25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sistemsizlik kişilere bağımlı kılıyor...

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Dünya sıralamasında 132. basamakta olan Kazakistan’ı, amatör takımların yapmayacağı savunma ve kaleci hataları sonucunda yendikten sonra ülkemiz futbolunun konumunu tartışmak yerine gündeme Volkan Demirel oturdu. Eğer Volkan çocukça davranmayıp kalesine geçseydi bizler de Kazakistan karşılaşmasına teknik ve taktik anlamda daha fazla kafa yoracaktık. Ama bizde önemli olan futbolun kendi değil yan yollardan futbola bağlanan ikincil unsurlarıdır. Onları öylesine büyütürüz ki, asıl olay gölgede kalır. Kazakistan karşısında bile futbol adına dikkat çekici tek hamle yapamayan bir ulusal takımın sistemi olması bir yana bireysel olarak da iyi seçilmiş oyuncular yok. Çünkü ortada gerçekten yansız, olaylara öznel bakmayan, duyguları ile hareket etmeyen akılcı davranan bir seçici de yok.

Ülke futbolunun herhangi bir sistemi olmadığından konu dönüp dolaşıp bireylere, en fazla da Fatih Terim’e dayanıyor. Çarşamba günkü Aydınlıkta benim için övgü kaynağı olabilecek bir yaklaşımda bulunan eski dost Halit (Deringör) Ağabey ile teknik adamlara ilişkin görüşlerimiz benzerdir. Ancak futbol kültürü ve sistemi yerli yerinde olan ülkelerde teknik adamların futbola katkısı sınırlıdır. Almanya Ulusal Takımı’nda Löw bir görev adamıdır. Löw’ün yerinde başka biri de olsa yaklaşık sonuçlar edinebilir. Hatta Almanya’nın ikinci takımı da çıksa, belki son oyunda Brezilya’ya yedi gol atmaz da zor kazanır, ya da en azından finale kadar gelir. Bu bir sistem sorunudur.

Buna karşılık Türkiye’de teknik adamların Avrupalı meslektaşlarına göre futbola katkıları biraz daha fazladır. Çünkü sistem yoktur. Bu durumda en doğru seçimleri yapmak, futbolcuları öznel bakış açısıyla ötekileştirmeden, kişisel hesaplar peşinde koşmadan, ülke ya da ülke dışındakileri bir takım bütünlüğü etrafında toplamak teknik adamın görevidir. Bir teknik adam bunu yapamıyorsa kişiliğini ve öz değerlerini örselemeden her şekilde eleştirilebilir. Bizim eleştirilerimizin özünde de Terim’in tutum, davranış ve seçimlerindeki yanlışlık var.

Koskoca imparator bir kaleci sorununu çözemedi. Bir Ulusal takım sorumlusu kalecisini ikna edip en üst düzeyde isteklendiremiyorsa (motivasyon), eskiden mahallelerimizin sevimli bekçilerinin affına sığınarak yazıyorum; böyle bir Fatih Terim’den bırakın imparatorluğu bekçi bile olmaz. Belli ki, artık Fatih Hoca’nın doğru karar verme yetisi ve düşünsel esnekliği de kalmamış. Otoriter geçinen Terim kalecisine engel olamadığı gibi onun stattan ayrılışını bile üstlenemiyor. Neresinden tutsanız elinizde kalan bir Fatih Terim... Yükseldikçe, yücelerdeki sert iklime uyum sağlayamadı Hocamız!

ARENADA MEHTER MARŞI

“İki ülke tek millet” sözünün nasıl bir ikiyüzlülüğü ortaya çıkardığını Kazakistan ile oynanan Ulusal karşılaşmada gördük. Siz aynı milletten gördüğünüz bir ülkenin temsilcilerini bir futbol maçında yenmek için Mehter Marşı çalıyorsunuz stat seslendiricisinden. Osmanlının savaşa giderken ordularını isteklendirmek için çaldığı marşı bir futbol karşılaşmasından önce dost ve kardeş bir ülkeyi yenmek için kullanıyorsunuz.

Galatasaray yandaşlarının Fenerbahçe karşılaşmasında düzenledikleri tribün gösterisinde de Mehter Marşı çalınmıştı. O gün de karşı çıkmıştım. Bir kez daha altını çizmek istiyorum: Bu utanılası duruma futbolu düşürmeyin. Gerçi stadın adı Arena olunca oraya Mehter Marşı yaraşıyor ama en azından güzel oyunu kirletmemek için bu yanlışlıktan dönün. Yeni Ali Sami Yen’in yönetiminde ya da Galatasaray yönetim kurulunda bu saçmalığa son verecek bir insan yok mu?

Nereden çıktı bu Mehter Marşı? Bilge Önder Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı ile ne ilgisi var? Biz Osmanlı değiliz ki! Zamanında 400 çadırlık bir Kayı Boyu gelip Batı Anadolu’ya yerleşiyor. Onlar bir Türk boyuydu. Ama 600 yıllık bir süreç sonunda başka bir millet oldular. Tıpkı Bulgarların başlangıçta Türk olup bugün başka bir ulus olmaları gibi...

Büyük Öke (bilge kişi) Atatürk başka bir millet olan Osmanlının içinde ezilen, horlanan Türkleri örgütleyip yeni bir ulus devlet kurmuştur. Hem de bu devlet hem emperyalizm ile hem de Osmanlıyla savaşarak kurulmuştur. O zaman nedir bu Osmanlıya özenti? Yanıtını vereyim; bilgisizlik yani cehalet! Ulusal takım karşılaşmasını düzenleyenlerin kafa yapısı anlaşılabilir. Peki, ya Galatasaray... Galatasaray karşılaşmalarından önce çalınan Mehter Marşı Tevfik Fikret’in kemiklerini sızlatıyor, bunu bilesiniz desem de, o tribünlerde özgürlük ve uygarlık özlemiyle yazdığı şiirleri Atatürk’e esin kaynağı olmuş şairimizi bilen kaç kişi var?