Tek umut TSK!

Türkiye, eli kanlı-bölücü-Kürtçü PKK ile kara yobaz-vahşi IŞİD terörünün gövde gösterisi yaptığı bir kanlı arenaya dönüştü. Büyük Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesini göz ardı edip, kendi bağnaz-fanatik ortaçağ kalıntısı zihniyetlerini sözde “dış politika” diye dayatan siyasal iktidar, Türkiye’nin bu kanlı kaosa sürüklenmesine neden oldu maalesef.“Ortadoğu bataklığına” bulaşmayalım diyerek uyaranlara, “Ortadoğu bataklık değildir” diyerek yanıt veren bu kafa, bugün koca Türkiye’yi, ABD’nin bölgedeki hak ve çıkarları için kullandığı, adeta parmağında oynattığı bir “piyona” çevirdi. Bugün, Türkiye’nin ABD destekli PKK/ PYD’nin safında IŞİD’le mücadele etmesi için göstere göstere yapılan kanlı katliam ve provokasyonlarla yönlendirilmeye ve bu doğrultuda kamuoyu oluşturmaya çalışıldığına tanık oluyoruz.Amaç, Türkiye’nin ve TSK’nın, kukla Kürdistan oluşumu için Kuzey Irak ve Kuzey Suriye üzerinden Akdeniz’e kadar uzanacak fiili bir coğrafi koridor açılmasına mani olmasının önüne geçmek ve PKK/PYD’nin önünün açılmasının sağlanmasıdır. Türkiye’yi mütareke günlerindeki gibi tam anlamda işgal etmiş olan işbirlikçi ve Amerikancı medya, PKK her gün asker ve polislerimizi alçakça pusularda şehit ederken, sessiz ve neredeyse tepkisiz kalırken, şimdi IŞİD ile savaş naraları atarak bu emperyal tezgâha hizmet ediyor. Yıllardan beri laik Cumhuriyet ve ulus devletimiz “demokratik” yollardan alenen yıkılmaya çalışırken, “kuzuların sessizliğine” bürünen Ana Muhalefet partisi bile, bölücü-vahşi-Kürtçü PKK/PYD’ye tek laf etmeden, IŞİD’le savaş tamtamları çalıyor.IŞİD’in de PKK’nın da, Allah belasını versin. Laik-demokratik Türkiye Cumhuriyeti, bölücü-Kürtçü katillerle de, kara yobaz-mezhepçi-tekfirci çetelerle de hiçbir ayrım gözetmeden tereddütsüz mücadele etmelidir, edecektir.Ancak, bu konuda, tamamen partizanlaşmış, ehliyet ve liyakatten yoksun, mezhepçi kafalı, Amerikancı bürokrasiden de artık hiçbir hayır gelmez. İktidardan da ana muhalefetten de hiç umudumuz kalmadı. Tek umudumuz, böyle her hayati kavşakta olduğu gibi, yine milli ordumuz TSK’dır.Her zamanki vakur, serinkanlı, kararlı, bilinçli, milli ve cesur duruşuyla, ülkemizi de-milletimizi de ateşe ve maceraya atmadan, laik Atatürk Cumhuriyeti’ni, kanlı bölücü çetelere karşı da, mezhepçi-tekfirci-yobaz sürülerine karşı da tereddütsüz ve ayrımsız bir biçimde koruyup kollayacak yegâne güveneceğimiz kurum olarak bir tek TSK kaldı ayakta çünkü.Çözülme ve bölünme sürecine derhal son verilerek terörle müzakere değil, mücadele edilmelidir.Kanlı terör örgütünün uzantılarıyla bağını ve bağlantısını açıkça ve pervasızca sürdüren HDP hakkında derhal kapatma davası açılmalıdır. Bölgede kanun hâkimiyeti ve sınır güvenliğinin tesisi ve kaosa ve kanlı saldırılara son verilebilmesi için derhal “Olağanüstü” hal ilan edilmelidir.Laiklik karşıtı, cihatçı-tekfirci-mezhepçi kanlı örgütler ve onların sivil toplumdaki maskeli uzantılarıyla etkin bir mücadele başlatılmalıdır. Wikileaks belgelerinde sayılarının 3000’i bulduğu açıklanan gazeteci-yazar-akademisyen-bürokrat-sivil toplum ve parti yöneticisi görüntüsü altındaki Amerikancı psikolojik harekâtı yürüten “etki ajanları” kamuoyuna açıklanmalı, deşifre edilmeli ve haklarında soruşturma başlatılmalıdır. F tipi cemaat görünümlü çetenin tüm unsurları devletten kazınmalıdır.Yoksa Türkiye karikatür haline getirilmiş, ne yargı bağımsızlığı, ne laiklik ilkesi, ne kuvvetler ayrılığı, ne medya özgürlüğü ve çok sesliliği kalmamış bu sözde “Demokrasi” görüntüsüyle göz göre göre kaosa, yıkıma, iç savaşa sürüklenir.Herkes aklını başına alsın.Kanla, irfanla, bağımsızlık savaşı verilerek kurulan ve uğrunda binlerce şehit ve gazi verilen laik Atatürk Cumhuriyeti, “demokrasi-özgürlük-barış vb.” gibi modern ve güzel kavramların ardına sığınan, Kürtçü-bölücülerin, kara yobaz cihatçı çetelerin, Amerikan uşağı işbirlikçi medyanın sayesinde bugünleri dahi aratacak bir uçuruma sürüklenebilir.Elimizde; ne ülkenin bölünmez bütünlüğü, ne milletin birliği, ne Kıbrıs, ne huzur, ne de onur kalır. Bir kez daha tekrarlıyorum, herkes aklını başına alsın!