“Sokak Planı” kimin planı

Rafet Ballı’nın dün Aydınlık’ta çıkan yazısını umarım okumuşsunuzdur. Tayyip Erdoğan’ın yeni bir planından söz ediyor.
Rafet Ballı, tahlil yeteneği olan, birikimli bir arkadaşımızdır. Haber kaynakları da zengindir.

TAYYİP ERDOĞAN’IN “SOKAK PLANI”
Ballı’nın haberine göre, Tayyip Erdoğan bir “Sokak planı” yapmış. Belirtildiğine göre,
- “Planın hedefi”, Başkanlık sistemi.
- Bu amaçla “ikinci bir Gezi” planlanıyormuş. CHP’yi sokağa çekecek ve HDP/PKK ile sokakta eylem birliği tuzağına düşüreceklermiş.
- Tayyip Erdoğan’ın 18 Haziran 2016 günü açıkladığı Taşkışla’yı yapma iddiası, bu “Sokak Planı”nıyla bağlantılı imiş.

HENDEKLERDEKİ MEVZİLENME
Önce Türkiye’nin nesnel sürecinin belirlediği mevzilenmeye bakalım. Çünkü stratejik ve hatta taktik saflaşmaları, planlar değil, nesnel süreçler belirler. Siz ancak o süreçler zemininde planlar yapabilirsiniz.
Bugün Türkiye Vatan Savaşı mevzilenmesindedir.
Karşıdaki güçler, ABD ve üzerimize sürdüğü PKK/HDP’dir.
Türkiye’nin millî güçleri, hem yurt içinde, hem de Suriye ve Irak’ın kuzeyinde ABD + İsrail + Bölücü Terör kuvvetleriyle karşı karşıyadır. Bu cephede devlet ve millet birleşmiş bulunuyor.
ABD, Türkiye cephesine karşı AKP’nin Abdullah Gül kanadı + Fethullah Cemaati + PKK/HDP + CHP’nin Atlantikçilerini yan yana getirmiş bulunuyor.

GÜÇ TOPLAMANIN ANAHTARI
AKP’nin 24 Temmuz 2015’ten sonra oy toplamasının tek bir nedeni var: Bölücü Terörün üzerine silahla yürünmesi.
Tayyip Erdoğan yönetimi, Açılım Siyasetinden vazgeçtiği ve Türkiye’nin millî güçlerinin Teröre Karşı silahla mücadele siyasetine katıldığı için kuvvet topladı.
CHP ise, Vatan Partisi’nin uyarılarını dikkate almayarak HDP’yi Meclise soktu, PKK’yı kolladı ve AKP’nin güç toplamasına hizmet etti. Bu siyasetin CHP’yi itibarsızlaştırdığını ve milletten kopardığını son zamanlarda Kemal Kılıçdaroğlu da görmektedir.

BATI ASYA’DA VE DOĞU AKDENİZ’DE MEVZİLENME
Özetlediğimiz mevzilenme, Bölücü Teröre karşı Vatan Savaşının sınır ötesine taşması nedeniyle bölgesel boyut kazanmıştır.
Şimdi Vatan Savaşının odağı, Güneydoğu hendeklerinden Suriye’nin kuzeyine kaymış bulunuyor. Irak’ın kuzeyi de bu savaş odağının kanadını oluşturuyor. Doğu Akdeniz ise öbür kanadıdır. Dikkat edilirse, Suriye’deki çelişme odağının İran sınırından Kıbrıs ve Ege Denizi’ne kadar uzanan bir cephesi var.
Bu cephede, ABD + İsrail + Güney Kıbrıs + Yunanistan arasında bir ittifak oluşmuş bulunuyor. Ege’deki NATO manevralarına karşı Türkiye’nin tavrı bu açıdan dikkat çekicidir ve önemlidir.
Bölücü Terörü Türkiye’ye karşı stratejik piyon olarak kullanan ABD + İsrail ittifakına karşı Batı Asya’da da bir ittifak oluşmuş bulunuyor. Rusya + Suriye + Irak + İran + Lübnan birlikte hareket ediyorlar. Türkiye’nin nesnel konumu bu ittifakın içindedir. Nitekim Tayyip Erdoğan yönetiminin sözcüleri de, artık açıkça Rusya + Suriye + İran + Irak ile güçbirliğinden söz ediyorlar. Mecburiyetlere meydan okunamıyor. Türkiye’nin temel dinamikleri, Türkiye’yi yönetenleri önüne katmış götürmektedir.
ABD, karşı cephenin merkezindeki güç olarak Hendeklerdeki ve Batı Asya’daki mevzilenmeyi görmenin ötesinde, savaşın içindedir. Batı Avrupa’yı da cephenin içine çekmeye çalışıyor. Ancak özellikle Almanya’dan itirazlar var. Almanya yönetimi de, Almanyacılar ve Amerikancılar olarak bölünmüş bulunuyor.

