29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

SSCB yeniden mi doğuyor?

Mehmet Bedri Gültekin

Mehmet Bedri Gültekin

Eski Yazar

Araştırma şirketi Gallup, 11 eski Sovyet ülkesinde bir kamuoyu araştırması yaptı. Buna göre halkların çoğunluğu, Sovyetler Birliği’nin dağılmış olmasından memnun değildir ve birleşmeden yanadır.

20 yılın dersi

Eski Sovyet halklarının büyük çoğunluğu Birliğin dağılmasından zarar gördüklerini söylemektedirler.

Türkmenistan hariç hiçbir eski Sovyet ülkesinde halkın çoğunluğu, bölünmenin faydalı olduğu kanaatinde değildir.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının kendileri için yararlı olduğunu söyleyen üç ülke vardır: Kazakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan. Üç ülke de petrol ve doğalgaz zenginidir. Büyük zenginlikleri yalnız başlarına kullanmanın getirdiği refah artışının, bu kanaatlerinde etkili olduğu anlaşılıyor.

‘Vilayet devlet’ler tecrübesi

Daha önemlisi şudur: Dağılmanın üzerinden geçen 24 yılın sonunda eski Sovyetler coğrafyasında halklar arasında eğilim tersine dönmüştür. Ayrılık rüzgârlarının yerinde şimdi birlik rüzgârları esmektedir.

Halklar, yaşadıkları tecrübelerden öğrenmişlerdir. Emperyalist sistemin kendi dışındaki büyük devletleri parçalama, ulusal devletleri dağıtma ve bütün dünyayı küçük küçük vilayet devletler biçiminde kendine bağlama stratejisinin sonucu, dünya halkları açısından acı derslerle doludur.

Uç örnekleri Kosova, Doğu Timor, Güney Sudan, 6 Parçalı Yugoslavya vd. olan “devletler”, gerçekte emperyalist metropollere bağlı “vilayet devlet”lerdir. Hiçbir zaman kendi başlarına ayakta durma şansları yoktur. Kendi olanakları ile kayda değer bir gelişme gösteremezler.

Bir büyük emperyalist devlete dayanma dışında yaşama olanağı olmayan devletçikler olarak kalmaya mahkûmdurlar. Halklar, işte bu gerçeği yaşayarak gördüler.

Yeniden birlik

20. yüzyılın son çeyreğine damgasını vuran parçalanma eğiliminin ardından şimdi bütün dünyada birlik eğilimi güçleniyor.

Dünyanın her tarafında son on yılda ortaya çıkan veya yeniden canlanan bölgesel birlikler bu eğilimin göstergeleridir.

Rusya Federasyonu, Kazakistan ve Beyaz Rusya arasında gerçekleşen Avrasya Birliği, birlik eğiliminin eski Sovyet coğrafyasındaki somut tezahürüdür.

Ortaya çıkan bu gerçekliğe rağmen bütün eski Sovyet Cumhuriyetlerinin, farklı biçimlerde de olsa yeniden bir araya geleceğini söylemek de doğru değildir.

Örneğin, Baltık Cumhuriyetleri Avrupa Birliği’ne katılmıştır. Kafkas Cumhuriyetleri başka bölgesel birliklere yönelebilir. Ama bu durum yukarıdaki tablonun ortaya koyduğu gerçeği değiştirmiyor.

Yükselen değerler

Gallup’un andığımız araştırmasını veren Aydınlık 24 Aralık 2013 tarihli haberinde, Rusya’da Lenin ve Stalin’e yönelik tavrın değişmekte olduğu yolundaki bilgi de bu gelişmeyle uyumludur.

Putin, düzenlediği yıllık basın toplantısında Stalin ile ilgili olarak “Cromwell’den ne farkı var? Hiçbir farkı yok. Bizim politik kuruluşlarımızdaki Liberal kanat temsilcilerinin gözünde o da (Cromwell) kanlı bir diktatör. İngiltere tarihinde çok önemli bir rol oynadı. Onun anıtı duruyor ve kimse yerinden sökmüyor.” Konuşmasında Putin, Stalin’in kaldırılan heykelinin tekrar Moskova’da dikilebileceğini belirtmişti.

Lenin ve Stalin’e ilişkin tavır, birlik eğiliminin gelişmesiyle doğrudan ilişkilidir. Çünkü Lenin ve Stalin birliğin temsilcisidirler.

Birlik eğiliminin güçlenmesi ile birlikte Lenin ve Stalin yükselen değerler olmaktadırlar.