25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Mustafa Kemal Paşa 1919'da bölünmeye bu sözlerle direnmişti

'Memleketin bölünmesine millet ve ordu seyirci kalamaz!'

Mustafa Kemal Paşa 1919'da bölünmeye bu sözlerle direnmişti
A+ A-

ERCAN DOLAPÇI

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete intikal edişinin 78. yılı. Türkiye, Mustafa Kemal Paşa önderliğinde 1919 yılında bölünmeye ve emperyalist işgale karşı topyekûn direnmeye karar verdi ve bunun sayesinde de 13 Eylül 1921 Sakarya ve 30 Ağustos 1922 Büyük Zaferleri yaşadı. Türkiye halkı, Cumhuriyeti'ni kurarark "Türk milleti" oldu! Bu süreçte millet ve ordusunu birleştirdi. Gazi Paşa'nın en büyük dayanağı Türk milletiydi. "Para yok, ordu yok" diyenlere "ikisi de bulunlur" dedi ve milletin desteğiyle parayı da buldu; orduyu da kurdu. 19 Kasım 1919 günü Sivas’ta Heyeti Temsiliye (Komutanlar) toplantısında ise “Yarın memleketimiz bir bölünme tehlikesi karşısında kalacak olursa… Memleket için bir bölünme kararı verilse, bütün millet fiilen müdafaaya başlayacaktır. Ordu seyirci kalamayacaktır" diyerek bugünlere de çağrı yapmış oldu. İşte bu dirençle onu ve silah arkadaşlarını, yine onun bugünlere ışık tutan "Millet ve Ordu birlikteliğine vurgu yapan" konuşmalarıyla anıyoruz. (Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt 5, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2001, s.218- 219.)

KUVVET ORDUDUR

Afyon’da Türk subayına hitabı, 31 Temmuz 1920: "Kuvveti olmayan, dolayısıyla mücadele edemeyen bir millet, mahkûm ve esir vaziyettedir. Böyle bir milletin bağımsızlığı gasp olunur. Dünyada hayat için, insanca yaşamak için bağımsızlık lazımdır. Bağımsızlık sahibi olmak için kuvvet sahibi olmak ve bunun için mevcudiyetini ispat etmek icap eder.

Kuvvet ordudur. Ordunun hayat ve saadet kaynağı, bağımsızlığı takdir eden milletin, kuvvetin lüzumuna olan vicdani imanıdır.

Milletimiz hür ve bağımsız yaşamak lüzumuna tam bir iman ile kani olmuş ve buna kati azim ile karar vermiştir. Zaman zaman şurada burada üzüntü verici karaktersizliklerin görülmüş olması hiçbir vakit milletimizin genel kanaatine, hakiki imasına sekte vurmamıştır ve vuramayacaktır.

Malum bir askeri hakikat, felsefi hakikattir; “ordunun ruhu subaylardadır”. O halde subaylarımız, düşmanlarımız tarafından yıkılmak istenilen ordumuzu tamir edecek ve canlandıracak ve ordu ve milletimizin bağımsızlığını muhafaza edecektir.

Millet, bağımsızlığının muhafazasından ibaret olan hayati gayesinin teminini ordudan, ordunun ruhunu teşkil eden subaylardan bekler. İşte subayların yüce olan vazifesi budur." (ATABE, Cilt 9, s.112- 113.)

HALKIN KUDRETİ

İzmir'de halkla sohbet, (2 Şubat 1923): "Ben en çok ehemmiyeti doğrudan doğruya halkın kendisinde arıyordum. En büyük kuvvet kaynağının orası olduğu kanaatinde idim. Orduyu yapacak olan o idi. Her türlü kuvveti yapacak olan o idi." (ATABE, C.15, s.64.)

"Milletimiz öz ve kahraman evlatlarından meydana gelen ordularının muvaffakiyetleriyle, parlak zaferleriyle ve hiçbir milletin tarihinde bir misli görülmemiş olan hareketleriyle iftihar edebilir." (Alkışar.) (ATABE, C.15, s.83.)

"Ordumuz muvaffaktır. Çünkü ordumuzu teşkil eden milletin evlatları öyle bir unsurun mahsulüdür ki, ezeli asırlardan beri ruhu, bütün benliğiyle askerdir ve kahramandır." (ATABE, C.15, s.91.)

TBMM'de, 27 Şubat 1923: "Millet ve milletin öz evlatlarından meydana gelen ordu o kati zaferi elde etti. O zaferin neticesi olmak üzere milli maksatlarımızın elde edilmiş olması lazım gelirdi." (ATABE, C.15, s.156.)

Kütahya'da, 24 Mart 1923: "Bir ordunun kıymeti subaylar ve kumanda heyetinin kıymeti ile ölçülür." (ATABE, C.15, s.265.)

TBMM'de, 13 Ağustos 1923: "Efendiler! Milli ordunun daha ilk teşkili günlerinde gördüğü büyük ve kıymetli hizmetler, milletin daima minnet ve şükranla hatırladığı izler olacaktır." (Şiddetli alkışlar) (ATABE, C.16, s.76.)

MİLLETİN AZİM VE İRADESİ

İzmir'deki Harp Oyunlarında, 22 Şubat 1924: "Arkadaşlar! Türkiye Cumhuriyeti yalnız iki şeye güvenir: Biri millet kararı, diğeri en acı ve en müşkül şartlar içinde dünyanın takdirlerine hakkıyla layık olan ordumuzun kahramanlığı; bu iki şeye güvenir." (ATABE, C.16, s.221.)

TBMM'nin açılışı, 1 Mart 1924: "Cumhuriyet orduları vatanın emin ve metin bekçisi olarak hürmet ve kuvvet mevkiinde kalmışlardır." (ATABE, C.16, s.230.)

Dumlupınar’da, 30 Ağustos 1924: "Bir milletin ruhu zapt olunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça, o millete hâkim olmanın imkânı yoktur." (ATABE, C.16, s.286.)

ŞANLI ORDUNUN BİR FERDİYİM

Bursa halkına, 11 Eylül 1924: "İfade olunan bütün takdirler, benim şahsımdan ziyade, beni de başında bulundurduğunuz kahraman Türk ordularının yüksek kumanda ve subaylar heyetlerine ve fedakâr askerlerine, en nihayet bütün bu kahramanların anası, babası, velinimeti olan büyük Türk milletine aittir. Ben de bu şanlı orduların bir ferdi, büyük Türk milletinin bir evladı olmakla ve onun hizmetine mevcudiyetimi hasretmiş bulunmakla iftihar etmekteyim ve mesudum."(ATABE, C.16, s.297.)

SON MESAJI

Ordu’ya son mesaj, 29 Ekim 1938: "Kahraman Türk ordusu! Memleketini, en buhranlı ve müşkül anlarda zulümden, felaket ve musibetlerden ve düşman istilasından nasıl korumuş ve kurtarmışsan, Cumhuriyet'in bugünkü feyizli devrinde de askerlik tekniğinin bütün modern silah ve vasıtalarıyla mücehhez olduğun halde, vazifeni aynı bağlılıkla yapacağına hiç şüphem yoktur." (Cumhuriyet, 30 Ekim 1938.)

Mustafa Kemal Paşa 1919'da bölünmeye bu sözlerle direnmişti - Resim : 1

Son Dakika Haberleri