23 Nisan 2024 Salı
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Siyasetçi çok, devlet adamı yok

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Uzun zamandır ülkemiz büyük sıkıntılar içindeyse; bunun bir sebebi de doğru dürüst devlet adamı yetiştirememiş olmamızdır. Halkımız, ortalıkta dolaşan siyasetçilere bakıp onları devlet adamı zannediyor. Hayır; bunlar devlet adamı değildir.Arkasında bunca seçmen olmasına, bunca alkışlanmasına hatta peygamber gibi gösterilmesine karşın Tayyip Erdoğan devlet adamı sayılabilir mi?Asla...O devlet adamı olsa idi, her gün bu ülkede, on- on beş asker-polis teröristlere yem yapılmazdı...Hem bir devlet adamı bu kadar kandırılabilir mi?Düşünün ki senli benli olduğu, “Ne istediler de vermedik?” dediği Fethullah Gülen tarafından 10 yıl boyunca kandırıldığını söylüyor.Düşünün ki, “Analar ağlamasın!” sloganıyla başlattığı; “Neye mal olursa olsun devam ettireceğim!” dediği şu kanlı Çözüm Süreci’nde PKK’nın kendisini kandırdığını iddia ediyor. “Bu süreçte onlar Türkiye’nin içine silah depo etmişler!” diyerek. Halbuki bu lafı daha 2010’da kendisi “Çözüm de çözüm!” diye canla başla koştururken MİT Görevlisi Afet Güneş hanımefendi, PKK temsilcilerine Oslo’da söylemişti. Yani devlet aslında PKK’nın silah ve bomba depoladığını çok iyi biliyordu. Lakin ortada devlet adamı olmadığından bunun gereği yapılmıyordu.Nerede sıkışırsa orada, “Aldatılmışım!” diyen bir devlet adamı olabilir mi? Böyle birisine devletin ve milletin kaderi teslim edilebilir mi?Erdoğan böyle de diğer siyasetçiler çok mu devlet adamı?Ne gezer?Bu durum; Türkiye’nin kara talihidir dersek abartmış olmayız.
PARTİ DEĞİL TİCARETHANEDüzeni öyle bir ayarlamışlar ki ikinci sınıf adamlar siyasetin dümenine oturtulmuş. Yanındakiler de padişahın alkış çavuşları gibiler. Yani üçüncü, dördüncü sınıf elemanlar... Parti liderine tapmak tek görevleri. Dedikleri, “Allah size uzun ömürler versin! Devletinle çok yaşa padişahım!”dan başka bir şey değil. Böylece siyaset borsasında kalabiliyorlar.Siyasetin bu ikinci-üçüncü sınıf insanlarla götürülmesi; devlet adamı yetiştirmenin önünü tıkıyor; Türkiye’yi yönetilemez ülke haline getiriyor.Vatandaş bunun farkında değil.O kendi oy verdiği siyasetçiyi devlet adamı sanıyor.Halbuki bir şirketin yöneticisine, bir ticarethanenin sahibine oy atıyor.Çünkü, Türkiye’deki siyasi partiler artık tam anlamıyla ithalatçı şirketlere dönmüşlerdir. Üretime yatırım yapmadan, başkalarının ürettikleri malı alıp içeride pazarlamak ve buradan kolayca para kazanmak...Partilerin işi budur.Siyaset borsası çoktan kurulmuş; partiler burada alınıp satılmaktadır.AKP’nin kâğıtları 10 senedir en değerli kağıtlar iken son aylarda hızla değer kaybetmiştir... Lakin AKP ile çekişen diğer şirketlerin (CHP, MHP, HDP) borsada işlem gören hisseleri de bir değer kazanabilmiş değildir.Vatandaş da siyaseti bir ticaret gibi gördüğünden devlet adamlarına değil tüccar siyasetçilere oy vermekte; onlar da her şeyi satarak seçmene de bunlardan biraz koklatmakta... Türkiye çöküyormuş; varsın çöksün...Seçim sandıklarına atılan o oylar var ya... İşte çöküşün, terörün gerçek sebebi orada...Cehaletin kol gezdiği bir ülkede kimse bana demokrasiden, milli iradeden söz edemez...
ŞEHİTLER BİZE HAKLARINI HELAL EDECEK Mİ?Şehidimizin cenaze töreninde siyasetçiler tabutun başına sıralanmışlar. Kameralarda daha iyi gözükmek için şehidin çocuğunu bile itekleyip kendileri öne çıkıyorlar.İmam efendi cemaate soruyor:-Hakkınızı helal ediyor musunuz?Cemaat bağırıyor:-Helal olsun!Be hey gafiller! O şehide siz ne verdiniz ki bir de başına toplanmış ona hakkınızı helal ediyorsunuz?Bu ne utanmazlıktır?...O polisin, o askerin canını alan teröristi besleyenler; canilere yol açanlar, cenazede buluşmuşlar bir de şehide haklarını helal ediyorlar...Ey benim güzel şehidim! Sen yaşıyorsun ve beni duyuyorsun... Ne olur; sen bize hakkını helal et... Eğer etmezsen bu suçluların yanı sıra masumlar bile sizin ahınızda yanıp helak olurlar...