Tayyip'in uçağındaki tuzluklar?

Dünkü gazetelerde şöyle bir fotoğraf vardı.

Başbakan Erdoğan, Almanya dönüşü uçağında gazeteci kılıklılarla poz vermişti.

Gazeteci kılıklı diyorum zira orada bir tane bile gerçek gazeteci olsaydı şu soruları sorardı:

-Urla'da SİT alanında villa yaptırdığınız ve olur vermeyen valiyi görevden aldırdığınız doğru mu?

-Sabah-ATV için havuz kurulduğu doğru mu?

-Binali Yıldırım'a bu havuz için talimat verdiğiniz ve salma salındığı doğru mu?

-Bu konuda mahkeme kararı ile yapılan telefon dinlemeleri ve tapelerine ne diyorsunuz?

-Oğlunuzun vakfına 99 milyon dolar yatırıldığı doğru mu? Bu parayı kim niye yatırdı?

-Fas'tan Habertürk'ü arayıp altyazıya müdahale etmenizi nasıl açıklayacaksınız?.. Bu tutumunuz basın özgürlüğü ile örtüşüyor mu?

-Türkiye'yi bütün dünyaya devletimizin içinde devlet var diye jurnal etmek doğru mu?

-17 Aralık operasyonu olmasaydı yine paralel devlet var diyecek miydiniz?

-Kutu kutu dolarları ve para dolu 7 kasayı nasıl izah edeceksiniz?

-Madem Cemaat örgüt, çete ve paralel devlet, Pensilvanya'ya giden Fehmi Koru'yu bu seyahate giderken ve hemen dönüşte niye kabul edip dinleme gereğini duydunuz?

-Bir ay önce "Ne istedilerse verdik" demek örgüte yardım ve yataklık değil mi?

-Suç üstü olan bakanların sizin yanınızda dolaşması ve AKP toplantılarında konuşmaları doğru mu?

-Reza Zarrab gibi İranlı karanlık bir ismin protokolünüze girmesi doğru mu? Ona hala kefil misiniz?

Evet söyleyin lütfen bir gazeteci hazır Başbakan'ı bulmuş iken bu sorulardan birini bile sormaz mı?

Şimdi birileri o gazeteci kılıklılara "Onlar Tuzluk" dese ne cevap verecekler?

Bu arada diğerlerini anladım da Fikret Bila ne yapıyor böyle?

SEMAZEN HASAN CEMAL!

Malum eskilerimiz birini tanımak istiyorsan ille de onunla seyahat et demiş!

Eğer bu ölçü doğru ise ne yalan söyleyeyim on küsür yabancı ülke seyahatinde beraber olduğum Hasan Cemal insan olarak adam gibi adamdır.

'Çirkin kadın yoktur, az votka vardır'a kadar pek çok sohbetini paylaştığım Hasan Ağbi gerçekten bir insan numunesidir.

Ancak sevgili Hasan Cemal için aynı şeyleri onun fikri duruşu bağlamında söyleyemiyorum.

Öyle çünkü Hasan Cemal fikren Mevlana'nın Semazenleri misali boyuna dönüp duruyor.

80 öncesi darbecidir...

80 sonrası ise demokratik solcu.

İlhan Selçuk tarafından mağlup edilince TÜSİAD'cı.

Sonrasında ise 28 Şubat'çı.

Peşi sıra Tayyipçi.

Ve şimdi PKK'cı...

Yapma Hasan Ağbi.

Torunu olarak İttihatçı Cemal Paşa'nın kemiklerini bu kadar sızlatma!

ADAM İSEN VETO ET!

Yeni internet yasası Hitler ya da Saddam ruhunun çağrılmasıdır.

Evet bu kanun tartışmasız biçimde açık bir faşizmdir.

Bu düzenlemeye karşı olmak için demokrat olmaya gerek yok, birazcık adam olmak kafidir.

Abdullah Gül eğer adam ise ki biz öyle olduğuna inanmak istiyoruz, bu yasayı derhal geri çevirmelidir.

Yok geri çevirmez ise?

Bırakın hukuka ve ahlaka olan inancı, adamlığı bile tartışılacaktır.

Haydi Sayın Cumhurbaşkanı bir kere olsun şaşırt bizi!

Geri gönder bu yeşil faşist yasayı!

Peki ümitli miyim?

Üzgünüm ama çok değil!

TAŞERON APO İLE YOLDAŞLARI

İşçi Partisinin dün açıkladığı görüntüler bir kaç bakımdan önem taşıyor.

Birincisi PKK ile Apo'nun varlık nedenini kanıtlıyor.

Daha açık anlatımla Öcalan'ın emperyal taşeron olduğu tescilleniyor.

Öyle ise soralım taşeron olduğu kendi ifadesi ile sabit olan biri ile terörü sonlandırma ya da barışa erişme adına müzakere yapılabilir mi?

Yahu adam yeni Sevrciler adına kan akıtıyor ki bunu kendi söylüyor.

Böyle biri ile yapılan müzakere ile varılacak yer neresidir?

Devletin arşivinde var olan bu görüntü ve bilgiye rağmen Tayyip Erdoğan nasıl Apo'yu muhatap alır ve MİT aracılığı ile masaya oturur?

Belli ki önceliği devletin ve milletin birliği değil, seçimde alacağı oydur.

Bravo İşçi Partisine, Bahçeli'nin bile teslim olduğu PKK ihaneti olayında birlik ve bütünlük adına kaya gibi dimdik durarak bölünmeyeceğiz diyenlere güç ve şevk veriyor...

68'LİLERİ ÇOK SEVİYORUM!

Ben 78 kuşağıyım ama 68'lileri çok seviyorum.

Niye mi?

Bizim kuşak mekanik, 68'liler ise duygu yüklü!

Ne yalan söyleyeyim 68 kuşağının, 6. filoya defol dediği Beşiktaş'taki o muhteşem protestosunda yer almak isterdim.

68 kuşağı bağımsızlıkçı ve samimi olarak anti-emperyalist, bizim kuşak ise farkında olmadan emperyal taşeron!

68 kuşağı silahtan uzak, bizim kuşak ise benim nefret ettiğim silah ile içiçe!

68'liler organik, benim kuşak 78'liler ise inorganik!

Hülasa 68'liler bir ruhu, 78'liler ise ayrışma ve cepheleşmeyi temsil ettiler.