25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Soma’da yandık Yatağan’da yanmayalım

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

İşte özelleştirme dediğiniz budur! 1980’lerde küresel efendilerin özelleştirmeyi dayattığı günden bu yana madenlerin ağızlarında, fabrikaların kapılarında, sendika kongrelerinde hep vurguladık. Özelleştirmenin tek bir amacı var: Emeği ucuzlatmak!

Doğu Perinçek, Zonguldak maden ocağının dibi. 4 Temmuz 1979

Ucuz emek=Ucuz can

Emeği ucuzlatacaklar ki, en çok kâra ulaşsınlar.

Emeği ucuzlatmanın yolları belli: Ücretleri düşüreceksin, toplumsal fonları kısacaksın, sigortayı kaldıracaksın, iş güvenliğini yok edeceksin, işçinin sağlığına ve işyerinin güvenliğine ayrılan kaynakları kısacak, hatta sıfırlayacaksın!

İşçi feda olsun, ama kâr feda olmasın! Nasıl olsa iş bulmak için kapıda bekleyen milyonlar, hatta on milyonlar var. 300 madenci toprağa gömülür, Fatihalar okunur, kırkında mevlitler okutulur ve yerlerine yedek işgücü deposundan 300 fedaiye iş kapısı açılır. Sistemin ruhu budur!

Bütün özelleştirmeciler sorumlu

Şimdi Soma’da ikinci yüzleriyle ağıt yakan özelleştirmeciler, AKP hükümetiyle birlikte bu katliamın sorumlularıdır. İşçinin canı ile daha çok kömür arasındaki seçimi özelleştirme yoluna girerek yapmışlardır. Şu anda ellerini açıp Fatihalar okumaları ve suçu kaderin sırtına yüklemeleri onların büyük yalanıdır.

İşçinin hayatına özen yok cenazeye özen var

Madencinin canını ucuzlattıktan sonra, madencinin cenazesinde yaptıkları merasimler onların ikiyüzlülüğüdür. İşçinin hayatına göstermedikleri özeni, şimdi sözümona onun cansız bedenine gösteriyorlar. Sistem, böyle göz boyamalarla çarkını çeviriyor. Ve o çarkların dişlileri arasında kalan, yalnız işçi değildir; millî devlettir.

Küçültülen devlet manzaraları

Kamu ekonomisi, iş güvenliği ve işyeri güvenliği, hepsi millî devletle kazanıldı. Millî devlet, gümrükleriyle, paranın giriş çıkışını denetlemesiyle, tarıma desteğiyle, sosyal güvenliğiyle küreselleşme programının karşısında engeldi. “Devleti küçültüyoruz” diyerek o engeli yıkmaya kalktılar.

Soma’daki acı manzara, işte o küçültülen devletin manzarasıdır. Devleti küçültenler, emeği ucuzlatmış ve işçinin canını maden kuyusuna atmışlardır.

Zonguldak maden ocağı çıkışında Doğu Perinçek, maden işçileri, gazeteci Kerem Çalışkan ve o zaman madenlere giren tek kadın Şule Perinçek. 4 Temmuz 1979

Özelleştirme kader değildir

Özelleştirme emek düşmanı bir programdır.

Özelleştirme gökten inmedi. Emek düşmanları ve millî devleti dağıtmak isteyenler, özelleştirme yoluna girdiler ve diretiyorlar.

Soma faciası, Yatağan için bir uyarıdır.

İlle de yüzlerce işçinin madene gömülmesi gerekmez. Her özelleştirme en sonunda emekçinin çöpe atılmasıdır. Ücreti düşürülür, işten atılır, sendikasızlaştırılır, taşeronun kölesi yapılır; bu uygulamaların hepsi, özelleştirmenin sonuçlarıdır.

Bugün Soma’da ciğerlerimiz yanıyor ve gözlerimizden yaş dökülüyorsa, o zaman Yatağan’da, Yeniköy’de ve Kemerköy’de ve her yerde özelleştirmeye karşı yiğitçe mücadele eden işçilerimizle birlikte olacağız.

Soma’da canlarımızı verdik; Yatağan’da canlarımızı kurtaralım!

Yatağan’daki işçinin canı, millî devletin canıdır.

Emeğin can savaşı, bir vatan savaşıdır.

KİTAP

İrfan Yalçın,

Ölümün Ağzı