24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sünnî-Şiî kamplaşması mı

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Irak’taki gelişmeleri izliyorsunuz.

Basında 1991 Körfez Savaşından bu yana kafalara hep aynı şema yerleştirildi: Ortadoğu’da Sünnî-Şiî çatışması gelişiyor.

Hele en son IŞİD Yobaz Örgütünün Musul’a saldırısından sonra, “Şiî Hilali-Sünnî Ekseni” üzerine derin analizler ilerici çevreleri bile sardı. Nerdeyse herkes küresel efendilerin çizdiği şemalar içinde düşünür ve konuşur oldu.

EMPERYALİZME KARŞI BÖLGE İTTİFAKI VE CEPHE GERİSİ

Suriye’nin zaferinin ufukta görünmesinden bu yana, bu köşede ABD’nin “Kürt Koridoru” girişiminin bozguna uğradığını saptadık. Bölgemizde geleceği belirleyen cephe oluştu. Suriye, Irak ve İran el ele verdi. Bu cepheyi “Şiî Hilali” diye adlandırmak büyük yanlıştır. O zaman düşmanın planına hizmet ederiz.

İşçi Partisi yanında Türkiye’nin emperyalizm karşıtı ve laik güçleri, bu cephedeyiz, ama Sünnî-Şiî ayrımında mevzilenmiyoruz.

Lübnan, Mısır, hatta Cezayir de o cephedeler.

Rusya, Çin, Venezuela, dünyanın emperyalizme karşı olan güçleri cephe gerisini oluşturuyorlar. Ancak hiçbirini mezhepsel kamplaşmalar içinde bir yere oturtamazsınız.

ÇÖZÜM SÜNNî-Şİî KAMPLAŞMASINDA MI

Daha önemlisi, yaptığımız tahlillerin mücadeleye yansımasıdır.

Bölgemizde Şiî Hilali-Sünnî Ekseni kamplaşmasıyla hangi sorunu çözeceksiniz?

Bu kamplaşmada, Sünnî çoğunluğun yaşadığı Türkiye’yi nereye oturtmak istiyorsunuz, IŞİD’in yanına mı?

O zaman Tayyip Erdoğanlara niçin karşısınız, acaba gerçekten karşı durabiliyor musunuz?

Tayyip Erdoğanların ideolojik kavramları içine hapsolarak hangi çözüme ulaşacaksınız?

SURİYE, LÜBNAN, MISIR VE CEZAYİR DERSLERİ

ABD işgalleri sonucu, bölgemiz derin mezhepsel kamplaşmalar içine itildi, ama süreç tersine dön-müştür.

İran, Irak, Suriye, Lübnan, Mısır ve Cezayir’i kucaklayan cephe, bir Şiî cephesi değildir. Şiî cephesi oluşturarak varılacak bir çözüm de yoktur.

Bu cephenin müttefiki Türkiye’nin laik güçleridir. Özellikle Kemalist geleneğe sahip olan Türk Ordusunun bölgedeki gölgesi dahi, mezhepsel kamplaşmalara karşı önemli bir etkendir. Bunu en iyi görenler de, “Şiî Hilali” diye adlandırılan güçlerin akıllı yöneticileridir.

Suriye’nin başarısı çok iyi değerlendirilmelidir. Suriye yönetimi, Şiîlik ya da Alevilikle değil, laiklik sayesinde Suriye halkını birleştirdi. Suriye’nin Sünnî-Alevî-Hıristiyan halkını yalnız ve yalnız laiklik birleştirebilirdi.

Lübnan’ı iyi izleyiniz. Hizbullah, programına bakarsanız bir Şiî örgütüdür, ama Hıristiyanların ve laik Sünnîlerin en güvendiği örgüttür. Bu da çok önemli bir derstir. Lübnan bölgemiz ülkelerinin çoğu gibi laikliğe mecburdur.

Mısır’ın bugünkü Sisi yönetimi, Münafık Kardeşler’in yobazlığına karşı her mezhepten halkı birleştirme başarısını göstererek devrime önderlik etti ve iktidarını pekiştirdi.

Cezayir dersleri de farklı değildir.

Irak BAAS yönetimi de laiklik sayesinde Irak halkını birleştiriyordu. ABD emperyalizminin işgalinden sonra BAAS yıkıldı ve mezhep ayrılıkları kışkırtıldı. Sonuç: Bugün yaşananlardır. Ne var ki, Irak hükümeti bu deneyimlerden elbette dersler çıkaracaktır.

BEŞ ÜLKE BEŞ DENİZ BİRLEŞECEK

İşçi Partisi, daha 1980’li yıllardan bu yana, bölgemizdeki sorunları çözmek için Bölge Ülkelerinin birliğini savunuyor. Atatürk’ün Bölge Merkezli Siyaseti, hâlâ yaşamsal değeri olan bir mirastır.

Bölge ülkelerinin birliği, mezhepsel eksende kurulamaz. Kara parçalarının ve denizlerin mezhebi yoktur.

Suriye-Irak-İran, savaş içinde birbirine kenetlendi ve bir ön cephe oluşturdu. Şimdi öncelikle İsrail ve onunla birlikte ABD, IŞİD adlı yobaz terör örgütünü bu cephenin üzerine sürdü.

Ancak ABD ve İsrail’in geri çekilirken yaptıkları bu saldırı da, bölge ülkelerinin daha geniş birliğini ateşlemektedir.

TÜRKİYE’DE LAİKLİK YÜKSELİŞE GEÇİYOR

Türkiye’de IŞİD saldırısından sonra yükselen eğilim laikliktir.

Laikliğin önemini yobaz teröründen öğreniyoruz.

Laiklik olmazsa Türkiye bölünür. Hem mezhepsel temelde bölünür, hem de kavimsel temelde.

Terör ihraç eden AKP iktidarı, Türkiye’ye yobazlığın bedelini ödetiyor. Bu gerçeği görenler hızla çoğalıyor.

Laik Türkiye eğilimi, AKP’nin sonunu getiren önemli etkenlerden biridir.

Laiklikten vazgeçerek iktidara ilerleyeceğini sananların ne büyük bir yanılgı içinde oldukları, hele bugün apaçık ortaya çıkmıştır.

Türkiye laikliğe sarılarak İran-Irak-Suriye-Lübnan cephesindeki yerini alacaktır. Kürt sorununun kalıcı çözümü de bölge ülkelerinin birliğindedir.

Yakın gelecekte AKP iktidarının yıkılışına ve Türkiye’de laikliğin yeniden inşasına tanık olacağız. Bölge ülkeleri de bunu anlamaya başlamışlardır. Anlamayanlar, anlayacaktır.

Sünnî-Şiî çatışması, ABD’nin dayatmasıdır. Bu dayatma, geldiğimiz eşikte bölge ülkelerini birliğe ve hoşgörüye zorluyor.

Beş Ülke Beş Denizi mezhepçilik değil, hoşgörü birleştirecektir.