24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Suriye için niye aldatıldım demiyor?

Sabahattin Önkibar

Sabahattin Önkibar

Eski Yazar

A+ A-

PKK bizi aldattı dedi!
Fethullah beni aldattı dedi! Aynı şekilde Avrupa Birliği aldattı dedi!
Kısacası aldatıldığını itiraf edememe gibi bir durumu yok ve anında çark edebiliyor.
Öyle ise Tayyip Erdoğan Suriye konusunda bunu niye yapmıyor?
Pekala ortaya çıkıp, “ABD, Suriye konusunda bizi kandırıp aldattı” diyebilir ki PKK ile Fethullah’ı topluma kabul ettiren bunu da ettirir.
Hem böyle bir söylem ve peşisıra atılacak adımlarla sadece PYD bitirilmeyecek, aynı zamanda Rusya ile İran ilişkilerimiz ısınacak, ekonomimiz nefes alacak ve Türkiye’deki 3 milyon Suriyeli belasına çözüm gelecek.
Hal böyle iken bu direncin sebebi sadece Esad’a olan şahsi kin, hırs ve İhvan’a olan sempatisi olmasa gerek. Muhtemeldir ki Ankara tarafından desteklenen Suriye’deki muhalif unsurların bazı ifşalarından korkuluyor... İlaveten Suudi ile Katar’dan Suriye için ülkeye alınan milyar dolarlar var.

PKK ve FETÖ ile yanlış mücadele!
Aylardır bir Sur ilçesi PKK mikrobundan hâlâ temizlenemedi ise bu metot sorgulanmalı!
Keza üç yıldır FETÖ geriletilemedi ise yapılan mücadele göz boyamadır.
PKK için olmazsa olmaz olan güneydoğuda topyekün sıkıyönetim ve HDP’nin kapatılıp, TBMM’deki PKK’lıların tutuklanmasıdır.
Bunlar olmazsa PKK psikolojik olarak geriletilemez!
FETÖ ile mücadelede ise Karargah mantığı yani bir merkezden yönetim olmalı ki maalesef böyle bir şey yoktur... FETÖ yargı ve bürokraside hâlâ büyük ölçüde egemen, finansal kaynakları canlıdır.
FETÖ ile devlet değil sadece Tayyip Erdoğan mücadele ediyor ki onun yapabildiği bu kadardır.

Tayyip’ten 30 otobüs hediye!
Başlıktaki ifade şaka ya da yalan haber değil zira yandaş gazete Sabah’tan aldım.
Buna göre Tayyip Erdoğan, Gine Devlet Başkanı Conde’ye doğum günü hediyesi olarak 30 adet otobüs bağışlamış!
Yok cebinden değil, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bütçesinden!
Pardon ama Afrika’daki Gine ile Türkiye arasında ne gibi bir stratejik ortaklık var ki böylesine cömert olunabiliyor?
Türkiye’de hâlâ aç yatan insanlar varken milletin parasını böylesine savurmak kabul edilebilir mi?

92 günle Mandela olunmaz Can!
92 gün hapis yatınca hemen Mandela pozlarını takınıp istismara başladı.
Cumhuriyet’ten manşet: İşte 92 günlük çilenin hikayesi!
Göreceksiniz Can Dündar bu röportajla yetinmeyecek, 92 günün romanını yazıp belgeselini de çeker ve paraya tahvil eder.
Fikir, ideal, toplum ve insanlık adına 14 yıl hapis yatan Doğu Perinçek, 10 küsür yıl yatan Hikmet Çiçek, 10 küsür yıl yatan Mehmet Bedri Gültekin ve arkadaşları Can Dündar’ın bunları yaptığı yerde neler yapmalıydı değil mi?
Ama hiç biri Can gibi şova ve istismara yeltenmedi ve ülkemize olan borcumuzu ödedik dediler ki işte farkları budur.

Dönem ve konjonktür hukuku!
İBDA-C lideri Salih Mirzabeyoğlu hakkında verilen beraat kararı, Türkiye’nin sadece hukuk değil aynı zamanda kanun devleti olmadığını gösteriyor.
Evet Türkiye’de geçerli olan maalesef dönem ya da konjonktür hukukudur.
Kim iktidar gücünü elinde tutuyor ise mahkemeler onun hukukunu uyguluyor.
Söyleyin AKP iktidar olmasa Mirzabeyoğlu hapisten çıkabilir ve beraat edebilir miydi?
Yargımızdaki kirlenme sadece cemaat müritlerinin bu kuruma sızması değil aynı zamanda konjonktürel tutum almadır.