Suriye: Biraz Ali biraz Muaviye

Ali’yi tarif etmeye Şeyh Google efendinin ansiklopedileri yetmez. Muhammed’in Kur’an-ı mübinde yer alan Lokman suresindeki ifadeye atfen Ali için yaptığı tarifi aktaralım: “Dünyadaki Denizler ve yedi deniz daha mürekkep olsa, ormanlar kalem olsa tükenir ama Ali’yi tarif edemez.” İlim, irfan, adalet, demokrasi, eşitlik, cesaret ve vicdanı hür fikri hür değerlerin teori ve pratikte vücut bulduğu haldir. Mazluma umut olur, zalimin diz bağlarını çözer. Mısır’a vali tayin ettiği dahi komutan Malik Eşter’e hitaben yazdığı tavsiye (ahdname) devlet ve toplum yönetecek kaliteli lider için başucu kitabı niteliğindedir.
Muaviye, ikinci halife Ömer bin Hattab tarafından Şam’ın valisi olarak atandı. Aynı kabilenin bir mensubu olan üçüncü halife Osman bin Affan döneminde ise Suriye eyalet valiliğine getirildi. Aleviler lider (halife) olmanın en önemli şartını Resul Muhammed ve Ali Soyuna bağlarken, Sünniler Şura yani akil ve nüfuzlu toplum erbabının oluşturduğu meclisinesas alınması gerektiğini telkin etmiş. Muaviye üçüncü bir alternatifi daha münasip görmüş. Lider ve iktidarın sadece kendi zürriyetinden olan oğluna ve torunlarına hak olduğunu kabul ve tatbik etmiş.
“İnce Kıl-Açık Kapı” diplomasisinin kaşifi ve uygulayacısıdır. Gaye için tüm araçlar mübahtır siyaseti ana prensibi olmuştur. “İslam Devletinin” başkentini Şam’a taşıyan Muaviye, İspanya’dan, İstanbul’a buradan Horasan’a uzanan devasa bir coğrafyayı tahakkumu altına aldı. Muazzam bir servet topladı. Şam’ın şanına şan, zulmüne zulüm kattı. Alevi İslam itikadında Muaviye’nin kim olduğu ile ilgili görüş farklılığı mevcut değil. Nifak, şer, fitne, terör, yalan ve talan sembolüdür.
Sünni İslam itikadında durum muhtelif. Ezici çoğunluk bu isme ama özellikle oğlu Yezid’e mesafili durur. Mekruh kabul eder. Bir kesim Mauviye’nin islam prensiplerinden ziyade dünyevi standarlarda siyasi-iktisadi-askeri başarılarına odaklanmanın daha uygun olacağını telkin eder. “Sünni” meşrepli olduklarını iddia eden, Aleviyi kafir ve katlini vacip kabul eden zihniyetin İbn Teymiye, Vahhabi ve günümüz dini-dar selefi kolları Muaviye’ye Hz. ve daha ulvi sıfatlarla ihtiramda kusur etmez.
Muaviye’nin itimad ettiği en akil adamı “Tilki” Amr İbni El-As’tır. Muaviye ile Ali arasında hasıl olan Sıffin savaşı esnasında Ali’nin zülfükarından kurtulmak için şalvarını indirip avrasını (cinsel organı) gösteren ve ona bakmaktan hicap duyan Ali’nin darbesinden böylece kurtulan mahluktur. Askeri yenilgiyi siyasi bir zafere dönüştüren ve mızrakların uçlarına kuran sayfalarını şişleterek, “aramızdaki hilafın çözümünde Kur’an hakem olsun” şiarının kaşifidir. “Bala zehir koymak” tabirinin failidir. Malik Eşter’e sunulan bal tabağın içine zehir koydurtarak katleden siyasetçidir.
Suriye benim için muazzam bir mederese oldu. Türkiye, Almanya, ABD Kıbrıs’tan sonra Arapça öğrenmek maksadıyla geldiğim Suriye’nin sahip olduğu tarihi önemi ile bölgemiz ve dünya için ne derece ehemmiyetli olduğunu yaşayarak öğrendim. Bu çok çetrifilli ve cazip coğrafyanın atan nabzı olan Şam’ı yönetmek kolay bir sanat değil. Emperyalist projelerin sahadaki temsilcileri, mezhep ve etnik fitne federalizmin borazanları Suriye sahasında ikinci Sıffin savaşında. Syuriye diplomasisi biraz Ali biraz Muaviye misali bu ateşin içinden sağ salim çıkmalı. Ali askeri zaferi siyasi bir zafer ile taçlandıramamıştı. Suriye bugün bunu başarmak zorundadır. Aksi takdirde cehennem kapısının kapanması zor olacaktır.