28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sınırımızdaki vahşetin ardında kim var?

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

Savunmasız bir Alevi dedesini iğrenç biçimde sorguladıktan sonra acımasızca katlettiler...

"13" yaşlarındaki iki çocuğu diz çöktürüp vahşice öldürdüler...

3 TIR şoförünü "Alevi misin Sünni misin" diye sorguladıktan sonra yol kenarında kurşuna dizdiler...

7 Suriye askerini işkence yaptıktan sonra kafalarından kurşunladılar...

Başlarına çuval geçirdikleri Suriyeli kadınları kahkahalar atarak kırbaçlarken, görüntüleri tüm dünyaya yaymaktan çekinmediler!..

Ve en iğrenci de, öldürdükleri bir Suriye askerinin kalbini çıkartarak yediler...

Bu şoke edici eylemler ve onlarcasının videoları internette dolaşıyor... Yüreğiniz kaldırıyorsa ve isyanınızı dizginleyebiliyorsanız açıp izleyin ve 21. yüzyılda sınırlarımızın yanı başında, nasıl bir vahşet yaşanıyor tanık olun...

Peki, kim yapıyor bu insanlık dışı eylemleri?.. Artık herkes biliyor ki; El Kaide yanlısı Selefi El Nusra örgütü... Yani Ortadoğu ülkelerinden Suriye'ye sızan ve terör -şiddet ikileminde kaos çıkartmaya çalışan, Şam rejimine karşı kiralanmış dinci teröristler...

Dünyada milyonlarca insan bu örgütün vahşet içeren videolarını sosyal medyada paylaşıyor ve kendilerini "Müslüman" olarak gören bu militanlara öfke kusuyor... Anlayacağınız gerçek İslam dini de Müslümanlar da zarar görüyor...

Tabandan CHP'ye iki uyarı...

İki yıldır cemaat unsurlarını partide tutması, cemaatin okullarını gezmesi ve Faik Tunay gibi CHP içinde nurculuk propagandası yapan zavallılar karşısında susması bir tarafa ama CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun, geçen hafta bir gazeteye verdiği demeç parti tabanında şok etkisi yarattı.

Demişti ki Kılıçdaroğlu, "Birisi iktidar, birisi hizmet denilen bir taraf... Bu yapılanmadan hükümet rahatsız anlaşılan. Eğer siz Gülen cemaatinin iş dünyasının gücünü kıracağım derseniz Türkiye bundan zarar görür."

CHP'de İsa Gök ve Şahin Mengü'nün dışında bu açıklamaya kimse tepki vermedi!.. Belli ki herkes yerel seçim nemalanması peşinde olduğu için CHP'nin ideolojisindeki derin çatlağı görmek bile istemedi.

Oysa tıpkı daha önce yapılan onlarcası gibi, önceki gün açıklanan son anket de, CHP yönetiminin kendine gelmesi konusunda çok önemli uyarılar içeriyor.

Bakınız ORC firmasının, "CHP seçmeninin tercih ve düşünceleri" başlıklı son anketine yanıt verenlerin yüzde 40.7'si, "Cumhuriyetçilik, Atatürkçülük ve laiklik gibi ideolojik nedenlerden dolayı partiye oy verdiklerini" söylemişler.

CHP seçmeninin yüzde 53'ü kendisini, "Atatürkçü, ulusalcı ve Kemalist" olarak tanımlamış.

Yine Ankara, İzmir ve İstanbul gibi üç büyük kentte CHP'li seçmenin neredeyse yüzde 80'i "adaylara değil, partiye oy" verdiğini söylemiş.

Seçmenin 88.1'i ise Sarıgül'ün CHP'ye katılmasını önemsemediğini de vurgulamış.

ORC'nin son anketi CHP yönetimine çok önemli iki uyarı yapıyor, "Tarikat ve cemaatlerden uzak durun, Mustafa Sarıgül'ü önemsemeyin..."

Terörün öfkesine kan taşımak!..

