19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Taarruzdan önce son test!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Ne yazık ki halen TBMM Başkanlığı koltuğunda oturan İsmail Kahraman’ın laikliği açıktan hedef alan saçmalıkları AKP cephesinde ürkek ancak çok düşündürücü bir yaklaşımı da gün yüzüne çıkarttı...
Net biçimde yazıyorum; ortada ürkütücü ve kışkırtıcı bir ikiyüzlülük var ve bu tartışma rejimin geleceğiyle ilgili çok tehlikeli bir süreci de haber veriyor!.. Hem de laikliği koruma konusunda, Meclis kürsüsünde “namus-şeref” yemini edenler eliyle...
Baksanıza, medyaya konuşan AKP yöneticilerinin hemen hepsi laikliği savunuyor gibi görünürken, bu yaşamsal konuya karşı isteksizliklerini de bir şekilde hissettirdiler... Yani klasik, “hem nalına hem mıhına” siyaseti yine sahnede!..
Örneğin parti sözcüsü Ömer Çelik, “AKP özgürlükçü laiklik anlayışının yanında” derken, laikliğin zaten özgürlük olduğunu anlamadığını da gösteriverdi...
AKP yöneticisi Mustafa Şentop “laikliğin anayasa metninden çıkartılmasını tartışmış bile değiliz” diye konuşurken, eminim perde gerisindeki sinsi plandan habersiz gibi davranmaya çalıştı...
Bir televizyon kanalına çıkarak tartışmaya katılan Numan Kurtulmuş’un şu sözleri ise AKP’nin laiklikle ilgili değişim beklentisini zaten net biçimde dışa vurdu;
“Kahraman önemli bir tartışmanın gündeme gelmesine vesile olmuştur. Ümit ederim ki faydalı olur. Ama AKP olarak hazırladığımız metinde böyle bir konu yer almıyor...”

Kahraman’ı kim görevlendirdi?..
Peki ya, İsmail Kahraman’ı TBMM Başkanlığı koltuğuna oturtan Erdoğan’ın tavrına ne demeli?.. İşte okuyunca “anlayan beri gelsin” diyeceğiniz sözleri;
“Meclis Başkanımızın Anayasa tartışmaları bağlamında kendi kanaatlerini ortaya koymuştur. Kurucusu olduğum partimin de programında açık net yer almaktadır. Buradaki gerçek şudur, devlet tüm inanç gruplarına, inançlarını yaşama hususunda eşit mesafededir. Laiklik budur. Bu konuda müzakere bence ülkemizin gündemini çok farklı yerlere çekme gayretinden başka bir şey değildir...”
Sizce Erdoğan’a en yakın siyasilerden biri olan TBMM Başkanı, cumhurbaşkanından habersiz ülkenin en kritik ve de en yaşamsal meselesi üzerinden gündemi değiştirme gayretine girişebilir mi?.. AKP içindeki dengeleri az çok bilen herkes farkındadır ki, “İsmail abi”yi aşar bu konular!!!
İşte bu yüzden de iddia ediyoruz; Kahraman, laikliği tartışma konusu yapma görevini kendi inisiyatifiyle üstlenmedi, “yeni Anayasa” ve “başkanlık” peşinde koşanlar, devletin “tarafsız” olması gereken 2 numaralı koltuğunu ısrarla “test” yapmakla görevlendirdiler...
Aksine Atatürk’ün koltuğunda oturan bir siyasetçinin hem de 23 Nisan gibi önemli bir günden 2 gün sonra rejimin hassas duvarlarına taarruz başlatmasının başka mantıklı açıklaması olmaz, olamaz...

Kurbağanın tehlikeli zıplayışı!..
Yukarıda öne çıkartılan “test” iddiasını güçlendiren en çarpıcı açıklamayı ise Başbakan Davutoğlu yaptı... Davutoğlu’nun şu açıklaması da, Kahraman’ın “laiklik” çıkışıyla ilgili zamanlamasının rastlantı olmadığını kanıtlamaya yetiyor:
“... Türkiye’nin yeni sivil Anayasası için süreci hızlandırdık. Bu çerçevede yeni yönetim biçimi olarak Başkanlık sistemini ele aldık. Bu haftadan itibaren Anayasa yazım faaliyetine başlıyoruz. AKP’nin hazırladığı yeni Anayasa taslağında laiklik ilkesi vardır. Özgürlükçü bir laiklik anlayışı Anayasamızda olacaktır.”
Bir kez daha dikkat çekelim; Davutoğlu diyor ki, “Bu haftadan itibaren Anayasa yazım faaliyetine başlıyoruz...”
Ne tesadüf değil mi, AKP tam da “yeni Anayasa”yı yazmaya başlayacakmış ki, TBMM başkanı yapılan zat son bir sosyal test yaparak milyonların tepkisini ölçmek istemiş!!! Peh... peh... peh!..
Buna “tesadüf” diye bakanların aklına şaşarım... Bu yaklaşım klasik dinci siyaset stratejisidir ve AKP’nin geçmiş uygulamaları da kanıtlıyor ki, memleket meseleleriyle ilgili zaman zaman böylesine piyasa araştırmaları çokça yapılmış, büyük bölümünde de tepkiler üzerine geri adım atılmıştır!..
Yani bir yandan rejimin hassas noktalarına küçük taarruzlarla “kurbağa testi” yapılarak ulusun tepkisi ölçülürken, daha radikal kararlar öncesinde de zirvedeki tartışmalı isimler aracılığıyla piyasaya zarf atılması sağlanmıştır... Yersen yani...

Sosyal patlama!..
İsmail Kahraman tepkilerden sonra , “laiklik Anayasa’dan çıkartılmalıdır” şeklindeki pervasız taarruzuyla ilgili istediği kadar geri adım atsın, çark etsin...
TBMM Başkanı olan zatın manevrası, AKP ve yandaşlarının “yeni Anayasa”nın yazımı öncesinde Kahraman üzerinden milletin tepkisini ölçmeye çalışmasını da, laiklik karşıtlığının büyüdüğü gerçeğini de örtemez...
Asıl mesele, muhalefetin sinsice başlatılan bir tartışmanın bundan sonrasında atılacak tehlikeli adımları dikkatle takip edip etmemesinde...
Hiç kuşkunuz olmasın; TBMM Başkanı gibi çok önemli görevdeki bir zatın pervasız bir gaf gibi pazarlanmak istenen vahim çıkışının ardında kesinlikle rejimle ilgili tehlikeli bir plan vardır!..
Ancak “Gezi” olaylarından sıklıkla yakınan AKP’lilerin, ülkenin ezici bir çoğunluğunun çok yaşamsal bulduğu laikliğe taarruzlarını artırması sosyal patlama yaratmaktan ileri de gidemez...
Türkiye’nin “Aydınlanma Devrimi”yle var olduğunu ve Mısır, İran, Suriye ya da Suudi rejimine hiç benzemediğini bir türlü anlamayanlar, eninde sonunda halkın öfkesinin altında kalacaklarını tahmin etmeliler!.. Bilmem anlatabildim mi?..