25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yaşasın Kutul Amare zaferi! Yaşasın İttihat ve Terakki!

Ercan Dolapçı yazdı...

Yaşasın Kutul Amare zaferi! Yaşasın İttihat ve Terakki!
A+ A-

29 Nisan 1916 günü Irak topraklarında büyük bir zafer daha kutlanıyordu: Kutul Amare! Çanakkale Zaferi’nden sonra elde edilen en büyük zafer olan Kutul Amare’de 13 bin İngiliz askeri ile 500’e yakın içinde generalin de bulunduğu subay grubu esir alındı. Bütün dünya bu zafer karşısında şaşkınlığını gösterirken; güneş batmaz İmparatorluk üzerinde bir güneş doğuyordu: Türk güneşi! İşte bu güneş Arap çöllerinde İngiliz hayallerini toprağa gömüyordu. Ancak gelin görün ki, burayı tahkim etmeden, zaferi kazanan birlikler İran üzerine sevk edilince, cephe zayıf bırakıldı ve daha sonra İngiliz hücumuyla aşıldı. İşgal Filistin- Irak Cephesinde genişleyerek bugünkü Türkiye sınırına yaklaştı. Bu tarihi zaferin meyvesini alamadık. Ama Türk Ordusu'nun, emperyalist bir güç karşısındaki azim ve kararlılıkla savaşma inancını göstermesi açısından tarihi bir değere sahip. Çanakkale ve Kutul Amare'deki zaferlere imza atan orduyu, Enver Paşa'nın liderliğindeki İttihat ve Terakki devrimcileri yarattı. Buralarda pişen genç subaylar daha sonra Kurtuluş Savaşı'nda öncü kadro oldular.

Hedef Bağdat

Büyük kuvvetlerle Çanakkale’ye saldıran İngilizler, aynı tarihlerde de Arap topraklarında adım adım ilerliyorlardı. Çanakkale yenilgisinden sonra ağırlıklı olarak Arap Cephelerine kuvvet kaydıran İngilizler bölgenin kalbi Bağdat’ı ele geçirmek istiyorlardı. General Tawshend komutasındaki İngiliz birlikleri 24 Temmuz 1915 günü Bağdat’a doğru hücuma geçti. Bu ilerleyiş karşısında Irak Umum Kumandanı Nurettin Bey komutasındaki birlikler 28 Eylül 1915 tarihinde İngiliz birlikleri karşısında Kutul Amare’den çekildi ve İngilizler burayı işgal ettiler. 22 Ekim günü ise İngiliz birlikleri Bağdat üzerine iki koldan yürümeye başladılar. Bu birlikler Selman Pakt’ta Nurettin Bey komutasındaki birlikler tarafından 22 Kasım günü durduruldu. İngilizler tekrar Kutul Amare’ye geri çekilmek zorunda kaldılar. 23 Kasım günü de Türk birlikleri hücuma kalktı. Türk birlikleri ile İngiliz birlikleri arasında birçok yerde çok çetin çatışmalar oldu. Zaman zaman Türk birlikleri geri çekilse de genel saldırısını durdurmadı. 5 Aralık günü Türk birlikleri, Kutul Amare önlerine geldiler. Aralık ayı boyunca Kutul Amare’de sıkışan İngiliz birlikleriyle çok çetin çatışmalar oldu.

İngilizler kuşatıldı

Türk birlikleri Kutul Amare’de İngilizleri tam manasıyla kuşatmış ve bir çember içine almışlardı. Bunu yarmak için İngiliz birlikleri zaman zaman takviye aldıysa da başarılı olamadı. Mart ayına kadar süren bu kuşatma sırasında İngilizler içinde büyük kayıplar oluyordu. Nehirlerden yapılan cephane ve yiyecek yardımı yeterli olmuyordu. Çünkü Türk birlikleri buralara da sarkıyordu. İngilizler içinde huzursuzluk da artıyordu. İngiltere’nin yeterince işi ciddiye almadığından da yakınıyorlardı. Bu yarma sırasında Sabis bölgesinde Ali İhsan Bey komutasındaki birliklerle de başarılı çarpışmalar oluyordu. Sabis Meydan Muharebesi olarak da tarihe geçen bu çatışmalarda Türkler büyük başarılar elde ediyordu. 10 Mart 1916 günü zor durumda bulunan İngiliz birliklerine, Türk Komutanlığı tarafından teslim olma önerisi verildi. İngilizler buna olumlu cevap vermedi. İngilizler 6 Nisan günü büyük bir saldırıya geçerek yarma harekâtına giriştiler, ancak başarılı olamadılar ve çok büyük kayıplar verdiler.