Peki; Usame Bin Ladin'in, 2011 yılının Mayıs ayında, Pakistan'daki bir CIA operasyonunda öldürülmesinin ardından gerileme sürecine giren El Kaide'nin Ortadoğu'daki acımasız türevlerinden "El Nusra Cephesi" nasıl oldu da, Suriye'de en kanlı ve ürkütücü örgüt haline gelebildi acaba?..

Dahası, Türkiye'de AKP istedi diye Şam yönetimine düşman olan yandaş medya ile tarikat ve cemaatler, dindarlıkta ve din sömürüsünde mangalda kül bırakmazken, din adına Suriye'de cinayet işleyen bu örgüte karşı niçin sessiz kalıyorlar?.. "Düşmanımın düşmanı dostumdur" hastalığı buradada mı kendini gösteriyor?..

Asıl önemli soru da şu; Reyhanlı'da 52 yurttaşın ölümüne yol açan bombalı araç saldırısı ve Suriye kırsalındaki zehirli gaz eyleminin kuşkulusu olan bu örgüt, nasıl oluyor da bu kadar güç kazanabiliyor?..

Şimdi bu soruyu bir AKP yöneticisi ile hükümetin kiralık kalemşorlarından birine sorsanız, bin tane takiye sergileyerek yanıt vermekten kaçınacaklar.

Ancak AKP'nin içini ve ruhunu çok iyi bilen eski Başbakan Yardımcılarından Abdüllatif Şener, El Nusra-AKP arasındaki derin ve ürkütücü ilişkiye dikkat çeken çok önemli ve bir o kadar da vahim açıklamalar yapmış... Bakınız Şener, İran'daki Fars Haber Ajansı'na neler söylemiş:

"Erdoğan hükümeti, El Kaide'ye bağlı terörist grup El Nusra Cehpesi'ne büyük miktarda ağır silah gönderdi ve bu ABD'nin bile El Nusra'yı terör listesine aldığı bir dönemde yapıldı..."

30 yıldır PKK ve Hizbullah terörüyle mücadele eden bir ülke açısından, Ortadoğu'nun en kanlı örgütüne silah göndermek tarihin ileriki sayfalarına belli ki kanla yazılacak!..

Söyler misiniz; Her açıdan "Durmak yok yola devam" diyenler olabilir de, kana kan taşımak insanlıkta yolun sonu değil mi?..

Sabah'ın becerikli muhabirleri!..

Yok, bu kez kimi coşkulu yazarların kardeşlerinin, Şişli Belediyesi'nden reklam işi almasına ve bu yüzden gazete köşelerinde yıkama-yağlama yapılmasına değinmeyeceğim!..

Çünkü Türk basınındaki yozlaşmanın içinde, belediyelerde iş takip etmek artık sıradan hale gelmiş!.. Nerede bir pohpohlama varsa karşısında bir nemalanmaya rastlamak artık gerçekten çok sıradanlaşmış!..

Konumuz belediyelerdeki yolsuzluk dosyalarını televizyonlardan bağıra bağıra anlatan gerçek kuryelerin (!) sonraları içine düştükleri derin suskunluk da değil...

AKP yanlısı Sabah gazetesi yönetimi, iş takibi yapan çalışanlarından haberdar mı acaba?.. Örneğin Ataşehir Belediyesi'nin koridorlarından ayrılmayan; başkanla, basın müşavirinin odalarından çıkmayan yazar (!) ve kimi kelaynak muhabirlerin; eş, dost ve akrabalarına nasıl ihaleler aldığını duymuyorlar mı acaba?..

Belediye içinden gelen maillere bakılırsa; tüm Ataşehir, medya etiğini uyduruk "festival"lerde (!) pinokyo şovuna dönüştüren ilişkileri konuşuyor ama Sabah yönetimi nedense görmezden geliyor!..

Peki, Sabah yönetimi, CHP kurultaylarındaki asparagas haberleriyle tanınan kimi muhabirlerin, bir ayağının hükümet gazetesinde bir ayağının muhalefet belediyesinde olmasını nasıl içlerine sindirebiliyor acaba?. Nasıl bir yozlaşmadır bu demeyeceğim; Hayırlı sabahlar, hayırlı işler!..