Tarih ‘susanları’ affetmeyecek!

Eskişehir Milletvekili Sayın Prof. Dr. Süheyl Batum’un, partisinden ihracı “aslan sosyal demokratlarda” “kuzuların sessizliği” ile karşılandı.

Partisinde bölünme anayasasına karşı bilimsel yeterliliğinin yanı sıra gerçek bir Atatürk Cumhuriyeti aydını olarak Milli Anayasa mücadelesi ortaya koyan Sn. Batum, Genel Sekreterlik ve Genel Başkan Yardımcılığını da yaptığı partisinden, “demokratlığı” kimselere bırakmayan Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’nun isteği, talebi ve bilgisi dahilinde ihraç edildi.

Bu büyük bir demokrasi ayıbıdır.

Bu durumda bizzat 4 CHP milletvekilinin sanık yapıldığı, Türk milli aydınlarına, TSK’ya ve Cumhuriyete karşı en hain suikast ve kumpas olan Ergenekon ve Balyoz gibi davaların asli tertipçisi olan F tipi cemaat görünümlü örgütle, ahbap-çavuş ilişkisi kuran CHP’li vekiller “parti suçu” işlememiş oluyorlar.

TR705 kodlu gölge CIA namıyla maruf Stratfror elemanı, PKK’lıların avukatlığını yapan CHP’li vekil “parti suçu” işlememiş oluyor.

Lazca resmi eğitim dili olsun diyen, Atatürk’e hakaretten yargılanmış, dinci CHP’li vekil “parti suçu” işlememiş oluyor.

“HDP’nin beni Cumhurbaşkanı adayı göstermesinden onur duyarım” diyen CHP’li vekil “parti suçu” işlememiş oluyor.

Ama, önce vatan diyen, Türk kimliğinin Anayasadan çıkartılmasına, ülkenin emperyalizm destekli bölücü terörle işbirliği yapanlar tarafından bölünmesine karşı çıkan ve laik demokratik Atatürk Cumhuriyetinin kurucu değerlerine sahip çıkan Prof. Süheyl Batum “parti disiplin suçu” işlemiş oluyor.

Cezası da en ağır, “ihraç”. Bu cezaya karşı çıkan birkaç dürüst, vicdanlı ve Cumhuriyetçi eski ve yeni vekil dışında, koca çınar CHP’nin “sözde” Atatürkçü-Cumhuriyetçi geçinen vekilleri suspus oluyor, kafalarını kuma gömüyor.

Bunlara en iyi cevabı ve en ağır ithamı yine Aydınlık gazetesinin çok değerli yazarı, saygın hukuk adamı, gerçek bir Cumhuriyetçi ve köklü CHP’li olan Manisa E. Milletvekili Sn. Şahin Mengü verdi.

Görmemiş olanlar okusun, görüp okuyan ama susanlar da utansın diye, o yazının son bölümünü aşağıda bir kez daha veriyorum;

“...AKP ve Tayyip Erdoğan bilindiği için bunlar çok şaşırtıcı değil. Ama CHP’nin takındığı tavır hakikaten çok şaşırtıcı.

Burada asıl eleştirilmesi gereken Kılıçdaroğlu ve onun partiye devşirdikleri değil.

Onlar ülkenin üniter yapısından vazgeçirebilmek, ılımlı İslam’ın yaşama geçirilmesi için getirilmiş kadrolar.

Nitekim, mütedeyyinlerden oy alabiliriz düşüncesiyle, Atatürk’e ve laikliğe yapılan her saldırı sessizce geçiştiriliyor.

ATATÜRK’ÜN PARTİSİ OLMAKTAN ÇIKTI

Ama CHP içinde asıl eleştirilmesi gerekenler, ülke bölünürken, laik Cumhuriyet tasfiye edilirken, bir daha milletvekili olabilmek için ses çıkarmayan eski ve yeni milletvekilleri ile dedelerine “katil, katliamcı” denirken bile bir milletvekilliği uğruna ses çıkartmayanlardır.

Bir dönem en keskin konuşmalar yapıp, “Sizinle cumhuriyete bakışımız çok farlı derken” milletvekilliği önerisi üzerine kuzuların sessizliğini oynayan meslek kuruluşu başkanları, dürüstlüğü, namusu kimseye bırakmayan aslan yürekli(!) gazeteciler, bu Cumhuriyet tasfiye olurken takındığınız tavır nedeniyle TARİH SİZLERİ AFFETMEYECEK.

Aldıkları milletvekilliği önerisiyle “kuzuların sessizliğine” bürünen değerleri kendilerinden menkul zevat, sizler Kılıçdaroğlu tarafından milletvekili yapılabilirsiniz ama inanın hiçbir kıymeti harbiniz olmayacak. Sizler etnik bölücülerin, laiklik karşıtlarının, cemaatçilerin kenar süsü olacaksınız, CHP tabanına anlatamayacakları o kişileri gözden uzak tutmak için sizleri kullanacaklar.

Eğer CHP’de, etnik bölücüler, Atatürk’e katliamcı, katil demek cesaretini gösterebilenler, laiklik karşıtları, cemaatçiler yetkili koltuklarda oturabiliyorlarsa, bu bir milletvekilliği uğruna susanlar sayesindedir.

Bu parti köklerinden koparılmış, Atatürk’ün partisi olmaktan çıkmış, onun kurduğu Cumhuriyette tasfiye haline gelmiştir...”

Son sözümüz; tarih “susanları” affetmeyecek!