25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Terör besleyenler terörle beslenir

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Kâhin olmak için Esad veya Putin olmak gerekmiyor. Ecdadımız ne güzel ifade etmiş, “görünen köye kılavuz gerekmez”. Yılanlarla, çıyanlarla, akreplerle hele ki, bunların üst-akıl terbiyecisi olanlarla, aşna-fişne olanlar elbet besledikleri canilerin kurbanı olacaktı. Esad henüz 2012’de , “terörü besleyenler terörün kurbanı olurlar” demişti. Putin, 2013’te, “üç yıl sonra Dünya, Türkiye’de El-Kaide terörünü konuşacak. Cebinde akrep taşıyan sonucuna katlanır” demişti. Hillary Clinton’un kankası Davutoğlu, bu uyarıları “kıymet-i harbiyesi yoktur” diyerek elinin tersiyle itmişti.

KCK Yürütme Konseyi Eş-başkanı Cemil Bayık ve ESP kökenli HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ ceplerinde taşıdıkları daha iri akreplerle olmanın verdiği azamet kompleksi ile Suruç katliamından sadece bir gün önce akıl almaz açıklamalar yapıyor. Bayık, “Tüm halkımız silah almalı, bu temelde kendini eğitmeli ve örgütlemeli. DAIŞ ve sömürgeci tüm güçlerin her türlü saldırısına karşı köylerde, kentlerde, mahallelerde yer altı sistemi, tüneller, mevzi sistemi geliştirmeli... Ortadoğu’da ulus devlet sistemi dağılıyor. Bugün bu durum Irak, Suriye, Mısır ve Libya’da somut yaşanıyor. Bunun yerine bir devlet sistemi de kuramıyorlar. Şimdi bunun yerine yeni bir sistem gelişiyor. Bu sistem de şimdi Rojava’da hayata geçirilen demokratik ulus sistemidir. Buradaki örnekte herkes görüyor ki Ortadoğu’daki sorunları sadece bu strateji ve bu siyaset çözebilir. Ortadoğu başka şekilde kendini krizden çıkaramaz, kendini istikrara kavuşturamaz” diyor.

Yüksekdağ ise, “Biz sırtımızı YPJ’ye, YPG’ye ve PYD’ye yaslıyoruz bunu söylemekte ve savunmakta hiçbir sakınca görmüyoruz” demektedir. IŞİD cinayet ve harami makinesi “Allah-u Ekber” din yalanları ile yürekleri zehirlerken, bu zihniyet bol kepçeden devrimci söylemlerle, ABD ve İsrail ile Suriye’yi resmen bölmektedir. Ulusçuluğa her yerde “faşist” diye saldıranlar Suriye’de, hangi hayal aleminde yaşıyorlarsa, demokratik ulus sistemi kurmuş.

Daha güzel bir Dünya kurmanın umuduyla, “mazlum Kürt” halkının yanında yer almanın inancıyla, insanlık tarihinin en acımasız terör örgütü olarak palazlanan IŞİD’i “Kobani’den” def etmenin yıl dönümü münasebetiyle, “Rojava” devrimi ile dayanışma içinde olmak ve terörün yıktığı “Kobani’nin” imarı için Suruç’a gelen gençlerin içine kahpece sokuldu ölüm. Bu cinayeti yapan ve yaptıranları, zihniyetlerini ve niyetlerini şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz. Ailelerine ve sevdiklerine sabır ve metanet diliyoruz.

Bu elim ve zalimane eylem üzerinden hangi planların devreye sokulacağını, ne cennete bir an önce gitmek için can veren cani, belki de, ne de bu emri veren dini-dar böcek zihniyet idrak içindedir. Suriye’nin bölünmesi uğruna ve kaygısı yerine “Rojova ve Kobani devrimi” diyenlere tarihi bir vakayı hatırlatalım:

Yıl 1898. ABD, İspanya Krallığının elinde tuttuğu son iki ülke Küba ve Filipin adalarını ele geçirmek için sinsi bir plan hazırlar. Her iki ülkede bağımsızlık mücadelesi veren barışçıl ve silahlı eylemler vuku bulmaktadır. ABD medyası, siyasi iktidar ve muhalefet Küba ve Filipin “devrimci” halkıyla dayanışma açıklamaları yapmaktadır. Üniversiteler ve sokaklarda Küba halkıyla dayanışma yürüyüşleri, toplantılar ve gösteriler yapmaktadır. “Devrimci” ABD örgütleri, ABD devletinin “İspanya diktatörlüğü ve sömürgesi altında ezilen Küba ve Filipin halkları için” askeri müdahalesini istemektedir. Halkların kaderlerini bağımsız tayin söylemi revaçtadır. Çoğu yerde devrimci gençlerle polis çatışmaktadır. ABD Emperyalizminin göz bebeği medya, “devrim ve özgür halklar” başlıkları atmaktadır. Ancak ABD’nin müdahalesi için bir gerekçe gerekmektedir.

Bir gece yarısı, dost ziyaretinde bulunmak üzere Küba’nın Havana limanına giden ABD savaş gemisi “Main”, büyük bir infilak sonucu okyanusun dibine gider. İçindeki yüzlerce mürettebat ölür. ABD medyası kıyameti koparır. Cani bellidir: İspanya sömürgeci, işgalci kuvvetleri. Henüz ne olup bittiği bilinmezken ABD Başkanı ve Kongresi İspanya’ya savaş ilan eder. Açıkta bekleyen ABD savaş gemileri Küba ve Filipin’i işgal eder. Halklar İspanya’dan kurtulduğunu sanırken daha büyük bir felaketin kıskacında olduğunu geç idrak eder. Bilmem anlatabildik mi?