20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tahran’da Erdoğan pazarlığı yaptım!

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

A+ A-

Ali Ekber Velayeti. İran’ın kıdemli eski Dışişleri Bakanı.
Önemlisi: Dini lider Hamaney’in dış politika kurmayı.
Hamaney adına özel dış temasları yürütüyor. Mesela Esad’la, Putin’le.
***
Tahran’da bir toplantıda yakaladığımızda sormuştum (10.2.2016).
“Ambargo kalktı. Üst düzey ziyaretler hızlandı. Sizden Avrupa’ya, Avrupa’dan size.”
“Ziyaret trafiğinde bir tek Ankara görülmüyor.”
“Komşunuz Türkiye ziyaret gündeminizde yok mu?”
Anlamak istediğim: Türkiye ekonomide dışta mı tutulacaktı?
Malum: Suriye krizinden dolayı ilişkiler tatsız.
***
Velayeti’nin cevabı hazırmış: “Davet ettik. Davutoğlu haftaya İran’a gelecek.”
Gecikmeli de olsa Ahmet Davutoğlu nihayet İran’da.
Geçen Nisan’dan beri ilk üst ziyaret.
Anlamı: İran, köprüleri atmak istemiyor Türkiye’yle.
“Stratejik sabır” gösteriyor.
***
Türkiye’nin beklentisi İran pastasından pay almak.
Davutoğlu nasıl dönecek? Eli boş mu, dolu mu?
İran cenahını az çok tanıyorum.
Amaçları sır değil: Türkiye’yi ABD’den uzaklaştırıp bölgeye çekmek.
Sundukları ekonomik imkanları da kaldıraç olarak görüyorlar.
Sanıyorum: Tahran, projelerde cömert görünecek.
Fakat: Her dosyayı bölge politikalarına endeksleyecekler.
Yani: Ne kadar yakınlaşma, o kadar ticaret.
***
Aslında sorun “ekonomi”den ibaret değil.
Türkiye-İran ilişkilerinde kış yaşıyoruz.
Ne 12 Eylül darbe döneminde böyleydi.
Ne de İran devriminin agresif yıllarında.
Tahran’a göre tablonun sorumlusu belli: Tayyip Erdoğan.
Kabul ediyorlar: “En NATO’cu hükümetler bile böylesini yapmadı.”
***
İranlı muhataplarıma takıldığım oldu: Sorumlusu biraz da sizsiniz.
Yıllarca anlatmaya çalıştık size. AKP’nin nasıl ABD tercihi olduğunu.
“İslamcı” diye Erdoğan’ın arkasında durdunuz.
Türkiye bedelini ödüyor. Biraz da siz ceremesini çekin!
Eskisi gibi değil. Artık itiraz etmiyorlar.
***
Peki, Tahran Erdoğan’a kapıyı bütünüyle kapattı mı?
Farklı odaklarla konuştum.
İran’ın penceresinden kısa bir Erdoğan özeti:
Reformcu çevreler: Erdoğan’a daha “anlayışlı”.
Batıyla yakınlığını pek sorun görmüyorlar.
Kendileri de Batıyla ilişki geliştirme arayışında çünkü.
Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani işaret de verdi.
Erdoğan geçen yıl Tahran’a gitmişti.
Karşılamada el ele yürüdüler.
Muhafazakârlar rahatsızlıklarını saklamadı.
***
Biliniyor: Dış politikanın asıl sahibi dini lider Hamaney.
Anayasa öyle diyor.
Ve muhafazakâr iradenin temsilcisi.
Hükümet hariç tutalım. Devletin temel kurumları onların elinde.
Bu cenahın Erdoğan’a sıkı rezervleri var.
***
Tahran’dan bir sohbet aktarayım.
Yelpazesi geniş üst düzey bir heyetle.
Konu Erdoğan’a geldi.
Sordum: Erdoğan Suriye’de dönüş yaparsa kapıyı açar mısınız?
Yoksa, “artık güvenmiyoruz” mu dersiniz?
Ekledim: Kapıyı açmanıza itirazım olmaz.
Hatırlattım: Cevabınızı yazacağım.
***
Düşündüler biraz. Sonra birine söz verdiler.
Galiba en iyi o ifade eder diye düşündüler.
İşte onun söyledikleri:
“İki Erdoğan var. Biri 2011 öncesi. Diğeri de bugünkü.”
“Kapımız birinci Erdoğan’a açıktır.”
İtiraz ettim: Tahran’da birçok çevreyle konuştum.
Hemen herkes “Erdoğan’la artık olmaz” diyor.
***
Cevapları: “Farklı görüşler olabilir.”
“Ama kararı devlet verir.”
Yani “yetki bizim” demek istiyorlardı.
***
Sonuç: Kapı açık da değil, kapalı da.