişiler olduklarını yadsıyamayız. Halkın beğenisi tabii en kıymetli olandır. Fakat bir eğitimci olarak düşündüklerimi söylemek zorundayım. Konservatuar sınavında başarılı olabilmek belli bir ses kapasitesi ve kontrolü gerektirir. Ses genişliği çok fazla olmayıp sesini kontrol edebilen, duygu aktarımı son derece başarılı olan örnekler de var elbette. Seda Sayan, Gülben Ergen, Hülya Avşar, Seren Serengil ve Petek Dinçöz sesleri açısından değerlendirilirse o sınavı geçmeleri güç. Fakat şunu da göz ardı etmemek gerekir, bu isimler şov dünyasında önemli isimler ve dikkat çeken magazinsel tarafları var. Bir assolistin repertuarında “Sengin Semai”, “Ağır Aksak”, “Curcuna” gibi usûllerde eserler olmalı. Bu yüzden assolist deyince aklıma Bülent Ersoy, Emel Sayın ve Muazzez Abacı gibi isimler geliyor. Sahnede jest ve mimik de önemli bir kabiliyet ama ben öncelikle solistin sesine ve repertuarına bakarım. Ebru Gündeş ve Sibel Can Türk sanat müziği okuyuş üslupları tartışılır olsa da bana göre iyi icracılar. Heralde, onları konservatuara alırdım. Muazzez Ersoy, diğer isimlere göre repertuarı açısından Türk sanat müziğine daha yakın bir isim fakat onun da sesini çok hor kullandığını söyleyebilirim.

■ Mustafa Sandal, Serdar Ortaç, Demet Akalın, Hande Yener, Gülşen, Bengü, Hadise ve Funda Arar desem?

Mustafa Sandal, Serdar Ortaç popüler müzikte bestekâr olarak daha başarılılar. Bengü, Hadise yine popüler müzik adına iyi sesler. Bu isimler arasında Gülşen ve Funda Arar’ı ayrı tutarım. Gülşen hem bir icracı hem de kendi şarkılarına hayat veriyor. Funda Arar ise bildiğim kadarıyla zaten konservatuar mezunu. Türk Sanat Müziği icrasını olumsuz eleştirsem de müzikalitesi yüksek, beğendiğim bir sanatçı. Tüm bu saydığımız isimlerin müzikal geçmişlerini, (Bülent Ersoy, Muazzez Abacı, Emel Sayın ve Funda Arar hariç) müzik eğitimi alıp almadığını tam olarak bilmiyorum fakat her icracının dinleyicilerine ve müziğe olan saygıları gereği ses ve müzik eğitimi almaları gerektiğini düşünüyorum. Demet Akalın ve Hande Yener popüler kültür içinde birer figürler ve insanları etkileyebilecek şarkıları iyi kokluyorlar bence. En büyük şansları da bu...

■ Sizin en beğendiğiniz sesler?

Popüler isimlerden Aşkın Nur Yengi beğendiğim ve kariyerini iyi kontrol edebilmiş bir sanatçı. Sezen Aksu ve Muazzez Abacı’nın gençlik yıllarındaki seslerini de çok beğenirim.

■ Konservatuara girmek isteyen gençlere neler öneririsiniz?

Konservatuara girmek isteyen öğrenciler büyük bir beklenti içinde oluyorlar. Kimisi gerçekten Türk musikisine gönül vermiş, kimisi ise ekranlarda gördükleri o renkli dünyaya giden yolun bu okuldan geçtiğini düşünüyor. Konservatuar eğitimi popüler olsun olmasın müziğe hizmet etmek isteyen herkes için gerekli. Fakat bilmelidirler ki seçtikleri yol meşakkatli, sabır ve istikrarlı bir çalışma isteyen bir yol. Hayal edilenler ise bugün Türk müziğine verilen değer göz önüne alındığında gerçekleşmesi güç şeyler. Konservatuara girmek isteyen gençlere en büyük tavsiyem bu yolda istikrarı sağlayıp sağlayamayacaklarını iyi tahlil etmeleridir.

■ TRT sanatçıları ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

TRT, Türk müzik kültürüne sahip çıkan en önemli kurumlardan biri... Bu gelenek adına yaptıkları, hizmeti tartışılmaz. TRT Sanatçıları da bu anlamda birer kültür elçisidir. Bu görevi hakkıyla sürdüren sanatçıların varlığı mutluluk verici. Sanat hiçbir referansa dayanmaz kendi kendini ispat eder. Aksi halde tartışmaya açık olacaktır.

■ Cengizhan Sönmez...

Cengizhan Sönmez benim hem hocam, hem kocam, yol arkadaşım, dostum.. Türk müziğine özellikle son dönemde yeni şarkılarıyla yeni bir soluk, taze bir kan getiren çok kıymetli bir sanatçı. Bu konuda kesinlikle objektifim. Duruşunu, Türk müziği anlayışını ve müzikalitesini her zaman örnek aldığım, kıymeti henüz anlaşılamamış, gelecekte ismini çok daha fazla duyacağımıza inancımın tam olduğu bir müzik adamı. Bir de onu çok seviyorum.

Türk sanat müziği günümüzde ne durumda?

■ Medyanın sanat müziğine olan ilgisini yeterli buluyor musunuz?

Türk sanat müziğinin günümüzde hak ettiği yerde olduğuna inanmıyorum ama bu konuda bir öz eleştiri de yapmak gerekir. Biz Türk sanat müziği sanatçıları geleneğe bağlılığımızı sürdürmeliyiz elbette fakat yeniliğe de gözlerimizi kapatmamalıyız aksi halde değişen, gelişen dünyanın arkasında kalıyoruz. Gençliğin o sabırsız, hızlı hayatına yetişemiyoruz. Yalnızca geçmişte kalmayıp, yeni şarkılar, yeni anlayışlar yaratmalıyız ki bu müzik kargaşasının içinde yok olmayalım. Bu konuda bir eleştirim de medya kuruluşlarına. Türk sanat müziğinin radyo ve televizyon kurumlarında yeterince yer bulamıyor olması da bu müziğin geri planda kalmasına neden oluyor. Türk sanat müziği eserlerinin daha çok çalınması, daha çok söylenmesi ve dinleyiciyle buluşması gerektiğine inanıyorum.

Zeki Müren...

Klasik Türk müziğinin gelmiş geçmiş en değerli yorumcularından biri Zeki Müren’dir. Büyük bir yetenek, eşsiz bir icracı, aynı zamanda da önemli bir sahne sanatçısıdır. Ancak kariyerinin son döneminde sahne sanatını icracı kimliğinin önünde tutmuştur.

Son Dakika Haberleri