18 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sosyalist yayıncılıkta bir köşetaşı: Aydınlık Sosyalist Dergi

Ali Şahin

Ali Şahin

Site Yazarı

A+ A-

1960’ların siyasal atmosferi mevzubahis olduğunda genel kabul, sol fikirlerin yükselişine işaret etmektedir. Elbette bunda, dünyada gelişen antiemperyalist siyasal dalganın etkisi belirleyici olacaktır. Çin ve Küba devrimlerinin yarattığı motivasyon dünyanın emperyalizme karşı ulus devletin kalelerini koruma uğraşındaki halklarına umut vermiştir. Küba ve Vietnam kritiktir. Küba’da esaslı bir tokat yiyen Amerika’nın Vietnam’a savaş boyunca 8 milyon ton bomba yağdırmış olması meselenin yalnızca “Vietnam” olmadığının önemli bir işaretidir. HoŞiMinh ve büyük komutan Giap’ın askeri önderliğinde kazanılan zafer, Amerika’ya eşi görülmemiş bir moral bozukluğu yaşatmış,kendiiçinde saldırganlığının sorgulandığı bir süreci ateşlemiştir.

Ülkemiz özelinde ise bu süreç büyük bir antiemperyalist dalganın yükselmesiyle sonuçlanacaktır. Bu dönemin siyasal gelişmelerini artarda sıralamaktan öte kaydedilmesi gereken esas nokta; 1940’larda başlayan ve Kemalist devrimden öç almaya dönüşen karşıdevrime, yeniden Atatürkçü-antiemperyalist fakat aynızamanda sosyalist güçleri yanına alarak karşı konmasıdır. Bu karşı koyuşta öne çıkan gençlik mücadelesinde aydınlanma, bilinçlenme, dünya örneklerinin yayın yoluyla halka taşınması, klasiklerin Türkçe’ye kazandırılması,teori üretme zorunluluğu kaçınılmaz olarak gündeme gelecektir. Sosyalist yayıncılığın köşe taşları da bu dönemde döşenmiştir.

Türkiye’nin sol tarihinin son 40 yıllık sürecine baktığımızda dönemsel olarak adeta “bana yazdığını göster sana kim olduğunu söyleyeyim” dersek çok da yanlış yapmış olmayız. 27Mayıs’ın özgürlük ortamında yayıncılıkta ordu-millet-aydın birlikteliğini yansıtan Yön-Devrim çizgisinden sosyalist-Kemalistbirlikteliğine uzanan bir arayış olan Türk Solu’na, sonrasında sosyalistlerin kendilerini ayrıştırdıkları Aydınlık Sosyalist Dergi ve Proleter Devrimci Aydınlık’a uzanan kısa ama vurucu virajlara sahne olunmuştur.

Süreç kaçınılmaz bölünmelerle sonuçlanmıştır.

Bu yayınlar içinde Kasım 1970’te çıkan Aydınlık Sosyalist Dergi’nin müstesna bir yeri vardır. Kimi yayınlar tarihte yalnızca bir yayın faaliyeti olarak kalmaz bir dönemin kritik siyasal atmosferini yansıtmak ve taraflarını göstermek bakımından elzem bir rol oynarlar. Dergi özelinde bakmak gerekirse, koşullar artık gençlik hareketlerinin en tepe noktasına ulaşıp kitle hareketinin inişe geçtiği bir dönemi yansıtmaktadır. TİİKP’den THKP-C’ye uzanan sosyalist örgütyelpazesinin ilk çekirdeği olan unsurların tamamı artık “devrimi örgütleyecek” siyasi yapıların hazırlığına girişmişlerdir. Bu yapıların genel karakteri bu dönemdesübjektivizm ve “acelecilik”tir. Aralarında yalnızca temel bazı stratejik konularda görüş ayrılıkları vardır. Fakat bu “acelecilik”te büyük ölçüde doğru bir ideolojik siyasal hat tutturan, ülkeninKemalist Devrim’le başlayan demokratik devrim sürecini doğru tahlil eden, kitlelere dayanan bir eylem çizgisini benimseyen hareketler de olacaktır. İşte bu anlamda Aydınlık Sosyalist Dergi’yi bu hareketin teorik-siyasal hattının oluşumunda bir nirengi noktası ve ilk laboratuvarı olarak belirleyebiliriz.

ASD iki bakımdan önemlidir. Birincisi1920’lerin Türkiye Komünist Partisi’nin, tarihten gelen ve geleceğe taşınan kuşaklarını, devrimci gençliğin yeni teorisyenleri ve liderleriyle buluşturan bir özelliğe sahiptir. Örneğin Hikmet Kıvılcımlı ile Doğu Perinçek aynı yayın organında yazabilmektedir. Bu birliktelik öyle ya da böyle yeni kuşakların yetişmesine ve öncelini aşmasına yardımcı olan bir pratiği getirecektir. İkincisi ise yazıların teorik düzeyinin yüksekliğidir. Günümüzde, dönemin sosyalist gençlerinin yazdıklarını“dogmatizm”, “şablonculuk” vs. gibi bazı noktalardan eleştirebiliriz. Ancak şunun hakkını net olarak vermek gerekir ki; o koşullardakısıtlı düzeyde araştırma olanaklarında bu ölçüde bir teori üretme yetkinliğinin dünyada dahi örneği çok azdır. Dergi çok kısa bir süre çıkmasına rağmen gelecek kuşaklara sosyalist merak, araştırma, teori üretme, ülkesinin ideolojik-siyasal, iktisadi sorunlarına kendi dünya görüşü ekseninde çözümler bulma arayışına esaslı bir temel oluşturmuştur.

Yaşı otuz beşin üstünde olan sosyalist kuşaklar için, üniversite yıllarında, günümüzde dijital ortamda rahatlıkla bulunan bu yayınları aramak, ciltlerini bulmak, eksik sayılarını tamamlamak önemli bir uğraştı. Buralardaki tartışmalar, tahliller, saflaşmalar didik didik edilir, hatta dönemin yaşayan “abi”leriyle bu tartışmaların sağlaması yapılırdı. Bu anlamda Aydınlık Sosyalist Dergi sosyalist yayıncılık geleneğindeki yerini altın harflerle doldurmuş gelecek kuşaklara yadigâr ciltler olarak kalmıştır.

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları