20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tarık Dursun K. ve bir figüranın ölümü

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

Öykü ve romanlarıyla çağdaş edebiyatımızın en önemli temsilcilerinden biriydi Tarık Dursun K... Beyazperdeye aktarılan çok sayıda yapıtı, imza attığı toplam 22 senaryo, 1962-1965 yılları arasında yönetmenlik koltuğuna oturduğu beş film ve sinema kitaplarıyla dört dörtlük bir sinema adamıydı da... Muhsin Ertuğrul’un yaşamını, tiyatro ve sinema serüvenlerine odaklanarak anlatan “Bağışla Onları”, çok önemli bir romandır ama ne yazık ki edebiyat eleştirmenlerimiz tarafından atlanmış, neredeyse görmezden gelinmiştir. Sünger avcılarının zorlu gerçeklerini dile getiren “Denizin Kanı” alçakgönüllü ama klasikleşmiş bir başyapıttır. “Bağrıyanık Ömer ile Güzel Zeynep”, “Ömrüm Ömrüm”, “Aşk Allahaısmarladık”, “Yaz Öpüşleri” gibi öykü kitapları da eskimek bilmezler. “Atım Kaçtı Ben Vuruldum”daki denemelerine, “Ben Unutmadan”daki anılarına doyamazsınız. Ama bir İzmirli olarak, Tarık Dursun K. denilince aklıma her şeyden önce “İmbatla Dol Kalbim”in geldiğini, bu kitaptaki öykülerin gönlümde çok özel bir yer işgal ettiğini belirtmem gerek. İzmir kadar güzel, imbat kadar ferahlatıcı, balkonda içilen akşam rakısı kadar hoş öyküler vardır bu kitapta. Toplam 13 öykünün yer aldığı “İmbatla Dol Kalbim”deki bir öykü ise diğerlerinden ayrılarak çok farklı gerçeklerle yüzleştirir okuru. Kitabın yedinci öyküsü “Sıradan Üç Ölüm”de, on değişik anlatıcının ağzından Battal Altınay adlı birisini tanırız. İlk söz, Kars’ın Hanak kazasına bağlı Otağlı köyünde yaşayan, Battal’ın babası Haydar Altınay’ındır. Bir kış gecesi kapısı çalınır ve iki görevliyle birlikte karakola gider. Karakolda oğlunun Ankara’daki Güven Sarayı’nın onuncu katından atlayarak intihar ettiği bildirilir. Görevli memurun, savcı yardımcısının, adli tabibin, Kars senatörünün, Battal’ın arkadaşlarının ve ev sahibesinin anlattıklarını okuyunca, Güven Sarayı denilen yerin Emniyet Müdürlüğü olduğunu, Battal Altınay’ın İstanbul’da işlenen siyasi bir cinayete karıştığı gerekçesiyle sorgulanırken işkencede öldüğünü anlarız. Sendikal çalışmalarda da bulunan solcu bir işçidir Battal Altınay.
‘KARANLIKLAR MELEĞİ’NDE DANS“Sıradan Üç Ölüm”ün, aynı zamanda çok ilginç bir sinema öyküsü olmasını da sağlayan boyut, Yeşilçam’da figüranlık yapan Rana Suna’nın anlattıklarıyla belirir. Battal Altınay, fabrikaya girmeden önce bir süre figüranlık yapmış, bu sırada Rana Suna’yla tanışmış, setlerde birlikte çalışmış, derin bir aşk söz konusu olmasa da aynı yatağı paylaşmışlardır. “Pusu” adlı filmin dans sahnesinde tanışmalarını anlatır genç kadın. Cüneyt Arkın, Hülya Koçyiğit, emektar Yeşilçam yönetmeni Mehmet Dinler ya da set amiri Niyazi Vanlı gibi gerçek kişiliklerin gerçek adlarıyla yer aldığı, Yeşilçam’dan ve figüranların çalışma koşullarından söz eden çok ilginç bir öyküdür “Sıradan Üç Ölüm”. Küçük bir araştırmayla, öyküde “Pusu” olarak geçen filmin, Dinler-Arkın-Koçyiğit üçlüsünü bir araya getiren tek film olan 1966 yapımı “Karanlıklar Meleği” olduğunu anlamak mümkündür. Bu filmi bulup seyrettim. Gerçekten de öyküde anlatıldığı gibi bir dans sahnesi mevcut. Çok büyük olasılıkla Battal Altınay da Rana Suna da o sahnede dans eden çiftler arasında görünmekteler ve çok büyük olasılıkla öyküde anlatılan her şey gerçek... Tarık Dursun K.’nın yazarlığında sayfalara sığmayan gerçekçilik damarını çok iyi anlatan bir örnektir bu. Kendi mezar taşı yazısını kaleme alıp espri yapabilecek kadar yaşama bağlıydı Tarık Dursun K... Şimdi, üç yıl önce kaybettiğimiz sevgili dostu Rekin Teksoy’la birlikte kol kola yürüyüp şen kahkahalar attıklarına eminim.