29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Süleyman Demirel’i bölünen Türkiye toprağına veriyoruz

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

9. Cumhurbaşkanı Demirel, İslamköy’de doğdu ve İslamköy’de toprağa veriliyor. Bu toprakların insanıydı. 

Hatırladığıma göre, 1996 yılıydı, Cumhurbaşkanıydı. Çankaya’ya Çiller Özel Örgütü dosyasını sunmak için ziyaretine gitmiştim. Bir harita gösterdi, “Bakın” dedi, “Batılılar Türkiye’yi bölmüşler.” Ve şimdi onu, bölünmekte olan Türkiye topraklarına veriyoruz. 

Demirel, Cumhuriyet Türkiyesinin son yöneticilerindendir. Gerçi 1980 sonrasında da Başbakanlık yaptı, Cumhurbaşkanı da oldu. Ama asıl Demirel, 1960 Devrimi sonrasında özgürleşen ve gelişen Türkiye’nin yöneticisidir. Onun zamanında, “yollar yürümekle aşınmadı.”  

Lakabı “Barajlar Kralı” idi. Cumhuriyetin karma ekonomisinin son temsilcisiydi. Çimento ve şeker fabrikaları kurdu. Devlet eliyle fabrika yapmakla övünüyordu. 1980 sonrasının Dünya Ekonomisiyle Bütünleşme döneminde yöneticiler, o fabrikaları kapatmakla ve satmakla övündüler. 

1971 ve 1980 Amerikancı darbeleri, Demirel hükümetlerini devirdi. 1980’de Zincirbozan’a gönderilirken bir dönem kapanıyordu. Cumhuriyeti yıkma devri başlamıştı. Demirel’i yıkanlar, Özal, Çiller ve Tayyip Erdoğan devrini açtılar. Türkiye, artık ABD memurları tarafından yönetilecekti. Demirel o memur takımından değildi. 

Cumhuriyet dönemi onunla kapandı. Ancak Cumhuriyetin temellerinin oyulduğu dönemin de lideriydi.  

12 Eylül 1980’de Cumhuriyetin yıkımı Demirel’in hükümetten indirilmesiyle başladı ama 12 Eylül ekonomisini başlatan 24 Ocak 1980 Kararları onun zamanındaydı. 

Turgut Özallar, Demirel’in Cumhuriyetini yıktılar ama Turgut Özal, Demirel’in takunyalı Planlama Müdürü idi. 

Demirel, en sonunda Çiller pişmanlığı yaşadı ama Çiller de Demirel’in partisinden çıkmıştı.  

Atatürk’e ihanet edemezdi ama Atatürk’ün tasfiyesi sürecine de biraz katkıda bulundu, biraz da boyun eğdi. Yine de Cumhuriyete aitti. 

Tayyip Erdoğanların yönetimi Demirel’i hiç sevmedi ve Doğu Perinçeklerle birlikte olmakla suçladı. 

Millî davalarda tavır aldı. Ermeni Soykırımı yalanına karşı mücadeleyi destekledi. Lozan’dan döndüğümüz zaman ilk arayan oydu. 

Türkiye’nin bölünmesi sürecine karşı çıktı.  

Ergenekon-Balyoz tertibi, Demirel’i de hedef aldı. Amerika merkezli Gladyo operasyonu sonuna kadar devam edebilseydi, Demirel’in arkadaşları da Silivri’de olacaklardı. Silivri Cezaevi’nden çıktık, arabaya bindik. Şule’nin telefonu çaldı. İlk arayan Demirel’di. 

Demirel, Bölücü Anayasa girişimine karşı mücadeleyi destekledi. 

Toplam olarak baktığımız zaman, Demirel Türkiyemize ve Cumhuriyetimize aitti. En son İslamköy’deki konuşmasında “Atatürksüz bir Türkiye olmaz” saptamasında bulundu. Bize bıraktığı miras budur. 

Acı olan şudur: Demirel’i demokratik yoldan bölünen Türkiye toprağına veriyoruz. 

Ve tam da Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’yi silahlı yoldan bölen harekâtın başladığı günlerde. 

ABD’nin bölücülüğüne karşı koyamayan “demokrasi”, toprak oluyor.  

Milletimizin başı sağolsun.  

Demirel bize veda ederken, Amerika merkezli sistemin son dönemine giriyoruz.  

Türkiye, ülkeyi bölen Batı güdümlü sözde “demokrasiden” kurtulma ve örgütlü halka dayanan gerçek demokrasi için karar verme sancılarını yaşıyor. Üreten ve Birleşen Türkiye ile Millet Egemenliği arasındaki bağ yeniden kurulacaktır. O zaman Demirel’i daha iyi anlayacağız.