25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Temel’le Dursun!

İsmet Özçelik

İsmet Özçelik

Gazete Yazarı

A+ A-

İktidar partisinden bir milletvekilinin Meclis’te ayaklarını masasının üzerine uzatarak masanın yanında duran danışmanlarını fotoğraflayıp “Emirerlerim” ifadeleriyle paylaşması sonrası genel bir tartışma yeniden alevlendi.
Konu sosyal medyada ön sıralarda.
Hızlı(!) yükselen kişilerin davranışları yorumlanıyor.
“Koltuklarını hazmedemeyenler” masaya yatırılıyor.
YETKİ VER ...
Tecrübeli yöneticiler alt düzey memurları test ederken onlara belli yetkiler verip davranışlarını izlerlerdi. “Yetki ver ki gerçek kimliğini göresin” derlerdi.
Yetenekli, bilgili, çaplı olanların birlikte çalıştıklarına davranışları ile yeteneksiz, bilgisiz, çapsız olanların davranışları birbirinin tam tersi olduğunu vurgularlardı.
“G.tü kalktı”, “kendini bir şey sandı”, “koltuğa oturunca adam oldu”, ... gibi deyim ve ifadeler de bu durumla ilgili.
MAYMUN ÖRNEĞİ
Bir de maymun örneği var.
“Maymun yükseğe çıktıkça poposu daha iyi görünür” derler.
Eski kuşak yöneticiler görevde yükselenlere hep bu uyarıyı yaparlardı. Dikkatli olmalarını isterlerdi.
ŞİMDİ DURUM
Artık bunlar geride kaldı. Yükselmede, bilgi, yetenek, liyakat,... kriter olmaktan çıkınca, “saldım çayıra Mevlam kayıra” havası var.
Devlet dairelerinin kapısında 5 dakika bekleseniz bile her şey anlaşılıyor. Adam gayrı resmi ilişkilerle yükselmiş. Altına da bir araba vermişler. Şoför binanın kapısına getiriyor. Beyefendi inmek için şoförün inmesini ve kapısını açmasını bekliyor.
Bilgi, beceri, ... ile kendini kabul ettiremeyince, kendini bu şekilde kabul ettirmeye çalışıyor.
HER YERDE
“Bulunduğu yeri hazmedememe”
durumu son dönemde iyice yoğunlaştı. Meclis’te, bürokraside, özel sektörde, ... her yerde karşımıza çıkıyor.
Danışmanlarının maaşlarına göz dikenleri mi istersiniz, evde tadilat var diye ailesiyle hastanedeki özel odaya yerleşenleri mi?
Bir göreve gelince orasını babasının çiftliği sanıyorlar.
Bilgi, beceri, liyakat, ... esas alınmayınca istisna, normal hale geldi.
Durum böyle olunca da g.tü kalkanlar çoğaldı. Maymunun hali yaşanmaya başladı.
FIKRA
Geçtiğimiz günlerde Karadenizli dostlarla sohbetimizde yine bu konular gündeme geldi. Herkes kendi çevresinden örnekler anlattı. Geçmişle bugün karşılaştırıldı. Tartışmaları izleyen ve fazla konuşmayan bir arkadaşımız söze girdi. meşhur Karadeniz fıkrasını anlattı:
Temel’le Dursun köyde geziyorlarmış. Yolları mezarlığın yanına düşmüş. Yolda önlerine bir inek pisliği çıkmış. Temel Dursun’a:
“Ula Dursun; bir gün öleceksun. Seni getirip buraya gömecekler. Çürüyeceksun. Üzerinde otlar bitecek. O otları inekler yiyecek. Sonra da gelip yolun ortasına s.çacaklar. Ben de ona bakıp bakıp, ‘Ula Dursun ne idin ne oldun!’ diyeceğim” demiş.
Dursun üzülmüş, ama karşılık vermemiş. Düşündükçe kahrına gitmiş. Gece uyuyamamış. Sabah olunca Temel’i bulmuş. Koluna girmiş mezarlığın yanına götürmüş. Önlerindeki sarı inek yolun ortasına pislemiş. Temel’e gösterip şunları söylemiş:
“Ula Temel bir gün sen de öleceksun. Buraya gömecekler. Çürüyeceksun. Üzerinde otlar bitecek. Aha bu sarı inek o otları yiyecek. Sonra da gelip yolun ortasına s.çacak. Ben de ona bakıp bakıp, ‘Ula temel hiç değişmemişsin’ diyeceğim.”

Son dönemde yaşananları özetleyen bir fıkra.
★★★
CEREN DAMAR
Akademisyen Ceren Damar.
Çiçeği burnunda bir eğitimci.
Bir öğrencisi tarafından üniversitedeki odasında vahşice öldürüldü.
Olay üzerine açıklama yapan TÜMÖD Genel Başkanı Prof. Dr. Recep Akdur, “Bu saldırının sorumlusu tüm eğitim camiasıdır. ÖSYM tarafından yapılan sınavlarda hırsızlık yapılırken, üniversitelerde bilim, etik kurallar, liyakat göz ardı edilirken, öğrenciler müşteri konumuna dönüştürülürken tepki vermeyenlerdir” dedi.
Sonra da devam etti:
“Üniversitelerdeki piyasalaşma süreci, öğrencilerin ve ailelerinin gözünde üniversiteleri ‘parası verilip diploma alınan bir alışveriş merkezi’ haline getirmiştir... Dindar ve kindar gençlik yetiştirme sevdası, ülkemizi büyük bir bilinmeze doğru sürüklemektedir.”
Haksız mı?