Baltacı devri geride kaldı”

9 Nisan 1916 günü İngiliz Komutanı Tawshend’e Halil Paşa’nın “teslim ol” çağrısı gitti. General buna, “Türkler muharebe sahasında daima iyi asker ve necip insandırlar; fakat ben henüz teslim olmayı düşünmüyorum” cevabını verdi. 22 Nisan günü İngiliz birlikleri General Tawshend komutasında 5 bin kişilik bir birlikle hücuma geçtiler. Bundan da sonuç alamadılar. 3 bin ölü vererek geri çekildiler. Arada Hali Paşa’ya rüşvet teklif ederek kuşatmanın kaldırılmasını istediler. Hali Paşa da bu tarihî teklife şu anlamlı cevabı verdi: “Baltacı devirleri geride kaldı!”

Ve tarihî an geldi: “Beyaz bayrağı çekiyorum!”

Bu hücum ve tekliften sonra sonuç alamayacaklarını anlayan İngilizler, General Tawshend’ın yazısıyla teslim olacaklarını bildirdiler. General Townshend şu satırları içeren telgrafı, İngiliz Avrupa Kuvvetleri Karargâhına gönderiyordu:

“Kut’daki muhafızlarımızı almak üzere bir Türk alayı yaklaşmaktadır. Hem kalenin hem de şehrin üzerine beyaz bayrağı çektim. Taburlar saat 2’de Şumran yakınındaki kampa girmeye başlıyorlar. Biz telsizi yavaşça imha ediyoruz ki, bu iş yapılmaya değer. Kut’dan bütün gemiler ve istasyonlara elvedâ ve hepinize iyi şanslar… 29 Nisan 1916, Saat: 13.35, General Towshend”

İngiliz birlikleri ellerindeki topları imha ettikten sonra 13'ü general 476’sı subay olmak üzere 13 bin 390 kişilik mevcuduyla kayıtsız ve şartsız olarak Türk kuvvetlerine teslim oldular. İngilizler öle ve yaralı 23 bin kayıp verirken Türk Ordusu da 10 bine yakın şehit ve yaralı verdi. Bu tarihi zafer üzerine 6’ncı Ordu Kumandanı Mirliva Halil Paşa, ordusuna şu mesajı çekiyordu: “Bugüne ‘Kut Bayramı’ namını veriyorum.”

Bu zafer Avrupa’da tam manasıyla şok etkisi yarattı. Bütün gazeteler Türk’ün zaferini yazmak zorunda kalırken, İngilizler için de “Çanakkale’den sonra en büyük hezimete uğradı” değerlendirmesini yaptılar. Gerçekten de en büyük zaferdi. Ancak gelin görün ki diğer cephelerdeki yenilgiler ve yanlış sevk ve idare bu zaferi başarısızlığa dönüştürdü. Bir süre sonra buradaki Türk birlikleri -Almanya’nın etkisiyle- İran cephesine gönderildi ve zayıf kalan bu cepheye İngilizler 1917 yılı başında büyük kuvvetler yığarak bekledikleri güce ulaştı ve 11 Mart 1917’de Bağdat’ı geri aldılar. Daha sonra da Musul’a doğru ilerlediler. Petrol yatakları Musul’u, Türk direnişi karşısında alamadılar. Ta ki mütarekeye kadar... Mütarekede bile buralar elimizdeydi. Mondros Mütarekesi’nden üç gün sonra burayı da haksız bir şekilde oldubittiyle işgal ettiler.

İlginçtir bu bölgede görev yapan ve adlarını iki büyük zafere attıran Ali İhsan ve Halil Paşalar yıllar sonra soyismi olarak bu bölgenin isimlerini aldılar. Sabis ve Kut! Bu vesileyle Arap çöllerinde canlarını veren aziz şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyoruz.

Kaynaklar:

  1. Dr. Kemal Arı, Birinci Dünya Savaşı Kronolojisi, Genelkurmay Başkanlığı Basımevi, Ankara, 1997.

  2. Halil Paşa, Bitmeyen Savaş, Yay. Haz. : M. Taylan Sorgun, 7 Gün Yayınları, İstanbul, 1972.

  3. Cephelerden Kurtuluş Savaşı’na 1. Dünya Savaşı –Cepheler-, C. 1, T.C. Kültür Bakanlığı, yty.

Son Dakika Haberleri