25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Soru: Bir dernek ne zaman İslamcı sayılır?

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

A+ A-

Pazar günü yine “İslamcı mahalle”deydim.  

Mazlumder İstanbul kongresinde.  

Amacım: Ahval ve şeraite bakmak. 

Yemen politikasının yansımalarını anlamak. 

*** 

Biliniyor: ABD destekli Suud ekseni Yemen’e saldırdı. 

Erdoğan otomatiğe bağlanmış gibiydi. 

Anında görüntü verdi: “Destekliyoruz.” 

Belli ki: Öncesinden haberdardı. 

*** 

Şaşırtmadı: Mezhepçi savrulma bekleniyordu aslında. 

Erdoğan’ın seçim öncesinde iki ihtiyacı büyüktü. 

Bir: ABD’nin siyasi desteği. 

İki: Körfez’in petro-doları. 

“Sünni mezhepçi eksen”de saf tutarak destek satın aldı. 

*** 

Erdoğan’da “yeni” sayılacak unsur: İran politikası. 

Yemen’e Amerikancı saldırıyı kutsadı. İran’ı suçladı. 

Suriye ve Irak için de hedefe Tahran’ı koydu. 

Üç kelimeyle özetlenebilir: Pervasız, hesapsız, tehlikeli. 

Demek ki çok sıkıştı. 

Durum şu: İslam dünyası mezhepçi bir yarılmaya sürükleniyor. 

Coğrafyamızın kritik bölgelerinde yangınlar başlamış. 

AKP itfaiyeci değil, kundakçı rolünde. 

*** 

Yemen müdahalesinden beri İslamcı medyayı izliyorum. 

Erdoğan baştan kestirip attı ya. 

Mezhepçi eksende hemen hizalandılar. 

Büyük çoğunluk “itaat” makamından çalıyor. 

Tamam, “Patron” öyle istiyor: İran’ı da eleştirsinler. 

Fakat: Türkiye’nin mezhepçi kavgada işi ne? 

Hiç olmazsa orada frene bassalar. 

*** 

Söz fazla uzadı. Tekrar kongreye dönelim. 

Mazlumder biliniyor: İslamcı cenahın insan hakları örgütlerinden biri. 

En kıdemlisi. 1991’den beri faaliyette. 20 şubeli. 

Kongre 1 saat geç başladı. 

Çünkü katılım yetersiz. 3 bin 900 üyeden 300 kadarı gelmiş. 

*** 

Bir tespit: Katıldığım bütün İslamcı toplantılarda bunu gözlüyorum. 

Salonların en fazla yarısı doluyor. 

Önceki hafta katıldığım panel daha sorunluydu. 

Sabahki ilk oturum başlayamadı. 

Çünkü: Konuşmacı sayısı izleyiciden çoktu. 

İzleyici, ben dahil 3 kişiydik. 

Beklendi: 6-7 kişi gelince yola çıkıldı. 

Nedenleri ayrı bir yazı konusu. 

Şimdilik söyleyebileceğim şu: 

İslamcı cenah “davasızlık” sorunu yaşıyor. 

*** 

Yemen’le ilgili ilk yansıma için fazla beklemedim. 

Konuşan: Mazlumder Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal. 

Önemli: “Sürü”den ayrı duruyordu. 

Söylediklerini özetliyorum. 

“Suriye krizi İslamın iç savaşına dönüştü.” 

“Mezhep savaşı tehlikesi var.” 

“Suudi Arabistan öncülüğünde Yemen’de yapılan işgaldir.” 

“Harekat İsrail’in güvenliği içindir.” 

“Cenabı Allah bizi bu büyük fitneden korusun.” 

*** 

Kuşkusuz başka şeyler de söyledi. 

Suud ve Mısır’ı suçladı. 

Çünkü: “İslam dünyasının en sivil hareketi İhvan’a düşmanlık ediyorlardı.” 

(Basın açıklamalarında İran da eleştiriliyor. Darbe yapmakla. 

Eski Cumhurbaşkanı Mansur Hadi’nin istifasını “İran darbesi” olarak görüyorlar.) 

Fakat ana doğrultu: Anti-emperyalistti. 

İsimleriyle müsemma: Mazlumdan yanaydılar. 

*** 

Namaz arasında Ünsal’la sohbet ettik. 

Bir de basın açıklaması yapmışlar. Aynı çizgide. 

İslamcı medyada göremediğimi söyledim. 

Böylesi sansürlere alışığız dercesine güldü. 

Sordum: Karşı tepkiler? 

Cevabı: “Önemsemiyoruz.” 

*** 

Mazlumder yekpare aynı görüşte mi? 

Değildi: Erdoğan çizgisini savunan birkaç kişi vardı. 

Nitekim, kıvılcım atan tartışmalar da yaşandı. 

Fakat galiba sayıca azdılar. 

*** 

Şu sorunun cevabını aradım: 

Mazlumder AKP’den nasıl bağımsız kalabildi? 

Sanıyorum: Cevabı gelir-gider hesaplarında buldum. 

İki yıllık gelirleri: 376 bin liraydı. 

Normal bir dernek için fena sayılmaz. 

Fakat İslamcı bir dernek için aşırı mütevazıydı. 

Artık kuraldır: 

Milyon dolarlık bütçesi olmayan derneklere İslamcı denmiyor. 

Demek ki: Mazlumder, AKP akarlarından pek nasiplenmemiş!