TOPÇU KIŞLASINDAKİ MEVZİLENME
AKP’nin Türkiye mevzilerini bırakıp Topçu Kışlasında bir Sokak Savaşı kışkırtması, hangi sonuçları doğurur, Sokak Planı bu açıdan değerlendirilmelidir.
AKP, Hendeklerde millî güçlerin hizasına gelmiştir, getirilmiştir.
AKP, Topçu Kışlasında Türk Devrimine ve laikliğe karşı sokak savaşı açarsa, Millî Güçlerin önemli bir bölümünü karşısına alır. Türk Silahlı Kuvvetleri ile Hendeklerdeki buluşmasını dinamitler.
Bu nedenle AKP’nin Sokak Planı, CHP’ye karşı bir tuzak olmaktan çıkar. Tayyip Erdoğanlar, kendi kendilerine tuzak kurmuş olurlar. Milli Plandan Sokak Planına geçenler, 24 Temmuz’da yakaladıkları konumu havaya uçurmuş olurlar.
İkincisi, hiçbir iktidar hele sınır ötesinde sıcak gelişmelerle yüz yüze olduğu koşullarda, iç cephede çatışma açmaz. Hele etnik ve mezhepsel eksende bir çatışma, ülkeyi sonu belli olmayan kargaşalıklara sürükler ve bunun sorumlusu da hükümet olur.
Bütün bu koşullara sonbaharda derinleşecek ekonomik zorlukları da eklemek gerekiyor.
Yine Rafet Ballı’nın yazısından öğreniyoruz: PKK, kendisini halkın güçleri içinde gizleyen bir Sokak Planı peşinde. ABD’nin planları dışında bir PKK planı olamaz. AKP’nin laikliğe karşı Sokak Planı, Türkiye’nin millî güçlerini böler ve ABD’nin Sokak Planı için elverişli koşullar yaratır.

ABD SOKAK PLANININ NERESİNDE
Bu “Sokak Planı”nı kim yapmış bilemiyoruz. Eğer Tayyip Erdoğan’ın hocaları akıllarını peynir ekmekle yedilerse, haber doğru olabilir. Tayyip Erdoğan’ı kendi hazırladığı tuzağa düşürmek için bundan güzel plan olmaz.
İç cephede kavgaya giren bir Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde ABD planlarına teslim olmak gibi bir durumla karşılaşır.
Akla hemen gelen soru şudur: Sakın bu “Sokak Planı”nı ABD emperyalistleri yapmış olmasınlar?
Hendeklere gömülen PKK’yı kurtarmak için Washington’da da planlar yapıldığını herkes biliyor.
Ve yine hepimizin gözleri önünde, Tayyip Erdoğan yönetimini devirmesi için ABD’ye çağrıda bulunanlar var.
AKP’nin Sokak Planı, millî güçleri bölme ve ABD’ye en geniş alanı açma planıdır.

VATANA İHANET PLANLARI
Vatan Savaşında mevzilenen millî kuvvetleri Atatürk Devrimi karşıtlığıyla, laikliğe meydan okuyarak veya Başkanlık Sistemi inatlarıyla bölmek ABD planlarına hizmet eder. Varılacak yer, yine vatana ihanet olur.
Tayyip Erdoğan yönetimine karşı ABD planları içinde siyasetler ve görevler belirlemenin varacağı yer de, vatana ihanettir.

MİLLI STRATEJİ VE PLAN
Türkiye, bugün Vatan Savaşındadır.
Vatan Savaşının en kritik durağına gelmiş bulunuyoruz. Çünkü savaş, millî sınırların ötesine genişlemektedir ve artık yalnız bölge güçlerinin değil, dünya güçlerinin konumlandığı bir alandayız. Bu alanda vatan savaşının millî, bölgesel ve uluslararası mevzilenmelerini dikkate almak zorunludur.
Sokak Planları, millî planın içindeyse geçerlidir. Halk hareketi ancak millî planda yükselir ve halk yönetimine ancak millî planla ulaşılır. Atatürk Devrimiyle hesaplaşmaya kalkanlar, düşmana hizmet eder.
Tayyip Erdoğan iktidarına, ancak Vatan Savaşı mevzisinden yürütülen mücadeleyle son verilebilir. Vatanın bütünlüğünü sağlamak ve emekçi çıkarlarını gözeten Üretim Ekonomisine geçmek bugün Türkiye’nin önündeki stratejik görevlerdir. Bunu başarmak amacıyla kararlı ve tutarlı bir strateji ve siyasetler üretmek, Millî Hükümet yolundaki biricik seçenektir.