TGB, yakana yapışır vali efendi!..

Adana’da kaymakamken, gerici söylemleriyle tepki çeken Çanakkale Valisi Ahmet Çınar, iktidara yaranmak için 18 Mart kutlamalarını yurttaşlara yasakladı!..

AKP’ye teslim olan muhalif siyasetten ses çıkmadı ama en sert tepki yine Türkiye Gençlik Birliği’nden (TGB) geldi... Hem de ne tepki?..

TGB Genel Başkanı Çağdaş Cengiz, Çanakkale Valisi’ne şu sözlerle “hodri meydan” dedi;

“Vali, bir fermanıyla durduracağını sanıyormuş bizi... Çanakkale Valisi’ne, o valiye bu cesareti veren iktidar temsilcilerine ve Tayyip Erdoğan’a soruyoruz; Siz kim oluyorsunuz da Türk Milleti’ne Çanakkale’yi yasaklıyorsunuz?  Gücünüz yetiyorsa engelleyin bakalım. Bu ülkenin vatansever ve devrimci gençleri olarak, 18 Mart 2015 günü, Türkiye’nin dört bir yanından akın akın Çanakkale’ye gidiyoruz.” Çanakkale Valisi’ne bizim de bir çift sözümüz var; AKP’nin değil, devletin valisi olsaydın, Atatürk’ün destan yazdığı Çanakkale’yi millete yasaklamaya kalkmazdın...

Yol yakınken bu saçma fermanını geri çek vali efendi!.. Unutma, Çanakkale senin ve siyasetçi ağababalarının sarayı değil!..

Üstelik hiç kuşkun olmasın bay vali, TGB her türlü demokratik hakkını kullanır ve yakana yapışmaktan da kaçınmaz!..

DİGİTURK, ULUSAL’DAN KORKUYOR!..

TMSF, yani aslında AKP denetimindeki Digiturk, RTÜK’ün tüm uyarısına rağmen Ulusal Kanal’a ambargo uyguluyor... Üstelik utanmadan metrobüslerde, “En sevdiğiniz ulusal kanallar Digiturk’te” diye reklam yapıyor!!!

Ulusal Kanal, ücretini ödemeyi taahhüt ederken Digiturk, Ulusal’ın yayınlarını abonelerine aktarmıyor... Bu kanun dışı uygulama büyük tepki çekerken ne Digiturk ne de TMSF’den ses çıkıyor...

TMSF ve Digiturk yöneticilerine soruyoruz; Sizin Ulusal Kanal’ı izleyen milyonlara öfkeniz neden?.. Bu faşizan sansürcü uygulama emrini kim verdi?..  TMSF Başkanı’na bir önemli soru daha; Digiturk hesaplarında, yandaş televizyonların kuruma para ödediğine ilişkin bir kayıt var mı?.. Yanıt verene kadar soracağız...

AYDINLIK’A DÜŞMAN TURKCELL!..

Sevgili okurlar; Turkcell de iktidar medyasını besliyor. Hem de milyonlarca liralık reklamlarla...

Yani, sizler de eğer Turkcell abonesiyseniz, kuruma ödediğiniz faturalar AKP şakşakçısı uyduruk gazetelere reklam parası olarak da gidiyor!.. Bu gidişe dur deyin ve Turkcell’e hak ettiği tepkiyi gösterin...

Gelelim iktidar medyasına hortum uzatan Turkcell yöneticilerine... Ey Turkcell yöneticileri; söyler misiniz, sizin Aydınlık okuyan ve aynı zamanda Turkcell abonesi olan on binlerce insana saygınız yok mu?..

Faaliyetlerinizi neden Aydınlık okurlarına da duyurmuyorsunuz?.. Sizin göreviniz iktidar tetikçilerini beslemek mi?..

LEVENT KIRCA KADIKÖY’DE...

AKP’nin memleketi adeta esir aldığı şu dönemde, sanatçı olmak zor iş!.. Hem de “artist” ve “sanatçı” kılığındaki kimi döneklerin iktidara figüranlık yaptığı şu günlerde...

Hele Levent Kırca gibi bir hiciv ustasıysanız, parodileriniz her dönemde iktidarları sarsmışsa ve tam da bu dönemde dik durmayı başarabiliyorsanız işiniz daha da zor... Levent Kırca milyonların sevdiği bir sanatçı... Kimse cesaret edemezken elini taşın altına koydu, İşçi Partisi saflarında “vatan-emek-namus” dedi...

Cumhuriyeti ve Atatürk’ü savundu, ilerici olmanın bedelini televizyon ve medya ambargosuna uğramakla ödedi... Siyasi ambargoya rağmen halk Kırca’yı seviyor, Anadolu’nun dört bir tarafında sergilediği oyunlar halen kapalı gişe oynuyor...

Kırca artık bir Kadıköylü... Evini de oraya taşıdı, işini de... Çünkü ünlü sanatçı, Bahariye Caddesi’ndeki Ünertan Pasajı’nda, kendi çabalarıyla çok sevimli bir tiyatro salonu açtı... Kırca, 13 Şubat’tan itibaren burada “Dımdızlak” adlı oyunu sergilemeye başlayacak... 11 ödül alan oyun, Cuma ve cumartesi günleri 20.30’da, Pazar günleri ise 18.00’de sahnelenecek...

Ülkenin kuşatıldığı bu dönemde, toplumu aydınlatmak için tiyatrosunu ayakta tutan Levent Kırca yalnız değil... Kadıköy’de hepinizi bekliyor... 

CUMHURİYET’TEKİ ÇIBANBAŞI!..

Hikmet Çetinkaya adlı ikiyüzlü o gazeteden gitmezse, Cumhuriyet’teki kavga ve erozyon dinmez demiştim...

Çünkü ne zamanki Hikmet, “Gladyo” dediği ve yıllarca hakaret yağdırdığı cemaatle kol kola girdi, işte Cumhuriyet o zaman rotasından çıkmaya başladı...

Son olarak Işık Kansu da gazeteden kovuldu... Keşke, 26 yıllık emeğime rağmen, sansürlenerek işten atıldığımda Kansu tepki gösterseydi... Kansu tam aksine o dönemde “Hikmet abi”sini savundu... Ancak Kansu da, cemaat kankası Hikmet’le el ele tutuşmasına rağmen başının kopartılmasını engelleyemedi!..

Cumhuriyet okurları; gazetedeki çıbanbaşları Hikmet Çetinkaya ile sıradan bir avukatken kurumu ele geçiren Akın Atalay adlı beceriksize tepki göstermedikçe, ellerinde ne yazık ki gazete de kalmayacak...